kopmuşum.

5 0 0
                                    

ben böylesine yaşamdan kopmuşken ebeveynlerimin bana

"kendi yaşına göre düşün, her şeyi fazla düşünme artık, gençliğinin tadını çıkar"

tarzı şeyler söylemesi çok ironik. benim hiçbir şeyden zevk almadığımı ve alamayacağımı anlayamayacaklar. ben o kadar fazla koptum ki hayattan, artık bu zevk meselesi hiç mümkün değil. belki de sadece yazı zevk veriyordur bana. düşüncelerimi yazıya dökmediğimde öyle birikiyor ki her şey, öylesine yalnız hissediyorum ki. görseniz yazmakla bütünleşmişim. kafam düşünce dolduğu anda yazıya geçiyorum ve inanılmaz bir zevk duyuyorum. bu benim yaşayamadığım tüm zevk denilen şeylerin üstünde gelir belki de. cinsellik de neymiş? bağ da neymiş? aşk da neymiş? hiçbiri beni tatmin etmedi yazmanın tatmin ettiği kadar.

ama sadece yazmak yetmiyor. koptum ben buradan, buradaki her şey sahte. bu gerçeklik sahte. sanal dünya en en sahtesi ama utanmaz gibi hep orada vakit geçiriyorum. en azından müzik dinleyip düşünüp, yazıyorum. bunlar beni biraz da olsa farklı kılan şeyler ama yeterli değil.

yaşamdan aldığım bu sahtelik hissini tarif etmem çok güç. bu sahtelik hissi "his" olmaktan çıkmış benim için, gerçekliğime dönmüş. benim gerçekliğim veya bu gerçeklik sahte.

etrafımda gördüğüm şu anne babalar, şu çocuklar ve bebekler, şu insanoğlu.
boşuna.

bu yüzden ben ölmeliyim. öyle acı geliyor ki bu sahtelik. yaşamaya odaklanamıyorum. insan gibi hissetmiyorum. ama anlamıyorlar.

insanoğlundan ölesiye nefret edeceğim. bana bu sahte şeyi sunan ta kendileri. hayır, tüm bu gerçeklik! var olmamalıydı. canlılar ve bilinçli organizmalar var olmamalı. ürememeliler. üreyerek ne kazanıyorlar. ÜREYEREK NE KAZANIYORLAR? SEVGİYLE NE KAZANIYORLAR? sonra da acı çeken taraf üreyen değil çoğu şeyin farkında olan taraf oluyor. sonra da suçlusu farkında olan taraf oluyor. evet, suçlusu varlığını devam ettiren insanoğlu. aptal insanoğlu. cahil insanoğlu. aciz insanoğlu. güç savaşı yapan hayvanlardan farkınız yok, ezikler.

kopuğum işte. anlayın şunu. koptum ben. yaşamla benim aramda bir bağ yok. kalmadı, kalmayacak da. olmayacak öyle bir bağ.

sonra da üzgün olmamı ergenliğe bağlıyorlar. hayır, her şey gerçekliğin suçu. doğmuş olmamın suçu. ben bir kazayım. doğumum bir kaza.

insanlar bir kaza.
insanlık bir yanılgı.

siz istediniz diye ben var olmayacağım. öleceğim. bir zaman, gelecek bir zaman, huzurlu bir şekilde öleceğim ve kurtulacağım var olmaktan.

sadece varlığım sonlanmalı.
varlığımın sonunu getirmek çok güç.

bana sunduğunuz yaşamı güzel zannediyorsunuz. aslında sahtelik dolu bir safsatanın içinde yaşıyorum. sadece benim değil, zengin fakir fark etmez herkesin yaşamı öyle. ama anlamıyorsunuz.

"senin nazını çekmeyi hak ettik mi biz?"

naz mı yapıyorum ben sence? burada yüzüne gerçekleri tükürüyorum hâlâ anlamıyorsun. belki de anlaman için kelleni kesmek lazım. ona ne dersin ha? bunak seni. gerçi kelleni kessem de anlamazsın. ne idüğü belirsiz tanrına dua edersin.

belki öldüğüm zaman anlarsın? sonsuz bir acıya boğulursun. işte benim acım da buna benziyor.(tam değil) sonsuz bir acı. bitmek bilmeyen bir acı, beni esri altına almış, sürüklüyor. beni bundan kurtaracak tek şey yok olmak.

bazen kendimden şüphe ediyorum. yazdıklarım çok mu çocukça? büyüyünce şu anki halimle dalga mı geçeceğim? ergen triplerine mi giriyorum? bilmiyorum. umarım büyüyünce aynı kafa yapısına sahip olurum.

kendi boğazımı kesesim var! kendimi parçalara ayırıp, yok edene kadar bölesim var! atomlarıma ayrılıp, elektronlara bölünmek, ne kadar da güzel olurdu!

insanoğlunun sonunu tek bir tuşla getirmek isterdim. ah, umarım bu bölüm ihlal yemez.

lütfen birisi beni öldürsün lütfen

Lobo SolitárioHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin