18

312 27 54
                                    

"Bana mı dediniz?"

Kabinden çıkan bedene dönmüştü Beomgyu. Okuldan tanıdığı biri olabilirdi belki. O yüzden fazla endişelenmemeye çalışmıştı.
Karşısındaki kişi gülmeye başladığında kendisine bir adım atmıştı.

"Evet Beomgyu, beni hatırlamadın mı?" demiş ve kafasını biraz sağa düşürmüştü. Aynı zamanda da cebindeki ellerinden birini çıkarmıştı. Beomgyu elindeki bezi gördüğünde, ağız ya da burun mendili sanmış ve hala pozitif düşünmeye devam etmişti.

"Özür dilerim, hatırlayamadım. İsminiz neydi?" demişti. Karşısındaki beden ise yanıtlamadan önce arkasını dönmüş ve birinin gelip gelmediğini kontrol etmek istemişti. Ancak gördüğü bedenle beraber planı berbat olmak üzereydi.

"Siktir, şimdi olmaz." demiş ve açık olan kabinlerden birine girmiş daha sonra ise Beomgyu'yu kolundan çekerek kendisiyle aynı yere kilitlemişti. Beomgyu ne olduğunu anlamadan gözlerinin önünde duran bıçağa bakakalmıştı.

"Eğer ki Taehyun geldiği zaman ona birazdan döneceğini söylemezsen şuan burada seni öldürürüm. Anladın mı?" demiş ve bıçağı Beomgyu'nun boğazına yaklaştırmıştı. Beomgyu ise gözünden akan yaşlarla beraber kafasını sallamıştı. Tek istediği şey Taehyun ile beraber kahvaltı yaptıktan sonra eve gidip dinlenmekti. Ama şuan psikopatın biriyle aynı kabinde dediğini söylemezse öldüreceğini duymuş ve günüm daha ne kadar berbat geçebilir diye düşünmüştü.

İçeride yankılanan ayak sesleriyle beraber Beomgyu, Taehyun'un geldiğini anlamış ve daha da ağlamaya başlamıştı.
"Beomgyu? İyi misin? Hala gelmedin."

Taehyun'un sesiyle beraber Beomgyu sesini düzgün bir şekilde duyurmak için boğazını temizlemişti.

"İyiyim Taehyun sen git birazdan geliyorum, biraz karnım ağrıdı da."

Sesinin titremediğini şükürler ederken, Taehyun'un sesini tekrardan duymuştu Beomgyu.
"Pekala ben bekliyorum seni." demiş ve ayak seslerinin uzaklaşmasıyla arkasındaki beden bıçağı çekmişti Beomgyu'dan. Beomgyu ise bunu fırsat bilip kapıyı açmak için yeltendiği esnada önündeki silüet ile beraber bir yere gidememişti.

"Seni öldüreceğimi söylemiştim hatırlıyor musun?" dediğinde Beomgyu'nun gözleri kocaman açılmış ve bir adım geri gitmişti.

"Yoksa, sen Kai misin?" dediğinde 'Evet' demesini istememişti Beomgyu. Çünkü eğer öyleyse ne kaçması için bir yol, ne de ölmemesi için bir neden kalmayacaktı.

"Ta kendisiyim, şimdi uslu olup benimle arabama kadar geleceksin." demiş ve tekrardan kolundan tutup çekiştirmeye başlamıştı. Beomgyu ise değneklerinden dolayı kendini olduğu yerde durdurmayı başarmıştı. Kai tekrardan Beomgyu'ya döndüğünde cebindeki mendili açmış ve Beomgyu'yu belinden sarılarak bir yere gitmesini engellemişti.

"Bırak beni!"

"Ah, hayır tatlım benimle uzun bir yolculuğa çıkmak zorundasın. Madem Taehyun'u alamıyorum, ben de seni alırım." demiş ve mendili ağzına bastırdıktan sonra kendine daha da yaklaştırarak kımıldamamasını sağlamıştı. Beomgyu'nun çırpınışları gittikçe zayıflarken bir süre sonra tamamen kesilmiş ve Kai'nin kolları arasında bayılmıştı. Kai ise değnekleri köşeye koyduktan sonra kolları arasındaki bedenin yüzüne bakmıştı bir süre.

"Aslında, Taehyun'u siktir et. O herifle sevişmek pek de güzel değildi. Biraz da senin tadına bakalım öyle değil mi?" demiş ve gülümsedikten sonra ikisi de lavabodan çıkıp Taehyun'un göremeyeceği tek yerden arka kapıdan çıkmışlardı. Beomgyu, Kai'nin kollarında uykuya dalmışken Taehyun beklemekten sıkılmış ve tekrardan lavaboya girmişti.

°Unknown But Taegyu°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin