23

265 25 15
                                    

Bu fic neden hala bitmedi ya?

Herkesin belki de 10. Rüyalarını gördüğü saatte, Beomgyu uyuyamamıştı. Sanki birşey onu uyumaması için zorluyordu. Sağa dönmüş, sola dönmüş ancak bir fayda etmemişti. En sonunda oflayarak gözlerini kapatmak istediği esnada alt kattan duyduğu gıcırtı ile beraber kafasını yastıktan kaldırmıştı. 'Yanlış mı duydum acaba?' diye içinden geçirdiğinde tekrardan aynı sesi duymasıyla doğrulmuştu. Bedenini saran korku ile beraber odalarının karşısında gözüken koridorla beraber yutkunmuştu Beomgyu. Kendini korku filminde gibi hissetmişti.

Beomgyu gözünü koridordan ayırmadan yanında mışıl mışıl uyuyan Taehyun'u dürtmeye başlamışken tekrar aynı sesi duyduğunda daha da sert dürtmüştü.

Taehyun gözlerini yavaşça açtığında uykulu sesiyle uyanık olan Beomgyu'ya bakmıştı.

"Neden hala uyumadın güzelim?"

"Taehyun evde birisi var, evin mutfağındaki parkeler gıcırdıyordu ve ses oradan geliyor." dediğinde Taehyun da Beomgyu'nun baktığı yere odaklanmıştı. İkisi de kısa bir süre sessizleştiğinde merdivenlerin tok sesi ikisinin de kulağına dolmuştu.

"Beomgyu uyuyor numarası yap, sadece kafanı yastığa koy ve gözlerini kapat. Ben uyuyormuş gibi gözüküyorum zaten, bu şekilde kimin olduğuna bakarım." Taehyun'un kısık sesiyle Beomgyu kafasını sallamıştı. Taehyun'un dediği gibi yavaşça kafasını yastığa koyduğunda koridora bakmak için gözlerinden birini hafif bir şekilde açık bırakmıştı. Sesler gittikçe daha da yakınlarında hissedilirken ikisinin de merdivenlerin başında gördüğü beden korkunun kendilerini ele geçirmesini sağlamıştı.

Beomgyu üzerine çektiği pikenin ucunu sıkarken bir ses çıkartmamak için ayrı bir çaba gösteriyordu. Bir süre daha baktıklarında arkasına koyduğu ellerinden birini çıkartmış ve elindeki kalın ve sivri bıçağın görünmesini sağlamıştı.

"Siktir, kim bu?"
Taehyun'un kısık sesle söylediği şeyler Beomgyu'nun titremesine neden olurken merdivenin başındaki kişi yavaşça sol tarafa yürümeye başlamıştı. Gittikçe gözden kaybolurken, Taehyun yataktan yavaşça kalkmış ve Beomgyu'ya dönmüştü.

"Ben Yeonjun'ları çağıracağım buraya, sen sessiz kal ve kıpırdama tamam mı?"

"Hayır olmaz sizi bulur"

"20'ye kadar say, eğer gelmezsek sen de gel tamam mı? Ayrıca bak şu dolapta kırmızı ve mavi kıyafetlerin arasında bıçak var. Kendini korumak istiyosan onu alabilirsin." demiş ve son kez Beomgyu'ya baktıktan sonra yavaşça koridora girerek merdivenlerden inmiş ve gözden kaybolmuştu. Beomgyu çenesinin titremesini durduramazken içinden 20'ye kadar saymaya başlamıştı.

"Sakin ol Beomgyu, sakin ol.."

Beomgyu sayarken çoktan 10'a gelmiş ve hala gelmemiş olduklarına küfür etmeye başlamıştı. Taehyun'un yattığı taraftan yavaşça ilerleyip değneklerini aldıktan sonra dolabın oradaki kıyafetlerin aralarını sırayla aramaya başlarken eli sert bir şeye çarpmış ve baktığında bıçağın olduğunu görmüştü. Bıçağı aldığında dolabın kapağını yavaşça kapatmış ve odanın kapısından koridora bakmıştı.
Boş ve karanlık olan koridor Beomgyu'yu korkuturken elindeki bıçağı sımsıkı kavramış ve aşağı kata inmek için merdivenlerin yanına doğru hareket etmeye başlamıştı.

Birkaç adım attığı esnada koridorun karşı tarafında gördüğü beden ile beraber yutkunmuştu Beomgyu. İkisinin de birbirine bakması kanının çekildiğini hissettirmişti Beomgyu'ya.
Biraz daha dikkatli baktığında saçlarından ve yüz hatlarından bu kişinin Kai olduğunu fark etmiş ve içinden lanetler okumuştu. Taehyun'u ve diğerlerini tehlikeye atmamak için birkaç adım geriye gitmişti Beomgyu. Kai de onun geri adım atmasıyla ileriye doğru birkaç adım atmıştı. Bu esnada değneklerinin çıkardığı sesle 'lanet olsun' demişti sessizce.

Kai'nin kendine doğru yaklaştığını görmüştü Beomgyu bu yüzden minik adımlarla bir odaya girmiş ve kilitlediğinden emin olduktan sonra birkaç adım gerilemişti. Odanın en köşesine geçtiğinde elindeki bıçakla beraber etrafına bakmaya başlamıştı.
Biraz beklediğinde kapının tıktıklanma sesiyle beraber irkilmişti Beomgyu. Bıçağı tuttuğu elindeki değneği sessizce bırakmış ve diğeriyle destek alarak ayakta kalmaya devam etmişti.

Kapının kilit kısmı çevrildiğinde Beomgyu'nun gözü dolmaya başlamıştı. Eğer içeriye gelirse, Beomgyu'nun kaçacak bir yeri olmayacaktı. Elindeki bıçağı daha da sıkı tutarken gerildiğini hissetmişti Beomgyu. Ve gözlerini bir saniye bile olsa kapıdan ayırmamıştı.
Kapıdaki ses kesilidiğinde kapının kulpu yavaşça aşağı çevrilmiş ve kapı açılmıştı. Beomgyu gözlerindeki damlaların aşağıya düşmesiyle etrafı bulanık görmeye başlamış ve hemen eliyle gözlerini silmişti. Tekrardan etrafa baktığında sadece açık kapıyı görmüş ve tek değneğiyle beraber kapıya doğru bir adım atmıştı. Kapının dibine geldiğinde kafasını ilk baş sola çevirmişti Beomgyu. Bomboş olan çevresini gördüğünda kafasını bu sefer de sağa çevirmişti.

Ancak sağ tarafa bakmasıyla Kai'nin kenarları parlayan bıçağını görmesi çığlık atmasına neden olmuştu. Geriye doğru adım atamaya çalışırken dengesini kaybetmesi ile yere çakılmıştı. Sırtını yatağın kenarına vurmasıyla bıçağı tuttuğu eli sırtına gitmişti. Sızlamaya başlamasıyla yüzünü buruşturmuştu Beomgyu.
Kapıdan uzaklaşıp geriye doğru sürünmeye başlarken, sırt üstü çevrilmesiyle Kai'nin yüzünü görmüştü Beomgyu.

"Merhaba Beomgyu, buraya yarım kalan işimi bitirmeye geldim."
demiş ve bakışları hala Beomgyu'dayken karnının yan tarafına bıçağı saplamıştı.
Derisini delen şeyle beraber Beomgyu neredeyse bütün evin duyacağı şekilde bağrımış ve bütün vücudunu saran acıyla beraber nefesi kesilmişti.
Bıçağın karnından çıkmasıyla bu sefer de baldırına saplanması bir olmuştu. Her ne kadar çırpınmaya çalışsa da Kai, Beomgyu'nun ellerini tutmuş ve hareket etmesini engellemişti.

"Yeter! Çok canım acıyo!"
Beomgyu'nun bağırışlarıyla yukarıya çıkan üçlü gördükleri manzara ile sinir, korku karışımı bir duygu hissederken Kai de başını onlara çevirmişti. Kai'nin dikkatinin dağıldığını gören Beomgyu acılarını umursamamaya çalışarak üzerinden kalkan bedenle doğrulmaya çalışmıştı. Taehyun, Beomgyu'nun yanına gidecekken gördükleri bıçak ile geri adım atmıştı. Bu esnada da Beomgyu sırtının altında sakladığı bıçak ile beraber ayağa kalkmaya çalışırken Soobin'e gelmeyin dermişçesine hareketler yapmaya başlamıştı. Karnını tutarak ayağa kalktığında topallayarak Kai'nin arkasına geçmişti Beomgyu ve doğru anı bulana kadar kıpırdamadan durmuştu. Tabi bu esnada Kai'nin kendisini fark etmemesi için dualar etmişti.

"Siz ezikler beni öldüremezsiniz, bunu anlasanız çok iyi edersiniz. Ayrıca üzgünüm Taehyun, ama Beomgyu ölmek üzere." diyip kahkaha attığında Beomgyu Kai'nin arkasından konuşmuştu.

"Bütün organlarımı ıskaladığın için, hayır. Ölmedim." demiş ve bıçağı Taehyun'a doğru atmıştı. Taehyun bıçağı yakaladığında Kai'nin omzundan tutmuş ve bütün vücuduna bıçak darbeleri vermeye başlamıştı. En son bıçağı sonuna kadar saplayıp çevirdiğinde Kai'nin ağzından kan gelmişti.

"Sana ne dedim? Öldürürüm demedim mi? Dedim." Taehyun, tişörtüne bulaşan kanları umursamayarak son kez bıçağı çekmiş ve kanın etrafa sıçramasıyla Kai'nin yere düşmesi bir olmuştu. Bu esnada da Beomgyu'yla ilgilenen Soobin ve Yeonjun dikkatini çekmişti.
Bıçağı yere attıktan sonra koşarak Beomgyu'nun yanına gitmiş ve yarı uyanık olan bedenin yanına çömelmişti.

"Güzelim, hadi aç gözlerini. Dayan biraz daha hastaneye gideceğiz hadi." dediğinde ağladığı için lüfür etmişti Taehyun kendisine. Beomgyu'nun gözleri tamamen kapandıktan sonra elini cebine atmış ve telefonundan ambulansı aramıştı. Konuşması bittiğinde de hızlıca üzerini değiştirmiş ve bıçağı da çöpe attıktan sonra Beomgyu'yu kucaklayarak aşağı indirmişti. Beomgyu hala uyanıktı, ancak o kadar yorgundu ki tek hissedebildiği şey birisinin kendisini kucağına alması ve ambulansın siren sesleriydi..

.....

Bu sahneleri bir yerden hatırladınız mı?

°Unknown But Taegyu°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin