Beomgyu, taşındığı ülkenin vermiş olduğu rahatlıkla eşyalarını yerleştirmiş ve şimdi de sipariş ettiği yemeğini yiyordu. Yolculukta da yemişti. Ancak hala aç hissediyordu. Telefonundan ve her yerden Taehyun'u engellediği için kendini hem güvende hem de mutlu hissediyordu. En son ki yazdığı mesajlardan biraz korksa da bu onu durdurmamıştı. Mutfağındaki televizyondan rastgele bir kanal açmış ve izlerken de yemeğini yemeyi ihmal etmemişti. Yemeğini yerken arada bir duraklamıştı çünkü bu aralar fazla yediğini ve kilolu olduğunu düşünmeye başlamıştı.
"Bugünden sonra fazla yemesem iyi olacak.." dediğinde yüzü düşmüştü. Yemeğini bitirdikten sonra bulaşıkları makineye dizmiş daha sonra ise koltuğa geçip oturmuştu. Bir süre etrafa boş boş bakınınca evde yapılacak birşey olmadığını anlamış ve bu yüzden dışarı çıkmaya karar vermişti. Üstünü değiştirmek için odasına çıkmış ve üzerine siyah pantolon giyip üst tarafına da beyaz bir tişört giymişti. Daha sonra ise uzun saçlarını tarayıp dışarıya çıkmıştı.
Kendi evi şehir merkezine 10 dakika uzaklıktaydı ve bu Beomgyu için ideal bir uzaklıktı. Şehir merkezinde sayısız avm, restorant, park vs.. bulmak mümkündü. Bu da onun hobileri arasındaydı. İlkbaş avmye gitmiş ve üstüne birkaç parça kıyafet aldıktan sonra poşetleri eve burakmış ve daha sonra da parkın yakınındaki sahilde kumların üzerine oturarak denizin kıyıya çarpan sesini dinleyerek bir süre oturmuştu. Denizin sesi onun huzur kaynağı ve de derdini dinleyen tek kişiydi.
"Max hastaydı, onu bulduğum zaman. Onu iyileştirip evimde yaşamasına izin vermiştim. Ancak..onun gelmesiyle birlikte her şeyimi kaybettim. Şimdi ise sürüsünden ayrılmış ve kurt gibi çaresiz ve yalnızım. Kim benimle oyunlar oynayacak? Kim kucağımda uyuyacak? Kimse...artık kimse. Ailemle kavgamızdan beri beni tek seven oydu. Şimdi ise yine tek başıma kaldım. Yine. Yapacak birşey var mıydı?.. Hayır. Üzgün müyüm? Kesinlikle. Üzülmem onu geri getirecek mi? Hayır. Keşke onu o odada yalnız bırakmasaydım."
Beomgyu kendi kendine konuşurken gözyaşları da onu yalnız bırakmamak için akmaya başlamış ancak bir süreden sonra yere damlayarak tekrardan Beomgyu'nun yalnız kalmasını sağlamıştı. Eliyle yüzündeki ıslaklıkları silerken kumlara uzanmış ve denizin sesini dinleyerek gözlerini kapatmıştı.
"Saat 00:14.."
Beomgyu akşamları kendine daha yakın hissettiğinden hiç erken uyumazdı. Genelde saat 2'lere 3'lere kadar oturur sabah da 12 gibi uyanırdı. Alışkanlık haline gelmişti. Şimdi ise televizyondan film açmış ve izliyordu. Filmin konusu psikolojik olarak çöküntüye giren bir adamın, intikam için planlarını anlatıyordu.
Bir kısmı şöyleydi :Saat gece yarısı iken, adam intikamı alacağı kişinin evine girer ve gizlice odasına çıkarak onu uykusunda öldürür. Polisler sabah bu cinayeti araştırırken kişinin 9 yerinden bıçaklandığını görmüştü. Adamın üzerinde de bir not vardır.
Üzerinde "Beni özledin mi?" yazıyordur.
"Ne tür bi psikopat ile başını belaya atmış olabilirsin ki?" dediğinde Beomgyu'nun telefonu titremişti. Mesaj gelmişti. Tıkladığında bilmediği bir numaranın ona yazdığını görmüştü. Mesajı okurken elindeki kumandayı düşürmüş ve göz bebekleri büyümeye başlamıştı.
Çünkü mesajın Taehyun'dan olduğunu anlaması uzun sürmemişti.Bilinmeyen Numara :
Beni özledin mi Choi?
Beomgyu etrafına bakarken elleri tekrardan titremeye başlamıştı. Elleri henüz yeni yeni iyileşirken tekrardan aynı şeyleri yaşamak istemiyordu. Etrafına bakınırken kapının tıktıklanmasıyla olduğu yerde sıçramış ve ayağa kalkıp mutfağa gitmişti. Çekmeceleri karıştırıp bulduğu en sivri bıçağı eline almıştı.
Kendini tezgaha yaslayarak, tek yaptığı şey gitmesini beklemekti.
"Git buradan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
°Unknown But Taegyu°
Acak"Beni özledin mi Choi?" Unknown(Yeonbin)'e benzer bir kitaptır. Beomgyu, onu sürekli rahatsız eden stalker'ına karşılık başka bir şehre taşınır. Ancak Taehyun durmaz ve Beomgyu'yu kendisine ait olduğunu anlaması için sevdiği kişileri ve duygularını...