···
Minho'nun, her şeyi detaylarıyla Changbin'e anlatmadan önce mutfağı toparlamak üzere onu ikna etmesinin ardından ikili mutfaktaydı. Jisung ise Changbin'e ısınmak bir yana, yüzüne yalnızca bir kez bakmıştı.
Oturma odasında rahatsız olmalarını istercesine sesini fullediği çizgi dizisini izliyordu. Changbin bunun karşılığını kapıyı sertçe kapatarak vermişti. Jisung şimdi kendi başınaydı, kollarıyla sarmaladığı yastığı kucağındaydı ve koltuğun köşesinde dizlerini kendine çekerek içli içli ağlıyordu.
Ne olursa olsun Changbin denen adamı sevmeyeceğine dair kendine söz verdi. Pek söz tutamasa da yüzüne dahi bakmayacaktı doktoruyla arasına giren o herifin.
Mutfakta işler farklıydı. İki arkadaş vakit öldürmek amacıyla sohbet ederken Minho kenara çektiği sandalyede bağdaş kurmuş, yaralı ayağını elleriyle tutmuştu düşmemesi için.
"Kaç gündür burada?" dedi süpürgeyle yerdeki camları faraşa doğru süpürürken. Birkaç küçük parça kalmıştı, bu yüzden elektrikli süpürgeyi kullanacaktı.
Fişi prize takmadan önce Minho cevapladı sorusunu. "Üç gün oluyor, sanırım." Ta mutfağa ulaşan televizyon sesini elektrikli süpürgenin sesi bile bastıramıyordu ve başı ağrıyordu.
"Ben gidiyorum," diye bağırdı sendeleyerek ayağa kalkarken. Cam parçası ayağının tabanına battığı için kendince bir yürüme yöntemi bulmuştu. Ağırlığını topuğuna yüklüyordü ve üzerine üç saniyeden fazla baskı uygulamadığı sürece ağrısı azalıyordu.
Tabii ya duvara ya tutunacak birine ihtiyaç duyuyordu. Şu anlık desteğini duvardan görüyordu.
Oturma odasının önüne geldi. Yakınlaştıkça ses düzeyi daha fazla artıyor, arttıkça başını daha fazla ağrıtıyordu. Yüzü buruşurken kapıyı açıp içeri girdi.
Jisung, gelenin kim olduğuna bakmadan yastığı yüzüne kapattı. Minho, dalgınlığına gelen bir anda, intihar etmek için kendini boğmayı seçeceğini düşündü.
Ayağının acısını aklına dahi getirmeden koltuğa atlamış, dizlerinin üzerine oturarak Jisung'un ardına gizlendiği yastığı kendine doğru çekmişti.
Bu ani olaya karşılık Jisung büyük bir çığlık koparmış, Minho'nun zaten azaldığını düşündüğü duyma yetisini kaybetme olasılığını arttırmıştı.
Minho o an ayağında hissettiği acıyla geriye çekilmiş, dudağını ısırarak ayağını tutarken bir öne bir geriye doğru sallanıyordu. Ağzından dökülen acı iniltilerle Jisung'un bakışları Minho'yu bulmuştu.
"Doktor!"
Telaşla sağa sola bakıyordu, ne yapacağını bilmiyordu. Çoktan parçalarına ayrılan kalbinin her bir zerresinde acı ve pişmanlık hissi vardı.
"İyi misin, doktor?" dedi omzunu hafifçe dürterken. Kaşları çatılsa da yüzünde saf korku vardı.
Minho derin bir nefes alıp başını arkaya yaslamış, kendisi için endişelenen Jisung'a dönmeden önce ellerini önünde birleştirerek gerinmişti.
"İyiyim," dedi televizyonun kumandasını ararken. Sehpanın üzerinde gördüğü kumandayı alıp kapatma düğmesine basarken sabırsızdı. Bir an önce bu sesten kurtulmak istiyordu.
Aslında ayağı oldukça acıyordu, dalgınlıkla iyi olduğunu söylemişti. Gerçi o an televizyonu kapatmayı düşünmeseydi de Jisung'un endişelenmemesi için iyi olduğunu söyleyecekti.
Kaşlarını kaldırıp gözlerini birkaç kez art arda kırparken esnedi. Jisung yanında olduğu her an yoruluyordu, her ne kadar hiçbir şey yapmadan geçirse de günlerini.
Daha çok ruhsal yorgunluktu bu aslında. Jisung ile tam olarak nasıl ilgileneceğini bilmiyordu, ev hapsinde gibi hissediyordu. Temiz havaya ihtiyacı vardı, güneş yüzü görmemişti kaç gündür.
Daha fazla boş boş oturmak yerine uyumak için odasına gitmeyi planlarken Changbin geldi. Yürümekte zorlanan arkadaşının koluna girip odasına yönelirken onları izleyen Jisung'u takmamıştı. Öfkeyle yastığını yere fırlattı.
"Sen nerede uyuyacaksın?" diye sordu Minho. Changbin omuz silkti, bakışlarıyla koltuğu işaret etti. "Şuraya kıvrılır yatarım, sorun değil."
Minho olumsuz anlamda başını salladı. "Ben yatacağım koltukta. Sen benim odamda yatarsın."
Koltuğa geri dönerken Changbin işine geldiği için ısrar etmemişti. Yalnızca uykuyu seviyordu, biraz fazla olsa da.
Ona yastık ve yorgan getirirmeye gittiğinde tekli koltuğa oturan Jisung'a kaydı bakışları. Tek kaşını kaldırdı.
"Sen odana git." Aldığı olumsuz yanıta itiraz edecekken Changbin elinde bomba varmış gibi içeri girerek yorganı koltuğa fırlatmıştı. Bu ağır darbeden dizini hızla kendine çekerek kurtulmuştu.
Changbin iyi geceler dileyerek odadan çıkmış, ışığı söndürmeyi de unutmamıştı. Yastığını başının altına yerleştiren Minho, yanı başında onu izleyen Jisung'a dönmüştü.
"Burada uyuma."
Jisung "Biraz oturacağım," diye mırıldanıp başını omzuna yaslayarak çoktan gözleri kapanan doktoruna baktı.
Aralarına soğukluk girdiğini hissediyordu. Eskisi gibi olamayacaklarını düşünüp biraz önce yere attığı yastığını tekrar kucağına alıp başını yasladı.
Uyumuyordu, zihnini bulandıran düşünceler buna izin vermezdi zaten. Tek yaptığı doktorunu izleyerek, kaybettiği huzuruna geri kavuşmaktı.
···
Bombayı salıp kaçıyorum, az sonra döneceğimm
Bazen kitabı bu şekilde bitiresim geliyor, ne kadar kaos sever biri olsam da bu hâlleri çok hoşuma gidiyor 🥹
Okuduğunuz için teşekkürleeerr 💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac ✓
Fanfictionher ne kadar fiziksel yaralar açsa da, onun, ruhunu besleyen sevgisine muhtaçtı. bedeni defalarca kez ölse bile ruhunu yaşatan doktoru olduğu sürece toparlanacaktı. ; minsung | cr: stray.kings143 [ig] @naragasyung