16 : boş telaş

978 155 116
                                    

···

Havaların da soğumaya başlamasıyla giydiği kıyafetler yeterince ısınmasına yardımcı olmuyordu. Bu yüzden yürüme planı çöp olmuş, ilk gördüğü banklardan birine oturmuştu.

Kollarıyla bedenini sarmalarken başını geriye yaslayıp rüzgârın tenine nüfuzunu hissetmeye odaklandı.

Genelde bu şekilde rahatlardı zaten. Soğuğu ve rüzgârları oldu olası severdi Minho.

Zihni Jisung'u düşünmekle o kadar meşguldü ki guruldayan karnını umursamadı bile. Sadece bir kişiye daha nasıl yardımcı olabileceğini düşünüyordu.

Psikolog olmak birçoğunun tahmin ettiği gibi oturduğun yerden içini döken hastalarını dinleyip geçer, bunlar da bitecek, iyi olacaksın demek değildi. En azından Minho için değildi.

Bütün hastaları Minho için değerliydi. Herkese yetebilmek istiyordu. İyi kötü demeden insanların sorunlarına çözüm bulmak istiyordu.

Şu ana kadar da yapmıştı zaten.

Mesleğini oldukça iyi yapıyordu, kendine yük olarak görmüyordu. Fazla mesai gibi şeyleri pek umursamazdı.

Zaten ev bürosu olduğu için gelen hastaları da seanslar boyunca rahat hissederdi. Duvarı mavi renge bürünmüştü ve mavi sakinliğin rengiydi, güven vericiydi, huzuru temsil ediyordu.

Tabii yakın zamanda yeşile boyamayı düşünüyordu. Taze bir görüntü fena durmazdı.

Ne ara evi hakkında düşünmeye başladığını fark etmemişti bile. Başını sağa sola çevirip boynunu kütletti ve kollarını iki yanına açarak esnedi. Elini cebine atarak hareketinden dolayı ses çıkaran anahtarı kavradı.

Son kez derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Artık eve gitmeliydi, belki de Jisung uyanmıştı.

Sonunda aklına gelen düşünceyle önce kaşları çatılmış, ardından adımlarını hızlandırarak evin yolunu tutmuştu.

En korktuğu şey Jisung'un uyanıp kendisini evde görmemesi olurdu. Tam olarak ne yapacağını kestirememesi de endişe katsayısını arttırıyordu.

Soğuk ilk kez ona acı vermiş, boğazını yakıyordu. Etraftaki birkaç göz ona yargılayan bakışlar yolluyor da olsa umursamadı. Evin önüne geldiğinde elini göğsüne koyup nefeslerini düzenlemeye çalıştı. Ayağının acısı da burada olduğunu belirtmişti.

Kapıyı açıp içeri girdi, ayakkabıları ayaklarını terk eder etmez Jisung'un odasına yönelmişti.

Kapıyı, dizginlemeye çalıştığı duygularının aksine gayet sakin bir şekilde açıp başını içeri doğru uzattı.

Yorgana sarılarak uyuyan Jisung'u gördüğünde içine su serpilmişti adeta. Derin bir nefes alışverişinden sonra bütün sakinliğiyle yanına gitti.

Bel hizasında olan yorganı biraz daha yukarı çekerek iyice üzerini örttü. Üşümesini istememişti.

Bu kısa telaşının ardından Jisung'un yanına, rahatsız etmemeye dikkat ederek, oturdu. Uyanana kadar hiçbir şey yapmadan izledi genç bedeni.

Jisung yatarken sürekli hareket ediyordu ve Minho bunu sevimli bulmuştu. Huysuz bir yavru kedi gibi görünüyordu şu anda.

Daha fazla dayanamadan parmakları yumuşak saç tellerini okşamaya başlamıştı. Jisung'un yanında bedeni istemsizce hareket ediyordu, bazen kendisi bile ne yaptığını ya da ne istediğini kestiremiyordu.

Jisung göz kapaklarını aralayıp bakışlarını buluşturmadan hemen önce elini çekti. Ani bakışmalarıyla elini nereye koyacağını bilememiş, ensesini kaşımıştı.

"Doktor?" dedi kısık ses tonuyla. Uykulu olduğu için kalın çıkan sesi açıkçası etkileyiciydi.

Yine de doktoru bu düşünceleri çöp kutusuna kaldırarak "Efendim?" cevabını vermekle yetindi.

Kısa bir esnemenin ardından Jisung doğrulmuş, Minho da yataktan kalkmıştı.

Konuşma başlamadığı için ortam fazlasıyla sessizdi. Uyanır uyanmaz, henüz uykusu açılmayan Jisung ne söyleyebilirdi ki? Ya da uyandığında başında beklediğini gördüğü dokroru?

Minho, guruldayan karnıyla dudaklarını birbirine bastırıp elini göbeğine koydu. Jisung buna yalnızca kıkırdamış, ayağa kalkarken dengesini kaybedip öne doğru sendelemiş, ardından kendi hâline gülmüştü.

Sabahları yaşadığı klasik olaylardandı bu. Sakarlığının sersemliğiyle yaptığı iş birliğiydi bir nevi.

Lavaboya gitmek için odadan çıkmış, Minho'yu odada yalnız başına bırakmıştı. Minho da boş boş durmamak için yatağı toplayıp odayı terk etmişti.

···

İlişkilerini ilerleteceğim diye saçmalamamış olayım lütfen çünkü boş bir bölüm gibi hissediyorum

Bir de saçım gözüme girdi yarım saattir bulanık görüyorum qüwpfmaşwpd bir şey olmamıştır umarım, yazım yanlışı varsa da buna sayarsınız :"

Düzeliyorum yavaş yavaş, yaklaşıyor asıl olaylı bölümler! (16. bölümdeyiz pfft)

Hayatımı etkiliyor bu kitap, saçlarıma dokunurken aklıma Jisung geliyor bir de trikotillomani olunca vazgeçmeme yardımcı oluyor ;_;

Her neyse okuduğunuz için teşekkür ederim 🫶🏻🌸

maniac ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin