4 : elinden gelenin en iyisi

1.5K 230 115
                                    

···

Minho önden, Jisung arkasından gidiyordu. Minho son kapıyı da açıp içeri girmişti. "Burası da benim odam. Hastalarla burada görüşüyorum."

Jisung başını sallayarak onaylasa da içten içe garip hissediyordu. Doktorun kendisine olan ilgisini özel sanmıştı fakat onun da bir işi olduğunu unutmuştu.

Odayı incelerken parmaklarını masada gezdirdi, Minho kapıyı kapatıp sandalyesine oturdu. "İlk seansımıza başlayalım o hâlde," dedi koltuğu işaret ederken.

Jisung başını olumsuz anlamda sallayıp kapıya yöneldi. Daha fazla bu konuyla ilgili konuşmak istemiyordu, ama doktoru bu yüzden onunla ilgileniyordu.

Dudağını öne uzatıp yanaklarını şişirdi, bir yandan elleriyle oynuyordu. Minho tek kaşını kaldırıp Jisung'u izlerken Jisung ellerini çırpıp odadan çıktı.

Minho da günün yorgunluğuyla hemen vazgeçmişti zaten bu fikirden. Daha Jisung'un kendisine güvenip güvenmediğini bilmiyordu, ona ılımlı yaklaşmalıydı.

Samimiyetle gülümseyip "Ne yapmak istersin?" dedi. Jisung bir şeyler düşünmeye çalışırken sessiz kaldı.

Minho, Jisung'a yaklaşıp hafifçe omzunu sıktı. "Aç mısın?" Jisung gülümseyip başını salladığında Minho ile birlikte mutfağa girdiler.

"En sevdiğin yemek ne?" diye sordu Minho konu açmak adına. Şu anda her şey iyi gidiyordu ve sohbet bahanesiyle ağzından laf alabilirdi.

"Manduya bayılırım!" Jisung'un mutlu olduğunda kendini alkışlaması Minho'nun dikkatini çekmişti. Bununla ilgili bir anısı olabileceğini düşündü.

Başıyla onayladı. "Şanslısın ki henüz dün almıştım." Jisung daha da sevinirken Minho dolaptaki paketi çıkardı.

Dumanı tüten tencereyi nihalenin üzerine koydu. Kapağını açarken Jisung kesik kesik nefeslerle en sevdiği yemeği kokladı. Minho ona gülümserken dolaptan iki tabak çıkardı.

"Sana bol bol koyacağım, tabağını bitir, tamam mı?"

"Tamam!" Her zaman bu bıcır bıcır hâllerini görmediği Jisung'tan bakışlarını ayırıp tabakları doldurdu. Daha sonra da yemek için biraz ayırmıştı.

Çekmeceden iki çift çubuk çıkarıp tabakları masaya yerleştirdi. Jisung'a çubuklarını uzatırken dolaptan meyve suyu çıkardı.

"Şeftalili meyve suyuna bayılırım!"

Başını eğip teşekkür ederken yemeğe gömülmemek için çaba harcamadı. Dışarıdan bakılınca garip görünse de iki gündür yemek yememişti.

Minho ise bir yandan yemeğini sakince yiyor, diğer yandan Jisung'u gözlemlemeye devam ediyordu.

Tabağının bittiğini fark ettiği Jisung'a dönüp "Doydun mu?" dedi.

"Eğer doymadıysan biraz daha yiyebilirsin, benden çekinme sakın." Güven verici sözlerinin ardına bir gülümseme ekledi. Jisung başını sallayıp kalan manduları da tabağına doldurdu.

Jisung en sonunda Minho'dan ayrılacağını biliyordu; ya hapse girecekti ya da hayatına eskisi gibi devam edecekti. Yanında rahat hissedip kendisi gibi davranabildiği tek kişi Minho'ydu, onu azarlamıyordu ya da kırıcı konuşmuyordu. Herhangi bir şeye zorlamıyordu, bu da Jisung'un Minho'ya kendini yakın hissetme sebepleri arasındaydı.

Minho da bu kısa sürede tanıdığı Jisung'u tedavi etmeyi kafasına koymuştu. Ne kadar zor da olsa, elinden gelenin en iyisini yapacaktı.

···

Çok tatlış bunlar 😭

maniac ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin