18 : "desteğimi eksik etmeyeceğim"

919 150 80
                                    

···

Eve girip poşetlerdeki yiyecekleri dolaba yerleştirmiş, kahvaltıyı hazırlamışlardı ve şu anda yemek masasında sessizce yemeklerini yiyorlardı.

Son kaşığını da içen Minho, kaşığını tabağına yaslayıp bardağındaki son yudum bitki çayını da midesine yollamıştı.

Ellerini çırpıp mendille ağzını sildikten sonra Jisung'a dönüp "Afiyet olsun," dedi.

Jisung ise buna gülümsemekle yetindi. Şu anda tek odağı önündeki yosun çorbasıydı.

Tattığı her kaşıkta memnuniyetle gülümsüyor ve tekrar somurtuyordu. Konuşma başlatamadıkları içindi bu yüksek sesli sessizlikleri.

Minho artık zihnini boşaltmak istiyordu, bu yüzden ilk adım olarak elini nazikçe Jisung'un elinin üzerine yerleştirdi.

Bakışları birbirlerini bulduğunda Jisung'un dudakları şaşkınlıkla aralandı ancak başını iki yana sallayıp temasın etkisinden çıktığında dudaklarını kocaman bir gülümseme esir aldı.

"Artık bir yerlerden başlamamız gerektiğini düşünüyorum," dedi Minho. Biliyordu o da, doktoru haklıydı. Yine de arkasına sığındığı bu yalan mutlu olmasını sağlıyordu.

Çünkü asla sevilmediğini iliklerine kadar hissettiği o eve geri dönerek kardeşine ve annesine kölelik yapmak istemiyordu.

Kendini ilk kez bir yere ait hissediyordu. Bu hissin sonsuza kadar sürmesini istiyordu.

Ona bu hissi bahşeden doktorundan ayrılmak istemiyordu.

İlk defa evde olduğunu hissediyordu, doktoru da onun tek ailesiydi.

Çocuk ruhu bunu sonuna kadar onaylıyordu. Abicilik oynamak istemiyordu artık, gösterdiği sevgiye ilk kez karşılık almıştı ve devamını istiyordu.

Onun hayalinde Minho'yu sonsuza kadar sevecek, Minho da ona sonsuza kadar ilgili davranacaktı.

Eğer şimdi başlarlarsa devam edecekti ve son bulacaktı. Başlayan her şey son bulurdu çünkü.

Ama Jisung, bu kez hayalini gerçekleştirmeye kararlıydı. Minho'yu sevmekle zaten işe koyulmuştu. Şimdi sıra Minho'daydı.

Onu tek sevebilecek kişinin gözlerinin içine baktı. İstemsizce yaşaran gözlerine engel olamamıştı. Yine de umrunda olan bu değildi, doktorunun ışıldayan gözleriydi.

Duygusal olmak istemiyordu lakin bu konuda yapabileceği bir şey de yoktu açıkçası. Bu sefer neşeli, enerjik Jisung olamıyordu işte, yapamıyordu.

Çünkü o ışıltılı gözlerde kırgınlığı, merakı, ilgiyi, sevgiyi, öfkeyi; kısaca her türlü duyguyu görmüştü. Şu an ise tek gördüğü duygusuz, bomboş bakan ancak gökyüzündeki en parlak yıldızmışcasına parlayan kahverengi gözlerdi.

"Anlatmak istemiyorum."

O an o parlak yıldız kocaman bir patlamayla yok oldu, saçtığı ışık koca uzayda bir hiçliğe bıraktı yerini.

"Sana yardımcı olmak için buradayım ben," dedi Minho tuttuğu elini biraz daha sıkılaştırırken. "Her konuda sana olan desteğimi eksik etmeyeceğim."

Her bir heceye kalbiyle inanıyordu Jisung, doktoruna güveniyordu.

Ama kıkırdadı hafifçe. Başka hiçbir şey yapmadı.

Babasının banka hesabından para çalarken de tıpatıp aynılarını duyduğu laflara bir kez daha kanmak istemedi.

···

Ben Jisung'a çok üzülüyorum artık mutlu olabilir mi 😭

Jisung'a bipolar demiştim ya (dememiş de olabilirim ama şimdi diyorum), onu da göreceğiz.

Bir deeeee...

1,43!! Okuduğunuz ve gösterdiğiniz ilgi için hepinize çok teşekkürleerrr 🫶🏻💕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1,43!! Okuduğunuz ve gösterdiğiniz ilgi için hepinize çok teşekkürleerrr 🫶🏻💕

*Tekrar yayımlanan bölüm*

maniac ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin