22 : her şey farklı

888 133 212
                                    

···

Yalnızca üç saat olan ancak Jisung için üç asır gibi geçen araba yolcuğunun ardından yeni psikoloğu Seungmin'in evinin önünde duruyorlardı.

Adımları geri geri gidiyordu, içeri girmek istemiyordu. Başında dikilen Seungmin ona içeri girmesini emredercesine bakarken yutkunarak ilerledi.

Minho'nun aksine yeni doktoru apartmanda yaşıyordu, ancak oldukça lükstü. Balkonlar ise dışarıdan bakıldığında ayna görevi gören siyah filmli camlarla kaplıydı.

Daha fazla etrafı inceleme fırsatı bulamadan kendisini kapının önünde bulmuştu. Hapse girseydi bu kadar soğuk ter döker miydi, bilmiyordu. Ama burası ona hapishaneden daha kötü hissettirmişti.

İçeri güvenlik de girmişti, bu sefer gitmesi ya da kalması bir şeyi değiştirmeyecekti. Değişecek olan çoktan değişmişti zaten.

Tırnak etleriyle oynuyordu, soyulan derisi ince çizgiler hâlinde kanamaya yol açmıştı. Acıması umrunda dahi değildi, paramparça olmak istiyordu. Gerçi çoktan paramparça olmuştu.

Hani etrafınızda insanlar olur ama siz o insanların arasında bile yalnız hissedersiniz ya, Jisung da tam olarak böyle hissediyordu. Oturduğu koltukla bütünleşmesine az kalmıştı akmak için çabalayan gözyaşlarına dur demeye çalışırken.

Aklından çıkmıyordu doktoruyla geçirdiği anları. Bileğindeki sıcaklığı özlemişti; saçlarındaki parmakları ve sarılmalarını... Kısaca Minho hakkındaki her şeyi.

Önünü net bir şekilde göremiyordu. Sıkıca kapattığı gözlerinin arasından bir damla firar ederek kirpiklerine bulaştı.

Hemen yanında oturan Seungmin fark etmişti onun sessiz ağlayışını. Elini omzuna atıp arkadaşça sıktığında Jisung daha fazla dayanamadan başını omzuna yasladı.

Bütün birikmişliğini akıtmak istercesine ağlamaya başlamıştı. Göz pınarlarında bir damla dahi kalmasın istercesine, bir daha ağlamamak istercesine süzülüyordu sıcak yaşları.

Onları karşı koltuktan izleyen güvenlik şüpheyle ayağa kalktığında Seungmin elini sorun olmadığını belirtircesine salladı.

Jisung ondan ayrılana kadar sırtını sıvazladı. Kazağındaki ıslaklık umrunda değildi, elinde olsa sonsuza kadar bu şekilde ağlamasına izin verirdi hastasının. Rahatlaması için uğraşacaktı.

Bir süre sonra Jisung başını kaldırarak ışıl ışıl gözleriyle Seungmin'in gözlerinin içine baktı. "Saçlarımı... Okşayabilir misiniz?"

Başını olumlu anlamda sallayıp omzundaki ellerinden birini saçlarına çıkardı. Nazikçe parmaklarını geçirdi kumral saçların arasından.

Ne kadar art niyetli olmasa da doktorunda bulduğu samimiyeti şimdi hissedemiyordu genç oğlan. Kalp atışları hızlanmamıştı veya heyecan belirtisi yoktu. Ruhu emilmiş gibiydi adeta.

İçindeki boşluğu Seungmin ile doldurmaya çalışıyordu lakin olmuyordu. Kocaman bir çukura çakıl taşı atmış gibi sonuç almıştı, hiçbir etkisi yoktu, özlemi dinmemişti.

Minho'yu istiyordu.

Deli gibi doktorunu istiyordu.

Burada olmamak istiyordu.

Evinde olduğunu hissetmiyordu ve değildi de. Burada sıcak kalpler değil, buzdan kelimeler vardı. Evlerde böyle olmazdı ki...

Kulakları çınlıyordu, başı çatlarcasına ağrıyordu. Saçlarında gezinen parmaklar mayıştırmıyordu onu bu kez.

Mekân, zaman, kişiler, hisler, bedenler, düşünceler... Bu kez her şey olabildiğince farklıydı.

···

Jisung ile son bakışmalarının ardından yatağında uzanıyordu Minho. Onlar gider gitmez henüz eşyaları toplanmamış odada son kez zaman geçirmek istemişti.

Boşlukta gibi hissediyordu. Oysa rahatlaması gerekmez miydi?

Dışarı çıkabilirdi, randevu açabilirdi, kafa dinleyebilirdi, Changbin ile takılabilirdi. Ancak bunlardan hiçbirini istemediği apaçık ortadaydı.

Jisung'un evdeki yeri belliydi, o kadar hissediliyordu ki.

Olmamalıydı, o yalnızca hastasıydı. Yardım edemediyse kafaya takmamalıydı. Unutup gitmeliydi, zihnini buna yormaması gerekiyordu.

Ayağa kalkıp derin bir nefes aldı, toparlanmalıydı. Birinden bu kadar çok etkilenmesi yanlıştı, işinden bile olabilirdi bu yüzden.

Ellerini saçlarından geçirirken duraksadı. Parmak uçları narince saç derisini okşarken aklına yine genç oğlan gelmişti.

Her şey onu hatırlatmak mı zorundaydı, bilemiyordu. Lakin kendi saçlarını okşarken başka yumuşak dokuları hissetmesi kesinlikle normal değildi.

İstemese de kabul etti bu gerçeği: Jisung ile geçirdiği zamanlar onu da etkilemiş, kendisine bağlamış ve yeni alışkanlıklara sahip olmasına sebebiyet vermişti.

İnsanın doğasında olan bir şey için kendisini suçlayamazdı ama bundan kurtulmak için çabalayacaktı, sonuçta yaptığı iş etiğine uygun değildi.

Kendisi de bir suçluyla suç işlerken düzelmeye kendisinden başlamalıydı.

İlk olarak odayı toplamaya karar verdi. Zaten en kısa sürede sağlanan destek de sona erecek, getirilen yatak ve diğer eşyalar geri alınılacaktı.

Yastık kılıfını çıkarıp çamaşır makinesine atmaya giderken ayağının acımadığını fark etmişti. Odaya geri döndüğünde sargıyı çıkarıp bir kenara koymuş, sorun olup olmadığını kontrol etmiş ve olmadığını anlamanın verdiği rahatlıkla iç çekmişti. Ruhunun da bu hızla iyileşmesini dileyerek işine döndü.

Sonunda oda refaha ermişti. Bir kez daha süzüp bir eksik olmadığını kontrol ettikren sonra çalışma odasına dönmüştü.

Koltuğa oturup geriye doğru yaslanırken kollarını iki yana açıp esnedi. Bugün gerçekten yorucu geçmişti, ayrıca üstünde neredeyse bir haftanın hâlsizliğini de taşıyordu.

Masada gördüğü defteriyle aklına tekrar Jisung gelmişti. Uzunca bir derin nefes aldı, aynı zamanda defteri de göz hizasına gelecek şekilde masaya yerleştirdi.

Sayfayla birlikte düşüncelerini de buruşturmadan önce farklı renkteki kalemle eklenen yeni maddeye takıldı gözleri.

• Geçmişinde kötü şeyler yaşamış.

• İlgi görmeyi seviyor.

• Mutlu olduğunda alkışlıyor.

• En sevdiği yemek mandu.

• Hırsızlıkla ilgili konuşmak istemiyor.

Doktorunun saçlarını okşamasından zevk alıyor çünkü kendi saçlarından nefret ediyor.

···

Aman aman nerelere geldik...

Bu bölümde de olduğu gibi, sonraki bölümleri de bir Jisung bir Minho şeklinde yazacağım. Ayrı bölümlerde paylaşmak isterdim ama böylesi daha uygun gibi.

Son sahneyi anlamayan olursa diye: Minho Jisung'a, onun için yaptığı hiçbir şeyi fark etmediğini söylemişti. Eklediği bu madde de ona yardımcı olmaya çalıştığını kanıtlıyor.

Her şeye anlam yüklemeyi çok seviyorum wğqğqlsmzşwğsk

Bölüme en çok Collision uyar sanırım. Babe i beg you let's go back to the day we loved~

Okuduğunuz için teşekkür ederim 🫶🏻🌸

maniac ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin