···
Minho geç olduğunu düşünüp Jisung'u uyumak için odasına yollamıştı. O gittiğinde bulaşıkları makineye yerleştirip çalışma odasına geçti.
Aklındaki düşünceleri çıkardığı defterine yazmaya başladı.
• Geçmişinde kötü şeyler yaşamış.
• İlgi görmeyi seviyor.
• Mutlu olduğunda alkışlıyor.
• En sevdiği yemek mandu.
• Hırsızlıkla ilgili konuşmak istemiyor.
Yazacak başka bir şey bulamayınca maddelerin her biri hakkında tekrar tekrar düşündü.
Gözlemlerine göre sadece Minho ile iyi anlaşıyordu, üçüncü bir kişi geldiğinde kasılıyordu.
Beyin çöplüğü bu düşüncelerle dolup taşarken duyduğu çığlıkla ayaklandı. Direkt Jisung'un odasına koşmuştu.
Kapıyı tıklattı, cevap gelmeyince daha fazla beklemeden kapıyı açtı.
Acı çektiğini düşünüp geldiği Jisung'u başını yastığa gömmüşken bulmuştu. Kaşlarını çatıp yanına giderken omzunu dürttü.
Jisung ani temasla başını kaldırıp Minho'ya baktı. Endişeli gözlerde bakışlarını dolaştırırken bağdaş kurarak oturdu.
"Bir şey mi oldu? İyi misin?"
Başını önce olumsuz sonra olumlu anlamda salladı, Minho bunu daha fazla garipsemişti. "Sadece çığlık atmak istedim."
Minho ona inanmayıp kollarını, üzerini inceledi bir süre. Herhangi bir yara veya başka bir şey görmediğinde derin bir nefes alıp odadan çıktı.
Jisung'un, Minho'ya temas eden her bir yeri alev alev yanmaya başlamıştı. Başını tekrar yastığa gömüp çığlık attı, Minho bunu duyduğunda tekrar odaya girip Jisung'u kontrol etmiş, bir sorunu olmadığında iyi geceler dileyip çıkmıştı.
Jisung sabaha kadar yatakta dönüp durdu. Hiçbir şekilde uyuyamamıştı, zihni tamamen dünkü minik ama Jisung için çok değerli olan temaslarla doluydu.
Odasından çıkıp karşıdaki odaya girdi, burası Minho'nun yatak odasıydı.
Kapıyı ardından kapatıp yatağa doğru ilerledi. Bu adamın ona ne yaptığını bilmiyordu ama ondan kesinlikle etkileniyordu.
Minho oldukça düzgün uyuyordu. Jisung onun aksine yaylanarak uyuyordu.
Ne yapsam ki, diye düşündü. Elini yanağına uzattı, işaret ve orta parmaklarıyla dokunup çekti. Biraz bile baskı uygulasa canı yanacakmış gibi hissediyordu.
Yüzünü daha yakından incelemek için yere çömeldi; profili güzeldi. Ayağa kalkıp baktı; önden yakışıklıydı. Her açıyla mükemmeldi bu adam.
Sık sık bileklerini tuttuğu parmaklarına dokundu. Sanki tekrar tutuyormuş gibi bileğine sardı parmaklarını.
İzlerken keyif aldığı bu görüntü Minho'nun alarmının çalmasıyla bozulmuştı. Jisung koşarak kendi odasına girmişti. Kapıya yaslanıp kalkıp inen göğsüne elini yerleştirdi.
Yakalanma korkusuyla titriyordu. Daha fazla aksiyon yaşamamak için yatağına girip Minho'nun uzandığı şekilde uzandı. Tabii rahat hissedemeyince dağınık pozisyonuna geri dönmüştü.
Minho ise her şeyin bilincinde olarak yatağını terk etti. Jisung'un bu şapşal hâllerine yalnızca gülmekle yetindi.
Ama eğer kendisine güveniyorsa sorunu çözmek için her şeyi Minho'ya anlatmalıydı. Bu da Jisung'un istediği bir şey değildi.
Minho'dan ayrılmak istemiyordu.
···
Keşke Jisung'um olsa 😭
Böyle sahnelerde Jisung gibi çığlık atmamak için kendini kasmak nedir bilir misiniz?
Sürekli bölüm yazmak istiyorum ğğğğ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac ✓
Fanfictionher ne kadar fiziksel yaralar açsa da, onun, ruhunu besleyen sevgisine muhtaçtı. bedeni defalarca kez ölse bile ruhunu yaşatan doktoru olduğu sürece toparlanacaktı. ; minsung | cr: stray.kings143 [ig] @naragasyung