21 : yeni psikolog

882 135 106
                                    

···

Minho yatak odasına gidip telefonunu almış, kayıtlı olan güvenlik görevlisinin numarasını bulmuş ve aramak için üzerine tıklamıştı. Çok geçmeden araması yanıtlandığında telefonu kulağına götürdü.

"Alo-"

"Ben psikolog Lee Minho. Hani şu Han Jisung için atanan."

Karşı taraftan onaylayan mırıldanmalar işittiğinde devam etti. "Başka bir psikoloğa sevk edilmesi daha uygun olacak."

Gıcırtı sesleri geldiğinde sorgularcasına "Hm," dedi.

"Yarım saate oradayız. Bir sorun çıkmadı, değil mi?"

Her ne kadar evet demeyi istese de başını olumsuz anlamda sallayıp reddetmekle yetindi.

Konuşma daha fazla uzamadan telefonu kapatıp yatağına uzandı, telefonu hemen yanına koymuştu. Radyasyondan etkilenmeyi düşünemezdi şu an, oysa hep dikkat ederdi buna.

Kafası oldukça karışmıştı, verdiği kararların mantıklı olduğunu kendisi dahi düşünmüyordu. Ama Jisung için de iyi olan bu olurdu, belli ki kendi yöntemleriyle çözemeyeceği kadar derindi olay.

Zihnindeki karmaşık düğümleri tek tek açmaya çalışırken zil çalmıştı. Uzun süredir düşündüğünün farkına varmamıştı, dikkatini verdiği konu bu değildi.

Ayağa kalkıp adeta sürünerek kapıya gitti. Jisung ortalıkta görünmüyordu, büyük ihtimalle odasında olduğu için sorgulamak istemedi.

Kapıyı açtığında karşısında amir, birkaç polis, yetkili güvenlik görevlisi ve daha önce aynı sunum işinde bulundukları psikolog Kim Seungmin duruyordu. Birkaç adım geri çekilip eğilerek selamladı onları.

Amir önden içeri girip Minho'ya döndü. "Birkaç belge imzalamanız gerekli."

Başını sallayıp kapıyı kapattı, ardından oturma odasına ilerledi. Bu süreçte Seungmin birkaç kez genç doktoru süzmüş, ardından yerine iyice sinmişti. Jisung'un bir sonraki durağı olacağı için bir yandan heyecanlı diğer bir yandan endişeli hissediyordu.

Minho olanları kısaca açıkladı, bu sırada öteki psikolog defterine notlar almaya başlamıştı. Yeterince bilgi edinmeliydi yeni hastası hakkında.

Bir süre daha bunun hakkında konuşup karara vardıklarında Minho, üzerinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Derin bir nefes alıp boğazını temizleyerek konuşmaya hazırlanan Seungmin'e çevrildi bakışları.

"Jisung'u da bir görelim." Aldığı onay içeren seslerden sonra herkes ayağa kalkıp yolu gösteren Minho'yu takip etmişti.

Kapıyı tıklatmak ve tıklatmamak arasında kalmıştı. Ne kadar böyle beklediğini bilmiyordu ama amirin kaşlarını çatıp kapıyı sertçe açmasına neden olacak kadar çok olduğu çıkarımında bulunabilmişti.

İçeri girdiklerinde yatağında öylece bağdaş kurarak oturan Jisung'u fark etti. Oda pek geniş değildi, polisler bunu anlamış olacaklar ki odayı terk ettiler.

Seungmin nazikçe yatağın kenarına oturdu. Nasıl başlayacağını iyi biliyordu çünkü yol boyu bunun üzerine kafa yormuştu.

Oldukça sakin, duygusuz ancak ince ses tonuyla konuştu. "Merhaba, Jisung."

Aklına gelen eski anıları kovalamak istercesine başını iki yana salladı Jisung. Artık doktorunun yanında olamayacağı gerçeği yüzüne çarparken ağlamamak için alt dudağını dişledi.

Selamına karşılık vermedi, yalnızca başını olumlu anlamda salladı. Odadaki herkesin bakışlarını üstünde hissediyor oluşu gerginliğine katkı sağlıyordu.

Seungmin derin bir nefes alarak elini uzattı yanındaki gence. Jisung şu anda ağlamamak için adeta kendisiyle savaş hâlindeydi.

Her psikolog mu aynıydı yoksa her hareket doktorunu hatırlatacak kadar mı bağlıydı ona, bilmiyordu. Hiç tanımadığı birine yalnızca birkaç günde özleyebilecek kadar muhtaçtı, oysa yanı başındaydı.

Daha fazla beklememiş, elini çekmek üzere olan Seungmin'in elini nazikçe sıkarken gözlerinden akan yaşlara engel olamamıştı. Bunu gizlemek için başını eğerken diğerlerinin yüzüne koca şaşkınlıkları yerleşmişti bile.

Minho'nun dudakları aralandığında bir adım geriye çekilip yutkundu. O an kendisinin, meslektaşından daha iyi olabileceğini düşünmüştü.

Kendisi ev büro şeklinde çalışmayı tercih ettiğinden Jisung için ayrı bir oda ayarlanmıştı ancak Seungmin'in koşulları aynı değildi; eviyle bürosunun arasında uzun bir mesafe vardı yani Jisung ile bizzat evinde görüşecekti. Biraz önce bahsi geçmişti.

Yaşamadığı tüm bu olaylar yeni psikoloğu kıskanmasına neden oldu, yaptığı her şey bir çırpıda yok olmuştu sanki. Çabası da doktor ruhu da yerle birdi.

Yardım etmeye çalışmıştı, darmadağın psikolojisini düzeltmeyi o kadar istemişti ki...

Ama olmamıştı işte, başaramamıştı. Büyük bir heyecanla başladığı işi bu kez bitirememişti ve bunu bir başkasının yapacak olması gurur kırıcıydı.

Yetersiz hissetmişti.

Devamı hızlıydı: Jisung'un toplayacağı eşyası olmadığından düzgün kıyafetler giymişti. Acıkmış oluşunu görmezden gelerek bir an önce bu anıların yaşadığı evden ayrılmak istedi.

Farkındaydı, doktoru ruhunu zedeliyordu. Ama iyileştirmesi gerekmez miydi?

Belki de yeni psikoloğa şans vermekle haklıydı. Doktorunun aksine, kabuk bağlattığı yaraları yeniden kanatmak yerine yara bandı olabilirdi.

İstemsizce kıyaslıyordu ikisini, elinde değildi. Giydiği bol kazağı çekiştirirken gözlerini kapatıp nefeslerini düzene sokmaya çalıştı.

Gidecekleri komutunu alana kadar Minho'ya bakmamıştı, hatta Seungmin'in yanından ayrılmamıştı bile. Şekeri elinden alınmış küçük çocuk misali başını öne eğmişti ve elleriyle oynuyordu.

Kapının önüne gelip ayakkabılarını giydiğinde son kez kaldırmıştı başını. Kendisini izleyen Minho ile bakışları son kez buluşmuştu.

Son kez bir arada görüyordu bütün yıldızları. Zaten birçoğu patlamış gibiydi, eski ışıltısı yoktu güzel gözlerin.

Başını dik tutma konusunda kararlıydı. Lakin bu manzara kalbine hançer saplanmasına neden olmuş, bir gerçeği daha yüzüne vurmuştu. Dudakları arasından bir hıçkırık kaçarken zihnini ele geçiren düşüncelere hak verdi.

Doktoru olmadan yapamazdı.

···

Jisung ya off

İçim parçalandı şu 720 kelimeyi yazana kadar 😭

Karakterlerin birine muhtaç yaşamasını normalde istemezdim ama bu kitaptaki manyak Jisung için gereken buydu.

Geçiş bölümü gibi oldu, boş geçti biraz. Umarım beğenmişsinizdir.

Okuduğunuz için teşekkürler 😽💖

maniac ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin