···
Elindeki patlamış mısırları midesine yollarken alayla yanındaki arkadaşına baktı genç doktor. İzledikleri filmde tahminleri tuttuğu için hava atıyordu kendisine ve bu durum artık can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştı.
Kafasını toparlamak için film gecesi yapıyorlardı. Romantik bir film seçmişlerdi.
Olay örgüsü pek detaylı değildi; kızın tek destekçisi oğlandı ve büyük bir tartışmayla araları açılmıştı. Eskisi kadar sık görüşmüyorlardı ve kız aşk acısı çekiyordu.
Kızın hissettikleri detaylıca anlatılmıştı, insanın ruhuna işlenir gibiydi. Oğlan olmadan kahrolmuştu, zaten bitik düştüğü her şekilde belli oluyordu.
Changbin'in de dediği gibi kız sonda intihar edecekken oğlan pişman olup dudaklarına kapanıyordu ve kızı ölme arzusundan vazgeçiriyordu. Oyuncuların yeteneğinden midir bilinmez ancak Minho filmden oldukça etkilenmişti.
"Bence mutsuz sonla bitmeliydi," dedi yine de. Sonu biraz zorlama gibi hissettirmişti ona.
Fakat Changbin ona katılmamış, yakasından çekerek azarlamaya başlamıştı.
"Aptal mısın sen? Oğlan olmasaydı kız ölüyordu, hiç kimsesi yoktu! O pislik herif yaşama sevincini de alıp götürmüştü ve bilerek yaptı bunu. Kızın sevgisinden haberdardı."
Yakasındaki elleri ittirdi. "Hayır! Değildi!"
"Fark etmemek için salak olması gerekirdi, Minho. Kızın hayatının merkezinde yer aldığını biliyordu. Tabii kız da enayiydi."
Minho daha fazla bir şey diyemedi, hak vermişti Changbin'e. O söylenmeye devam ederken pek kulak asmıyordu.
"Oğlan çok büyük bir özür borçlu," diye mırıldandığında Minho'nun bakışlarıyla karşılaştı.
"Ne? Haklıyım."
Başını olumlu anlamda sallayıp elleriyle oynamaya başladı. "Nasıl özür dilemeli peki?"
"İkisinin de sevdiği ortak şeyleri yapmalılar. Ya da sarılabilirler, sen de biliyorsun, insana iyi hissettirir. Evet, ilk olarak sarılmalı, sonra daha da yakınlaşmalılar."
Kendisi ve Jisung'la bağdaştırdığı bu film neredeyse onların yaşadıklarının uyarlamasıydı. Acaba Jisung'u öylece bırakıp gitmiş miydi ki?
Kalbini kırmış olduğunu biliyordu lakin bencil olmak daha cazip görünüyordu. Bu zamana kadar tahammül etmişti zaten, nihayetinde o da insandı.
Ancak birinin tek sığınağı, tek destekçisi olmak çok farklıydı. Özel hissettirirdi, diğerlerinden ayrılmasını sağlayan unsurdu bu.
Tekrar tekrar aynı konular üzerinde durduğunda hep kendisi haksız çıkıyordu, bir kez olsun yaptıklarının mantıklı bir açıklaması olsun istiyordu.
Kendi kendini dahi hatalı bulurken kesinlikle Jisung'tan özür dilemesi gerektiğini not aldı zihnine.
Nerede karşılaşabileceklerini bilmese de en azından bir şekilde deneyecekti.
Düşüncelerinden ayrılmasına sebep olan, yanı başında kolunu dürten arkadaşıydı. Başını ona çevirdiğinde sonunda dercesine iç çekmiş, yanağına tokat atmıştı.
O kadar da ağır değildi, sadece beş parmağının izi çıkmıştı yani.
Minho acıyla inleyip elini yanağına koydu. Atmosferi delip geçen asteroit etkisi bırakmıştı adeta, kızaran kısmı ısınmaya başlamıştı.
"Napıyorsun ya?"
Omuz silkip "Öpeyim geçsin," derken ciddi olduğunu düşünmese de yanağını hedef alan dudakları eliyle ittirip kendinden uzaklaştırmıştı.
"Biraz daha filmden konuşalım."
Changbin, kabul ettikten sonra yaklaşık yarım saat boyunca neden oğlanın hatalı olduğunu açıklarken de, oğlanın kızın gönlünü alması için ne yapması gerektiğini açıklarken de onu tüm dikkatiyle dinlemişti.
Hatta o kadar odaklanmıştı ki kendisine benzettiği karakterin hatalarına eklemeler yapıyordu. Aynı zamanda kendi hatalarıydı bunlar.
···
Changbin bir nevi akıl hocasıydı Minho'nun. Şaka yapıyor da olsa oldukça iyi bir destekçi, kaliteli bir dost ve şahane bir destekçiydi.
Minho bu desteği tam uyumak üzereyken gelen mesaja baktıklarında da bekliyordu. İkisi de şaşkınlıkla gözlerini ekrana dikmişlerken tekrar tekrar okuyorlardı mesajı.
Merhaba, Bay Lee.
Uzatmak istemiyorum.
Direkt konuya gireceğim.
Jisung hiç iyi değil.
Ben görevi devraldıktan sonra bu hâle düştüğünü tahmin ediyorum.
Müsait olduğunuz bir zaman diliminde buluşalım.
Anlatmak ve dinlemek istediğim şeyler var.
İyi geceler.
İçine kurt düşmüştü, gecenin bir yarısı böyle mesajlar almak korkutmuştu onu.
Changbin, soğukkanlılığını koruyarak telefonu elinden çekip yatağın diğer ucuna atmıştı. Genç doktor endişelense de arkadaşından gelecek cevabı bekledi.
"Artık senin hastan değil. Umursama gitsin."
"Olmuyor," dedi. "Yapamıyorum. Derinlerde bir yerlerde yaptıklarından pişman olan bir Minho yaşıyor. Suçlu taraf benim ve reddetmiyorum da."
Birikmişliğini akıtırken çenesini arkadaşının omzuna yasladı. Çok çaresiz hissediyordu.
Onarması gerekenleri kırmıştı.
Changbin öyle sıkı sarılmıştı ki, kolları arasındaki Minho'yu kanadı kırık bir kuş taşır gibi incelikle tutuyordu. Zaten yan yana geldiklerinde aralarında büyük bir fark oluşuyordu, şimdi genç doktor kaybolmuş gibi görünüyordu.
"Saçlarımı okşasana," dedi.
"Nasıl hissettirdiğini bilmek istiyorum."
···
Minbin 🥹🤏🏻
Kısa oluşunu sık bölüm attığım için görmezden geleceğinizi umuyorumm
Okuduğunuz için teşekkür ederiiiiimm 🫶🏻💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maniac ✓
Fanfictionher ne kadar fiziksel yaralar açsa da, onun, ruhunu besleyen sevgisine muhtaçtı. bedeni defalarca kez ölse bile ruhunu yaşatan doktoru olduğu sürece toparlanacaktı. ; minsung | cr: stray.kings143 [ig] @naragasyung