Ben Yiğit Akay

382 17 66
                                    

Lavaboya girdiğimde elimi ve yüzümü yıkadım kafamı kaldırıp aynaya baktığımda karşımda küçük bir kız vardı bu kız hastanede gördüğüm kızdı "sen hastanedeki kızsın ama burda ne işin var" kız gülümseyip biraz daha yanıma yaklaştı bende onunla aynı boya gelebilmek için eğildim ve ellerini tuttum "sen üzgündün bende gelmek istedim" gülümsemesi dahada güzel bir hâl almıştı bu kız bana iyi gelmişti

Bende ona gülümsedim "üzgün değilim ki ben nerden çıkardın üzgün olduğumu" üzgün olduğumu söylesem üzülürdü belki " ben seni çok uzun zamandır tanıyorum bir kere anlarım ben üzgün olup olmadığını" ellerini elimden çekip göğsünde bir araya getirdi (küçükken birine küstüğümüzde yapardık yani ben yapardım)

Ufak bir kıkırtı çıktı dudaklarımdan "sen beni nerden tanıyacaksın ki hem nerden tanıyorsun beni" kız düşünür gibi yapıp tekrar gülmeye başladı "zamanla öğrenirsin şimdi benim gitmem gerek hiçbirşey için kendini suçlama olur mu baba..." kız lavabonun kapısını açıp çıkmıştı ayağa kalkıp yüzüme su çarptım bu kız kimdi

Yüzümü tekrar yıkadıktan sonra kapıya doğru döndüm kapı kapalıydı içeri girdiğimde kitlemiştim zaten ben bu kapıyı nasıl aklımdan çıktı bu hemen kapının kilidini açıp etrafa baktım ama kimse yoktu sadece aşağıdan konuşma sesleri geliyordu acaba gerçekten deliriyor muydum

Merdivenlere doğru ilerledim ama aklımda hâlâ o kız vardı birincisi neden bana baba diyordu ikincisi ise ne için kendimi suçlayacaktım düşüncelerim arasında nasıl düşmeden indim merdivenleri bilmiyorum bir şekilde inmiştim işte

Oturma odasına baktığımda Efes tekli koltukta oturuyordu Barış ile Volim ise iki kişilik olan L koltukta oturuyordu adımlarım yavaştı o yüzden hiç ses çıkmıyordu normalde olsa on kere anlarlardı aşağı indiğimi Efes bir an kafasını kaldırıp bana baktı "oğlum tuvalet deliğine mi düştün yarım saat oldu be" Efes moralim yerine gelsin diye böyle yapıyordu gerçi onun normal hali buydu espirili ama yeri geldiğinde ciddi olan bir çocuktu

Koltuklara biraz daha yaklaştım ve tekli koltuğa oturdum "iyi misin" soru Volim'den gelmişti "daha iyiyim sen nasılsın" kafasını Barışın omzuna koymuş gözlerini kapatmıştı bu onun dilinde iyi değilim demekti "sorun ne" Efes merakla sormuştu Volim önce Efes'e sonrada bana bakmıştı

Volim ile tanıştığımızda fazla arkadaşı yoktu ben yanına gidip konuşmuştum onunla sonrada kardeş gibi olmuştuk en ufak hareketinden bile nasıl olduğunu anlardım "önemli birşey değil ya sadece Toprak ile kavga ettik" Toprak onun için çok önemliydi en ufak bir kavgada bile ona zarar gelmemesini istedi ama kavga ettiklerine göre önemli bir şey olmuştu "Volim sen onu kendinden daha fazla önemsiyorsun kavga ettiğinize göre birşey olmuş" Volim anlatmak ile anlatmamak arasında kalmış gibi gözüküyordu onu zorlamak istemiyordum ama ne olduğunu merak ediyordum

Volim bakışlarını benim üstümde sabitlemişti "Toprak okulu bırakmak istiyor ona nedenini sorduğumda Yiğit gibi özgür yaşamak istiyorum dedi bizde kavga ettik" Toprakla fazla yakın değildim ama seviyordum onu iyi çocuktu onun beni örnek alması garip gelmişti açıkçası şaşırmıştım "lan Toprak niye beni örnek alıyor bilmiyor mu sanki neler yaşadığımızı" aslında çoğu şeyi bilmiyordu o adamı bilmiyordu mesela sadece bizim yetimhanede kaldığımızı ama sürekli kaçtığımızı biliyordu

Volim kafasını iki yana salladı "biliyor tabi bilmez olur mu sadece seni idolü olarak görüyor hemde yaşı küçük daha hiçbirşeyin farkında değil senide çevresinde gördükçe onun için en örnek alınması gereken insan sen oluyorsun" Volime hak veriyordum sonuçta Toprak daha 17 yaşındaydı daha küçüktü neyi örnek alıp neyi örnek almayacağını anlayamıyordu ve örnek alması gereken en son kişiyi örnek almıştı yani beni...

Asker YariHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin