Bölümü oylamayı ve satır aralarına yorum yapmayı unutmayın lütfen!⭐️ oylarınız en büyük motive kaynağım..Keyifli okumalar dilerim!
● ● ●
Nefret öfkelendirir. Öfke ise güçlendirir. İnsanın gücü duygudan alma eylemi çabasını gösterir. Çabalamıyorsan eğer bir hiçsin.
Sağ elini Özgür'e doğru uzattı ve Özgür'ün çok kısa bir sürede elindeki silahı eline bırakmasını izledi.
Bakışları donuk ve hissizdi. Elindeki silahı kafasına doğru ilerletti ve namluyu anlına bastırarak kaşının üstünde kalan bölgeyi kaşıdı. Bilal'e doğru yürüdü ve onu sessizce izlemesi onu daha çok hırslandırdı.
"Seni bugün burada gebertmemem için bana bir sebep sun." sert ama şaşırtıcı bir şekilde sakin olan ses depoda yayıldı.
"Siz kimsiniz, sizi daha önce görmedim bile!" diyerek bağıran Bilal'i umursamadan üzerindeki ceketi çıkardı ve gömleğinin iki düğmesini aynı sakinliğiyle açtı.
Sağ elindeki silahı sol eline aldı ve önünde duran adamın yüzüne sert bir tokat geçirdi. Adam acı içinde bağırırken bunun daha hiçbir şey olmadığını söylemek istedi.
"Yanlış cevap pezevengin evladı. Onun Yeşil Baharları'nda ben her zaman vardım. Sen göremesen de ben daima onda ve onunlaydım." Bilal'in anlamsız bakışları yüzünde bir süre dolaşırken aklında beliren suratla kimden bahsettiğini anlaması çok zamanını almamıştı. Alen, onun her hareketini dikkatle izlerken elindeki silahı arkasına alarak pantolonunun arasına sıkıştırdı.
Sırıttı. "Seni o mu gönderdi, küçük ve güzel çenesini tutamadı değil mi?" cümlesini bitirdiğinde beraberinde gelen kahkası depoda yankılandı.
Bardağı taşıran son damla.
Alen, üzerine öyle bir hızla atladı ki Özgür kulağındaki küçük alete bulundukları depoya birkaç adam göndermelerini söyledi. Bilal'in oturduğu sandalye çoktan yeri boylamıştı.
"Senin çeneni sikerim orospu çocuğu!" Yüzüne vuracağı yumruğu öyle bir hırs, öfke ve nefretle suratına geçirdi ki kırılan kemik sesleri onu durdurmadı bile. "Benim dokunmaya kıyamadığım tenine dokunduğun ellerin var ya," dedi bağırırken. O sırada kavradığı elin parmaklarını tüm gücüyle geri itmeye başladı. "Ona dokunduğun ellerini kırarım, güzel diyen dilini yerinden sökerim, onu düşündüğün o kafanı mermiyle dağıtırım adi pezevenk!" Dişlerini birbirine bastırarak hırlayışının ardından Bilal'in çığlıklarıyla parmakların kırıldığını anladı. Belki de birazdan acıdan bayılacaktı ama bu Alen'in istediği son şeydi. Onun acılar içinde kıvranmasını istiyordu.
Bilal'i yakasından tutarak sarsmaya başladı. "Gözlerin kapanırsa bir daha açılmaz. Seçim senin." Yüzüne savurduğu yumruklar etrafı kan gölüne çevirirken hiç durmadan devam etti.
"Nasıl yapabildin lan, senin kızın yaşında değil miydi?" Saçlarını çekiştirirken kafası geriye doğru gitti ve Alen ile göz göze geldi. "Allah'tan da mı korkmuyorsun!?" Bilal sessiz kaldı zaten konuşabilecek bir durumda bile değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜDÂNÂ
Roman pour Adolescentsİnsanlar, içindekileri kimseye anlatamadan mutlu görünmeye çalışırdı. Ama o içinde sakladıkları bir süre sonra içlerini çürütürdü. Onlarda birilerine anlatıp geçer sanırdı. Sahi anlatınca geçer miydi? Unutulur muydu yaşanılanlar? O da herşeyini an...