Ben çok eğlendim bölümü yazarken.
İyi okumalar sizlere
"YA ŞAKO MUSUNUZ YA?" Kendimi tutamayıp bağırdığım da herkes bana baktı.
"Oğlum sus ne bağırıyorsun itini kurdunu peşimize takacaksın şimdi."
"Aynen baba aynen benim bağırmam yüzünden takılır zaten bu Allahın ormanında."
Taehyung sıkıntılı bir nefes aldı "Abartmasak mı, o kadar ormanda falanda değiliz bence."
Sinirle ona döndüm. "Abartmayalım öyle mi? İyi o zaman Taehyung efendi uyu o zaman sen bu gece burada."
"Gençler sakin olun biraz. Bağıracağınıza bu enerjinizi ahududu aramaya yönlendirin."
Sinirle ayağımı yere vurdum ve onlardan bir tık uzaklaşıp ilerdeki çalılara yöneldim. Size kısaca durumu özet geçeyim. Bu sabah Han nehrinde yürürken Noonalar eski günleri yad etmeye başlamışlar ve bu sohbetleri arasında burada yedikleri ahududulardan bahsetmişler.
Kore'ye geldiklerinde bir kere arabaları tam olarak şu an bulunduğumuz yol üstünde bozulmuş ve çekicinin gelmesini beklerken ormana giden yolda buldukları ahududuları yemişler, hayatları boyunca bundan daha güzel ahududu yemediklerini iddia ediyorlar.
Akabinde Luna Noona gece uykusundan ağlayarak uyanmış. Babama "Tüm gün aslında, tüm gün o ahududuları düşündüm ama gidemeyeceğimiz için bir şey demedim. Şimdi ise uykumda bile canım onu çekiyor." Demiş.
Şansa bakın ki Jasmine Noona'da Seokjin Hyungu uyandırıp tüm gece uyuyamadığını çünkü canının tam olarak bu ahududulardan çektiğini şimdi ise kolunun kaşındığını ama aşerirken kaşınınca bebeğin orasında leke olmasından korktuğunu söylemiş.
Her neyse biz babamla buraya geldikten birkaç dakika sonra Taehyunglar da gelmişti açıkçası biraz da olsa sevindim çünkü gerçekten karanlık ıssız bir yolun ortasındayız.
"Namjoon, Jasmine bu yolun ilerisinde demişti. Biraz daha mı içeri girsek?"
"Baba biz gidelim Jungkook ile, siz bu tarafta bekleyin."
Babam kafasını hayır anlamında salladı. "Kaybolursunuz."
"Olmayız dümdüz yürüyeceğiz. Hem sizin telefon şarjlarınız az, büyük ihtimalle orada karanlıkta kalırsınız."
Tüm bu diyalogda ben boş olduğunu bildiğim dalları sinirle karıştırıyordum.
"Tamam ama seslenince duyulacak bir mesafede kalın."
"Tamamdır, Jungkook hadi."
Onu takip ederek orman yoluna ilerledim. Elini uzattığında gevşekçe tuttum.
"Sinirli olmanın sebebi burada olmamız mı yoksa sınav sonuçları mı?"
Sessiz kaldım. "Aşkım, sonuç ne olursa olsun sorun yok biliyorsun değil mi?"
"Biliyorum zaten daha bakmadım sonuçlara. Sen baktın mı?"
"Hayır sana yazacaktım ama sonra buraya geldik."
Kafamı salladım. "Bak o tarafta var." Onu çekiştirerek gördüğüm otlara gittik.
O biraz bana baktı sonra bir şey demeden gördüğü ahududularu elindeki poşete benim gibi koymaya başladı biraz sonra ötedeki ahududulara gittik. Böyle böyle birkaç çalılığı gezdik.
Gitmek için ayaklandığımızda Taehyung beklemediğim şekilde bana sıkıca sarıldı. "Stres yapma, güzel sonuçlar aldığını biliyorum ve her zaman yanındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUNGKOOK'S DIARY
FanfictionMerhaba Ben Jungkook, yakın bir zamanda babamla Amerika'dan Kore'ye taşındık. klasik bir lise son sınıf öğrencisiyim. Ha bir de galiba babamın iş ortağının oğluna fena vuruldum.