Hiç utanmam yok.
İyi okumalar...
Hani klasik dram aşk filmleri olur. Bilirsiniz işte çift birbirine çok aşıktır ama bir şeyler yaşanır ve ikili birbirinden uzaklaşır. Elde tutulur somut bir sebep yoktur ama bellidir bu ilişki bir rutine dönüşmüştür ve bitecektir.
Ben bu filmin geride kalan ve rutini bozmaktan korkan karakteriydim. Kaybetmek istemeyen ama kazanamayan o kişiydim.
Oysaki nefret ederdim böyle karakterlerden. Ne zaman Taehyung ile böyle bir film izlesek ekrana bağırırdım. 'İletişim özürlüsü git konuş' diye, Taehyung bu hallerime kahkahalar ile gülerdi.
Taehyung, sevgilim, kıymetlim, boynu kopasıca.
Dramı şimdilik keselim. Olaylara odaklanalım ne dersiniz?
Üniversite hayatı başlayalı çoktan iki buçuk ay oldu. Vizeler bitti finaller başlayacak. Dönem başında Tae ile insanlara açılıp açılmama konusunu konuştuğumuzda ortak karar alarak hiç olmasa bu dönem açılmamaya karar verdik.
Sıradan iki ev arkadaşı olarak takılmaya başladık. Yalan yok ilk başlarda heyecanlıydı. Tuvalet köşelerinde kimse fark etmeden oynaşmalar falan.
Ama sonra bir şeyler oldu, bakın bu kıskançlık değil ama Taehyung parlıyor. Evet en doğru tabir bu Taehyung toplum içinde parlıyor ve bu bir sorun.
Evet sorun neden biliyor musunuz? Çünkü o parladıkça ben gölgede kalıyorum. Ve bu ışık kontrastı bizi bir araya getiremiyor.
Zaman ilerledikçe sevgilim hazırlık sınıfının parlayan oğlanı oldu. Ders çıkışı kahve içmelere gitmeler, akşam buluşmaları ve daha nicesi. İnsanlar onunla arkadaş olmak istiyor ve etrafında pır dönüyor. Bu buluşmalara beni de çağırdı, 'ev arkadaşı' olarak katıldım ama bariz bir şekilde ben sanırım o ortamlarda sevilmiyorum.
Bu benim için bir sorun değil. Amerika'da ortakulda tanıştığım 4 salakla Kore'ye gelene kadar arkadaştım. Kore'de Jimin ile arkadaş oldum. Sonra yine Taehyung'un arkadaşları ile ki Taehyung ile de babamlar sayesinde tanıştım.
Uzun lafın kısası ben zaten çok fazla arkadaş edinemem hatta kendi eforumla edindiğim tek arkadaş Jiminim. Bu sebeple sevgilimin ortamının beni sevmemesini anlıyorum, zaten bende onlarla çok rahat edemedim ya neyse.
Sınıfta ara ara konuştuğum iki üç kişi tabii ki var bu arada hepten beni asosyal yapmayın.
NEYSE KONU DAĞILMASIN.
İki ayrı birey olarak farklı arkadaş ortamlarımızın olması kadar doğal bir şey yok. Ta ki onlar sevgilimi benden çalana kadar. BURADA EŞEK TAEHYUNGDA SUÇLU.
O, üniversitenin büyüsüne kapıldı. İlk başlarda bunu doğal buluyordum, genciz abi başka ne olacak? Ama zamanı yönetemiyor işte, bakın mesela saat gece 00.08 ben evde oturuyorum ve anca kapıdan anahtar sesi geliyor.
Birazdan ayaklarını sürüye sürüye yanıma gelecek, bana sırnaşacak ve sonra yüzeysel konuşup uyuyacağız. Sabah olacak okula gidip yine ayrılacağız.
Derin bir nefes alıp oturduğum yerde dikleştim, Taehyung üzerindeki ceketi çıkardı. Koltukta kendini yanıma attı. Vücudunu vücuduma yasladı ve kafasını boynuma sokup oraya bir öpücük bıraktı.
İstifimi bozmadım, izlediğim filme devam ettim.
"Nasılsın bebeğim?"
Hala boynumda soluklandığı için sesi boğuk boğuktu.
"İyiyim sen nasılsın?"
"Süperim, neler yaptın bugün?"
"Jimin ile görüştük. Sen?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUNGKOOK'S DIARY
FanfictionMerhaba Ben Jungkook, yakın bir zamanda babamla Amerika'dan Kore'ye taşındık. klasik bir lise son sınıf öğrencisiyim. Ha bir de galiba babamın iş ortağının oğluna fena vuruldum.