AY BEN NEYİM YA MAKİNE Mİ
iyi okumalar
NOLUR YORUM YA NOLUR
Geçmişe bakış
Namjoon;20 Jungkook;2
"Güzel bebeğim uyuyacakmış ve babasının ders çalışmasına izin verecekmiş, çünkü benim güzel bebeğim çok akıllıymış, babasını hiç üzmezmiş."
Namjoon, ağlamaktan sesi çatallaşmış bebeğini sağa sola giderek sallıyor bir şekilde susturmaya çalışıyordu. Ne yazık ki sakin olan bu bebek sanki babasının yarın gitmesi gereken çok önemli ders sunumuna inat yapar gibi susmuyordu. Üstelik bakıcı Kate'de ailevi bir mevzudan dolayı evine gitmişti.
Namjoon, sinirlerinin bozulduğunu hissediyor ve kendisi de bir ağlama krizine yaklaşıyordu. Derin nefesler aldı.
"Güzel oğlum benim. Jungoom, babacığım neyin var? Hasta mı olacaksın?"
Namjoon, belki biraz sakinleşir diye televizyondan Jungkook'un en sevdiği şarkıyı açtı. Bununla birlikte biraz dikkati dağılan tombul yanaklı bebek yaşlı gözleriyle babasının koynuna sokulurken sessizlik çok uzun sürmemiş ve sanki etinden et kopuyormuş gibi ağlamaya devam etmişti.
Genç baba odada volta atıyor sıkıntıyı anlayamıyordu. Mamasını yeni yemişti, banyodan sonra namjoon oğluna dünyanın en rahatlatıcı masajını yapmıştı. Altını yeni değişmişti ayrıca gazı yoktu saatlerdir sırtını pış pışlıyordu.
Ya da gazı var mıydı? Ya gazı varsa ve yapamıyorsa.
Namjoon bu fikirle oğlunu kendi yatağına yatırdı. Bacaklarını hareket ettirirken bunun işe yaraması için dualar ediyordu.
Yaklaşık yarım dakikanın ardından Jungkook, iki yıllık hayatı boyunca çıkardığı en sesli ve kokulu gazı çıkardı. Namjoon ise ne iğrendi ne de yüzünü buruşturdu, sevinçten ağlayacaktı. Sonunda güzel bebeği rahatlayabilmişti.
Jungkook, anın rahatlaması ve uzun süredir ağlamanın verdiği yorgunlukla hemen uykuya daldı.
***
Kate, hala ailesinin evinde olduğu için ve Namjoon'un bebeğini bırakacak başka kimsesi olmadığından oğlunu kanguruya yerleştirmiş ve öylece okula gitmişti. Tabii bu hareket, çevredeki her öğrencinin dikkatini çekmişti. Namjoon, umursamadı ama oğlunun suratını da çok fazla onlara çevirmemeye çalıştı. Baba olduğundan beri oğlunu kimseye vermek istemiyordu.
Zaman su gibi akıp gitmiş ve Namjoon'un sunum yapması gereken ders gelip çatmıştı. Çoğunlukla oğlunu kanguruda taşıdığı için beli ve omuzları fena halde sızlasa da yapacak bir şey yoktu. Oğlunu pusete koyduğunda huysuzlanıyordu. Çok sık kanguruda taşımak Jungkook'un sağlığı açısından iyi olmadığı için çekinse de bugünlük müsama gösteriyordu. Akşama oğluşunun bacaklarına güzel güzel masaj yapardı.
Hoca içeriye girdiğinde Namjoon gereken dökümanlarını hazırlıyordu. Bu esnada kibar ve nazik birisi olan hocası yanına yaklaşmıştı.
"Namjoon, minik bir misafirimiz var galiba?"
"Bay Will, üzgünüm. Bakıcımız ailesinin yanına gitti ve benim de bırakacak kimsem yoktu."
"Sorun değil. İstersen sen sunumunu yaparken ben misafirimizi tutabilirim."
"Sizi yormak istemem."
"Ah lütfen asla yorulmam."
Namjoon bebeğini kangurudan çıkardı ve hocasına uzattı ardından sunumuna başladı.
Sunum bittiğinde Jungkook, keyfi gayet yerinde profesör Will'in kucağında oturuyor onun yaka kartını ağzına sokmaya çalışıyordu. Bay Will ise bebeğin sırtını okşuyor ve bir yandan Namjoon'un sunumu ile ilgili aldığı notlara bakıyordu.
"Ne dersin? Sence de baban güzel bir sunum yaptı mı?"
Jungkook, baba kelimesini duyar duymaz Namjoona bakmış ve tüm sınıfta tebessüm oluşturacak bir şekilde DADA diye bağırarak kollarını babasına uzatıp şımarık kahkahalar atmıştı. Namjoon hemen oğlunu kucaklarken bir yandan hocasının sorularına cevap veriyordu.
***
İkili eve döndüklerinde rutinlerini gerçekleştirdiler. Jungkook ile oyunlar oynandı, ihtiyaçları karşılandı ve uykusu gelince yatağına yatırıldı.
Namjoon ise her zaman ki gibi oğlunun beşiğinin baş ucunda onu izledi.
Ne kadar güzel bir melekle kutsandığını düşündü. Oğlu doğunca inanç anlayışı değişmişti. Bu kadar güzel bir varlığı sadece bilimin oluşturması imkansızdı. Artık emindi ilahi güçler vardı ve bunun en büyük kanıtı Jungkook'un güzelliğiydi. Oğlunun kafasına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdu ve odadan çıktı.
Tanrı şahitti, Jungkook'un kılına zarar gelmesine bile izin vermezdi.
Kısacık bir bölüm arada böyle bölümler gelecek bu ikilinin baba oğul ilişkisinin arka pllanda kalmasını istemiyorum
cici bakın kendinizee<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUNGKOOK'S DIARY
FanfictionMerhaba Ben Jungkook, yakın bir zamanda babamla Amerika'dan Kore'ye taşındık. klasik bir lise son sınıf öğrencisiyim. Ha bir de galiba babamın iş ortağının oğluna fena vuruldum.