Yeni bölüm geldi.
İyi okumalar.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.Arabadan indiğimde geldiğim restoranta baktım.
Şık bir yerdi ve doğruyu söylemek gerekirse bana uygun değildi.
Yavaş ve sakin adımlarla içeriye girdim. Gözlerim anında masaları taradı. Köşedeki en geniş masaya oturmuşlardı. Oraya doğru ilerleyince beni gördüler.
"Merhaba."diyerek boş olan bir yere oturdum.
"Hoşgeldin kızım."dedi Salih Bey. "Hoşbulduk."dedim.
Masadaki insanları inceledim biraz. Soğuk görünüyorlardı ve kesin ön yargıyla yaklaşacaklardı.
Garson servis yaptığında ilk Salih Bey başladı. Onun başlamasıyla bizde başladık yemeye. Saygı önemlidir. (Kamu spotu😄)
"Kızım seni kardeşlerin ve abilerinden tanıştırayım."dedi Gülşen Hanım. Elimdeki kaşığı bırakarak arkama yaslandım ve konuşmasını bekledim.
Sadece dinliyormuş gibi yapacaktım.
Çünkü ben zaten hepsini tanıyordum.
"En büyük abin Karan. Şirkette çalışıyor."diyerek masanın başındaki adamı gösterdi. Baş selamı verdim.
"Yanındaki Semih. Kendisi doktor." Ona da baş selamı verdim.
"Mete... Kendisi Polis." Yine baş selamı verdim.
"Son olarak Can ve Kaan. Can avukat, Kaan daha üniversite okuyor." Hastahaneye gelen çocuklardı bunlar. Baş selamı verdim. Diğerlerine göre çekiniyor gibiydiler. Anlam veremesemde kurcalamadım.
"Ha bir de bir abin daha gelince tanışırsınız artık. Bu sıralar yoğun."dedi Gülşen Hanım.
"Memnun oldum."dedim ve yemek yemeye devam ettim.
Ne!?
Yemek yemek benim için daha önemliydi. Kimse içim aç kalamazdım.
Yemek yerken Mete'nin sorgulayıcı bakışlarını sürekli üstümde hissetmiştim. Artık son raddeye gelince 'ne oldu' dercesine başımı salladım.
Ayağı kalktı. "Ben bir hava alıp geliyorum."dedi çıkmadan önce. Kimsede sorgulamamıştı.
Sanırım bu benden sonra gel demekti.
Bir beş dakika sonra Gülşen Hanım'a döndüm." Ben bir lavaboya gitsem izninizle?" Şuan bu kadar kibar olmama inanamıyordum. Askeriyede yürürken korktukları kıza bakın hele.
Onayını aldıktan sonra lavaboya diye bahçeye çıktım. Tahmin ettiğim gibi buradaydı. Beni görünce ayağı kalktı ve yanıma geldi.
"Kimsin sen?" Nasıl kimim ben?
"Anlamadım."dedim.
"Belinde silah var."dedi sorgularcasına.
"Evet."dedim. "Sende yokmu?"diyerek belindeki silahı işaret ettim.
"Polisim ben."dedi göğsünü kabartarak.
"Askerim ben."dedim. Nasıl zort ama. Ehehe.
"Nasıl yani?" İnanması için kimliğimi çıkardım. Terörle bağlantıları olmadığı için söylememde sakınca yoktu.
Konuşacağım sırada içeriden çığlık sesleri geldi. Mesleğimin getirsiyle hızla içeri koştum.
Arkamdan Mete'nin geldiğini adım seslerinden anlıyordum.
"Noluyor?"diye sordum kalabalığa bakarak.
"Çantanın içinde bomba var abla."dedi bir çocuk. Hemen gidip çantayı çıkardım masanın altından. Fermuarını açtım ve içinde gerçektende bomba vardı.
15 dakika.
Sadece 15 dakikası vardı.
Telefonumu çıkarıp albayı aradım.
"Efendim." Direkt konuya girdim.
"Albayım bulunduğum restoranda bomba var. Sadece 14 dakika kalmış. Acil ekip lazım."dedim tek nefeste.
"Tamamdır."dedi. "Sivilleri güvenli yere al."
"Emredersiniz komutanım. "dedim. Ardından telefonu kapatıp etrafa baktım. Mete'yi görmemle o tarafa bağırdım.
"Sivilleri çıkart burası bana ait."dedim.
"Sen?" Telaşlanmıştı. "Çabuk boşalt burayı."diyerek sesimi yükselttim. Yoksa çıkacağı yoktu.
Restoranda benden başka kimse kalmamıştı. Mete herkesi çıkarmıştı.
Dakikasına baktığımda gittikçe azalıyor ve ekip hala yoktu.
Ne olur ne olmaz diye bombayı incelediğim sıra albay aramıştım. Ekipler yolda kalmıştı. Kısacası iş bana düşmüştü.
Son 2 dakika.
Masallardan birinden bıçak aldım. Biraz daha inceledikten sonra ne yapacağımı kesinleştirdim. 3 tane kabloyu kesmeliydim.
Aynı anda.
Son 10 saniye kala kabloyu tuttum ve aynı anda kestim.
"5."
"4."
"3."
"2."
"1."
Vee ses yoktu. Ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi açtım. Yaşıyordum. Ölmemiştim. Kestiğim kablolara baktım. Bomba durmuştu.
Adımlarım dışarıya götürdü beni. İlk olarak Mete yanıma geldi. "İyimisin." Başımı salladım.
O sırada askerler yanıma gelip tekmil verdiler. Sert sesimle bağırdım. "Rahat."
"Çevredeki ve restorandaki tüm kameralara bakılsın."dedim. "Yarına kadar süre veriyorum. Bir şey bulmadan yanıma gelmeyin." Sonlara doğru bağırmıştım.
Sinirliydim.
Farketmeselerdi şuan patlamıştık.
"Emredersiniz komutanım."dediler hep bir ağızdan.
Başka bir şey demeden biyolojik aileye doğru yürüdüm. Gülşen Hanım aniden sarılınca kaskatı kesildi. Ellerim havada kalakalmıştım.
Geri çekileceği sırada kendime gelerek ben sarıldım. Anne sıcaklığı buydu demekki.
"Asker olduğunu neden söylemedin?"diye sordu büyük abi Karan.
"Konusu geçseydi söylerdim."dedim ve ekledim. "Yarın görevim var, büyük ihtimalle ulaşamazsınız."
...
Evettt
Nasıldı bölüm
Biraz heyecanlı bir bölüm yazmaya çalıştım
Yazim hataları varsa affola.
Neyseee
Sonra görüşürüz.
Oy ve yorum♡
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Yagmurdamlasi1💧
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞÇI
Novela Juvenil8 yaşında anne babasını kaybeden kız. Büyümüş asker olmuş. 8 yaşına kadar ona eziyet eden aile gerçek ailesi değilmiş. ●Komutan Öykü'nün hikayesi ... "Öykü tebrik ederim yüzbaşım."dedi albay bana bakıp sırıtarak. Göz ucuyla Fırat binbaşı...