Öncelikle kitabı baştan okuyanlar bilir ki ilk defa arayı bu kadar açtım.
Kitabı kaldırmayı dahi düşündüm fakat bazı arkadaşlar kaldırılmasını istemedi. Bu yüzden kaldırmadım. Yani devammmmm.
Bölümler gelecek ki düzene sokabilsem daha iyi olur. Yazmaya vakit bulabildikçe yazacagım, bundan şüpheniz aslaa olmasın.
Geçelim bölüme.
Iyi okumalar.
.
.
.
.
.
.
.
.
Karşımdaki kişilere nefretle bakıyordum. Zira biri Fırat Karahan, diğeri Soner Karadağ idi."Benim askerim uyanmış mı?"dedi alaycı sesiyle. Sesi bile ondan tiksinmeme yetecek bir sebepti.
"Ben senin hiç birşeyin değilim."dedim.
"Ama benim elimdesin."dedi tek kaşını kaldırarak.
"Sana tapmayacağımı ikimiz de biliyoruz."dedim ve onun gibi tel kaşımı kaldırdım.
"Tahmin ediyorum Öykü yada Elvan mı demeliyim."
Orta sehpanın üstündeki bilgisayarı açarak ailemin evini göstermişti. Adamları evin etrafını sarmış durumdaydı ve onlar tehlikedeydi. "Bu yüzden böyle bir çözüm buldum."dedi pis sırıtışıyla bilgisayarı göstererek.
"Ne istiyorsun?"diye sormaktan başka çare yoktu şuan. Zira karşımdaki adam dediğini yapardı.
"Benimle olmanı."dedi geniş koltuğa iyice yayılarak. Ne diyordu? Dediklerini duyuyor muydu acaba?
"Asla!"dedim kelimeyi uzatarak. "Böyle bir şeyi yapmayacağımı ikimizde biliyoruz."
"Şuan hayır diyorsun ama dayanamadığın zaman benim tarafıma geçeceksin."dedi pişkince. Gözüm arkasında ayakta duran bedene takıldı istemsizce.
Birşeyler olduğunu anlamıştım, yapılmadığını ise karşımdaki bedenin bana sırıtarak bakmasıydı.
Gözlerine nasıl baktım bilmiyorum ama yüzündeki sırıtış saniyesinde kaybolmuştu.
Fakat ben çok pis sıkışmış durumdaydım, nerede olduğumu bilmiyordum. Buraya nasıl geldiğimi bilmiyordum.
"Amacın ne?"diye sakince sordum. Şuan bu kadar sakin kaldığıma ben bile şaşırıyordum. "Amacım türkle-
Sözünü kestim."Türkler size ne yaptı?" Sert çıkan sesim beni bile korkutmuştu.
"Ailemi öldürdüler."
"Eğer aileni öldürdülerse masum değillerdir, Türkler masum insanlara karışmaz."dedim.
"Masumlardı." Ailesi aklına gelmiş olacaktı ki gözlerinde hüzün belirmişti.
Ama sonra kendini topladı. "Buradan asla çıkamayacaksın komutan."...
2 hafta geçmişti. Tam iki hafta geçmişti Öykü ve Fırat komutanın esir düşmesinin üstünden.
Herkes perişan haldeydi.
Öykü'nün annesi yeni kavuştuğu kızının fotoğrafına bakarak ağlıyordu. Daha önce de yaşamıştı bu duyguları, hal böyle olunca da daha çok korkuyor ona birşey olur düşüncesiyle kendini kahrediyordu.
2 hafta önce anne demişti kızı ona. Dünyalar onun olmuştu, ya bir daha onun sesinden anne deyişini duymazsa...
Aklına geldikçe ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVAŞÇI
Novela Juvenil8 yaşında anne babasını kaybeden kız. Büyümüş asker olmuş. 8 yaşına kadar ona eziyet eden aile gerçek ailesi değilmiş. ●Komutan Öykü'nün hikayesi ... "Öykü tebrik ederim yüzbaşım."dedi albay bana bakıp sırıtarak. Göz ucuyla Fırat binbaşı...