İyi okumalaarrr
🧙🧙🧙🧙🧙🧙
Eren'le mutfağa indiğimizde Yağız ile esmer, kısa saçlı bir kadının mutfak masasında karşılıklı oturup, sessizce önlerindeki telefon ve tabletle uğraştıklarını görmüştük.
Eren, önden ilerleyip kadının yanına yılışarak oturduğunda bana da Yağız'ın yanı kalmıştı.
" Evde kaç kişi var?" dedim sandalyemi çekip otururken.
Yağız'ın yanında çok konuşmak istemesem de, merak ettiğim soruyu sormadan edemedim.
" şuan sadece bu dörtlü var hocam" dedi Eren gevşekçe.
Gözlerim ilk defa gördüğüm kadına döndü. Onun da gözleri benim üzerimdeydi.
" Merhaba Cihan, Nisa ben." deyip elini uzattığında fazla bekletmeden ben de elimi uzatarak, zarif eli karşıladım.
"memnun oldum, Nisa Hanım. "
Kısa bir tokalaşmanın ardından yüzünü buruşturup
" Hanım ne ya" diyerek Eren ile aynı tepkiyi verince gülmeden edemedim.Buradaki insanlar beni çoktan tanıyor ve ismim ile hitap ediyordu ama ben onlar hakkında yaşları da dahil hiçbir şey bilmediğim için nasıl hitap edip konuşacağım konusunda tereddüte düşüyordum haliyle.
"Nisa benim ablam. "
Eren'in düşüncelerimi bölen sesiyle şaşkınca bir Eren'e bir Nisa'ya baktım.
Gerçekten çok zıt görünüşleri vardı.
Biri esmer, biri sarışın..Nisa omzuna kafasını yaslayıp sürtünen Eren'in kafasını işaret parmağıyla ittirip, parmağını da Eren'in üzerine sildi.
"Şımarma Eren."
İstemsizce tekrardan güldüm.Tabletini kapatıp kenara koyan Yağız ile hepimizin gözleri ona döndü.
Yağız önce bana, daha sonra da Eren'e dikti kehribarlarını." Bilmesi gerekenleri anlattın mı?"
Eren'e sorduğu belli olan soruyla, Eren yerinde dikleşip çekinerek Yağız'a baktı." Anlatacaklarım daha bitmedi ama bugün her şeyi anlatıp bitiririm abi. " dedi, az önceki yılışık hareketlerine zıt, saygılı bir şekilde.
Yağız bir süre daha gözlerini Eren' de tutup bana döndü.
" Anlattıkları bitince odama gel. "
Başımı sallayarak gözlerimi kaçırdım.
Odan nerede diye sormaya bile çekinmiştim o an.Bu adam bana resmen ' beni tahrik ettin' demişti be....
Her ne kadar şuanki tavırları aşırı soğuk ve uzak olsa da demişti yani..Kimsenin konuşmadığı gergin bir kaç dakikayı, geçen sefer olduğu gibi kilerin kapısından gelen ses böldü.
Gözleri saatinde olan Yağız hariç, herkes kapıya dönüp robotun çıkmasını bekledi. Ben de dahil..
Bu sefer arka arkaya iki tane robot çıkıp gövdelerinden ikişer tane kahvaltı tabağı çıkararak masaya koyup yerlerine döndüler.
Kahvaltı günün en sevdiğim öğünüydü ve erken kalkmanın getirisiyle bayağı bir açtım.
Diğerlerini beklemeden tabağın içerisindeki çatalı elime alıp önümdeki zeytine batırdığımda kapı tekrar açılıp bu sefer sadece bir robot gelip yine gövdesindeki çay tepsisini, çayları milim taşırmadan masaya koydu.
Artık robotlara şaşırmıyordum bile..Herkes çayını alıp sessizce kahvaltısını yapmaya başladı.
Hızlıca kahvaltımı yapıp bitirdiğimde, cebimdeki telefonu çıkarıp bir süre Emir ile mesajlaştım.
Pazartesi sendromunu değiştirip 'hafta içi sendromu 'olarak yeni bir boyut kazandıran Emir'le uzun bir süre dalga geçtim.
Şuanki tek gündemi - benim aksime - iş hayatının zor ve sıkıcı olmasıydı.Neyse ki işini seviyordu, bir de işini sevmese ne halde olurdu Allah bilir.
O anda kafama dank etti
Ben bugün işe gitmemiştim!
Telefondaki kafamı ani bir şekilde Eren'e çevirdiğimde masadaki herkesin ilgisi üzerimde toplandı.Tekrar telefona bakıp saati kontrol ettim.
Dokuz buçuk olmuştu ve benim şuan birinci dersin sonlarında olmam lazımdı!
" Cihan?"
Eren soru sorar gibi ismimi söylediğinde ayaklanıp Eren'e döndüm.
" Benim acilen okula gitmem lazım. Unuttuğuma inanamıyorum!"
Ellerim saçlarımı buldu, sert bir şekilde dağıttım.Yağız elini koluma atıp merdivene dönen bedenimi kendine çevirdi.
"Bugün Cumartesi.. "
Panik halim anında sönüp yerini utanca bıraktı.
Kafa kalmamıştı ki.. Emir'in hafta içi sendromundan yakınması yüzünden hafta sonu olduğunu unutmuştum.
Eren ve Nisa halime kıkırdayarak gülerken, Yağız'ın da dudaklarının hafif bir eğimle kıvrıldığını gördüm.Yüzümün kızardığına emindim..
Utanç atmosferimi delen Eren oldu.
" Sakin ol Ciho. Birkaç ay ücretli izindesin" dedi ismimi saçma bir hale sokarak.
Bana gerek kalmadan ablası kafasına bir tane vurup
" Düzgün seslen" diyerek adımın can çekişmesine engel oldu." Nasıl ve Neden izindeyim?" diye sordum konu dağılmadan.
" Salmoranlar peşindeler ve enerjini hissediyorlar, bu birkaç ay enerjin sönene kadar beraberiz" diyerek, cevap veren Nisa oldu.
Şu ana kadar başıma gelmiş ve gelecek olan şeylerin ağırlığı üzerime çöktü anında.
Kulağa film gibi gelen olayın ciddiyetini kavramaya başlıyordum yavaş yavaş.Eren'in anlattığı gibi Salmoranlar dilek işini ciddiye alıyorlardı ve ben bir İnsan olarak dilek dilemiştim. Bu durum onları sinirlendirmiş olmalıydı.
Bu konuda kafama takılan iki nokta vardı.
Eren dileği kabul olan insanları sevmediklerini ama bir şey de yapmadıklarını söylemişti..
Peki benim peşime takılmalarına ne sebep olmuştu?..Ve en önemlisi benim dileğim kabul olduysa hayatımın aşkı neredeydi?
Hala ayakta dikildiğimi farkettiğimde daldığım denizlerden çıkıp şu ana döndüm.
" Eren kahvaltını bitirince odama gelip şu olayın devamını bana ayrıntısıyla anlat lütfen..
..Hepinize afiyet olsun..'' diyerek kimsenin bir şey demesine gerek kalmadan, muhtemelen bu birkaç ay benim olacak olan odaya çıktım.
Tüm ağırlığımla kendimi yatağa bırakıp gözlerimi kapattım.
Acaba günlük mü tutsaydım?
🧙🧙🧙🧙🧙🧙🧙
Cevaplar 3 olacak, kısa bir ara verip biraz daha günlük bir bölüm olsun istedim.
Okuyan varsa kitap hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyücü B×B
Roman d'amour-Tamamlandı - " Adı Yağız" dedi. " Bütün mahalleli korkar ondan. Mahalledeki tüm kızlar ona aşık ama korkusundan on metre yanına yaklaşan olmaz. Adam büyücü gibi bir şeymiş ya da başka paranormal şeyler var bilmiyorum bazıları deli diyor. " 'Yağız...