Bir önceki bölümden de uzun bir bölüm 😜
Çünküü kitap 1k okunma olduğu için uzun uzun yazdım....
💕İyi okumalarrr
🧙🧙🧙
Gamzeli Eren karşımda telefonu ile uğraşırken ben de yemeğimi bitirmeye çalışıyordum.
Yaklaşık yirmi dakika önce Eren kendini tanıtıp-sadece adını söyledi - yemeğimi bitirmeden benimle konuşmayacağını söylemişti.
Gerçekten bunu söyledikten sonra ona kim olduğuna dair sorduğum sorular da dahil hiçbir konuşmama cevap vermeyince ciddi oluğunu anlayıp ben de yemeğimi bitirmeye odaklanmıştım.
Son lokmamı alıp ayranımın sonunu höpürdeterek içtiğimde masanın üzerindeki peçetelikten Peçete alarak bana uzattı.
Ben ağzımı ve ellerimi silerken, Eren sormama gerek kalmadan anlatmaya başladı.
" Buradasın çünkü peşinde bazı insanlar var ve iyi niyetli değiller.
Bundan sonra anlatacağım şeyler senin için inanması zor şeyler olabilir ama sözümü kesmeden dinlemeni rica ediyorum.. " dedi.Sessizce devam etmesini bekledim.
Derin bir nefes aldı."..Samona yıldızına dilek dilediğin için peşindeler.
Bin yılda bir gelen bu dilek hakkı için kabileden yüzlerce kişi Samona'nın parlayacağı günü bekliyordu.
Yıldızın, o yıl içerisinde hangi ay, hangi gün parlayacağı bilinmiyor. Her bin yılda, farklı zamanlarda parlar.
Dilek dileyen kişinin kendisini görebileceği zaman daha doğrusu.."
"..Gerçi senin durum farklı biraz.."Sözlerine ara verdiğinde sabırsızca yerimde kıpırdandım. Onu can kulağı ile dinlediğimi ve sabırsızlandığımı gördüğünde halimden memnun bir şekilde gülümsedi.
Araya laf karıştırmak istemediğim için konuşmaya tekrar başlamasını sabırla bekledim. Beni çok bekletmedi de zaten.
".. Samona Yıldızı, Salmoran kabilesi için Kutsal kabul edilen ve her sene ayinler yapılıp, tekrar tekrar kutsanan bir sembol aslında."
Yıldızın tarihçesine girdiğinde hiç merak etmesem de dikkat kesildim belli ki peşimdeki adamlar ile alakası vardı.
".. Kutsal olmasının sebebine gelirsek, Salmoran ve monalan kabileleri bundan yıllar önce bu yıldızda yaşıyorlardı. Dünyadaki ülkeler gibi düşün Samona'da da sadece iki ülke vardı.. "
Ben ağzım açık dinlerken, boğazı kurumuş olacak ki kalkıp dolaptan küçük bir şişe su alıp, yerine oturdu ve bir yudum alıp boğazını ıslattı.
" .. Salmoran ve monalan kabileleri birbirleriyle anlaşırdı fakat sınırlarını geçmeyi sevmezlerdi.
O yüzden sadece ticari ve siyasi yönden etkileşime girerlerdi. Çok fazla ülkeler arası sosyalleşme yoktu.
Çok gelişmiş bir toplum değildi her ikisi de. Ama o zamanlar Dünya'dan çok daha ileri seviyedelerdi.
Cinsiyet rolleri, cinsel yönelim ve kimlik, din, ırk...
Hepsi önemsizdi onlar için.
İnandıkları tek şey kırmızı topraklara sahip gezegenleriydi.. "".. Dinleri yoktu ama inandıkları bazı inançlar ,her toplumda olduğu gibi ,onlarda da vardı.
Özellikle Salmoran kabilesi bu konuda biraz takıntılıydı. Sürekli gezegenleri için ayin yaparlardı.
İki kabilenin ya da ülkenin - sen ne dersen artık - efsanelerine göre bin yılda bir gökyüzü toprakla aynı renk olur ve kızarır, bu sırada dilek dileyen samonalılardan bir tanesinin dileği kabul olur ve dileğini gönlünce yaşardı..En son dileği kabul olan kişi Monalan kabilesinden bir kadındı. Kadın hamileyken düşürdüğü çocuğunu geri istemişti ve dileğini dilediği günün ardından birkaç aylık hamile olduğunu öğrenmişti.
Bana kalırsa - "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyücü B×B
Romantizm-Tamamlandı - " Adı Yağız" dedi. " Bütün mahalleli korkar ondan. Mahalledeki tüm kızlar ona aşık ama korkusundan on metre yanına yaklaşan olmaz. Adam büyücü gibi bir şeymiş ya da başka paranormal şeyler var bilmiyorum bazıları deli diyor. " 'Yağız...