Merhabalaaaar efendim.
İlk kurgum, çok heyecanlıyım. İllaki yazım hatalarım olacak.
Şans verdiğiniz için çoook teşekkür ederim ve bol bol öpüyorum.😘😘😘
İyi okumalar
📌
Köyde kendi halinde yaşayan bir aileydik. Benden 5 yaş büyük abim ve 4 yaş büyük ablam var, bir de annem ve babam işte. 20 yaşında olduğum için köyde sürekli bana evde kalmış muamelesi yapılıyor. Artık bundan fazlasıyla sıkıldım diye bilirim.
Görücü gelenler, söz gönderenler de oluyor elbette ama şimdiye kadar hiç kimse yüreğime sinmemişti. Aşık olarak evlenmek istesemde bunun zor olduğunu biliyordum. Çünkü burada hiç kimse istediği gibi istediğiyle kolay kolay yüzüne bakamaz ya da konuşamazdı. Laf söz olurdu.
Yine her zamanki gibi sabahın yedisinde uykudan uyanıp yavaş yavaş yataktan kalktım. İlk önce ihtiyaçlarımı giderdim sonra da lavabo da günlük işlerimi halledip tekrar yatak odama geri döndüm. Yatağımı ve odamı topladıktan sonra hızla üstümü giyindim. Yazmayı da başıma bağladıktan sonra odadan çıktım.
İlk önce mutfağa girdim kahvaltı hazırlıklarına yardım etmek için. Annem çay demlemek için çaydanlığa su doldurup ocağın üstüne koyuyordu.
"Günaydın anneciğim" diyerek selam verdim.
"Günaydın kuzum" diyerek karşılık verdi annem. 50 yaşında, hayatın yükünü omuzlarında taşıyan, çalışkan, konuşmayı, sohbet etmeyi seven, ev işinden kaçınmayan bir kadındı Güllü annem. Çok zorluk çekmişti gelinlik zamanlarında.
"Abimler uyanmadı mı hâlâ?" diye sordum.
"Baban salonda oturuyor. Asiye de uyanmıştı ama abini henüz göremedim" diye yanıtladı beni. Ben de kahvaltılıkları çıkarıyordum annem konuşurken.
Evet, Asiye benden 4 yaş büyük olan ablamdı. Konu komşu beni evlenmek meselesinde olduğu gibi ablamı daha çok sıkıştıryordu. Çünkü 24 yaşındaydı. Onların aklınca, ablam evde kalmış, kimse de almazmış. Ablam bu laflara bozulsa da takılmıyormuş gibi davranıyordu.
O sırada Ömer abim mutfak kapısından içeri bakarak "Günaydın ikinizede" dedi.
Ben de abime selam verirken elimdeki kahvaltı tepsisini salona götürüyordum.
Salona geçince babama "Günaydın babacığım" diye seslendim. Oda bana tebessüm ederek aynı şekilde karşılık verdi. Koltukta oturmuş Televizyon izliyordu.
O da annem gibi 50 yaşındaydı. Ekrem babam sakin bir adamdı. Bize bağırmaz, vurmaz, sesini dahi yükseltmezdi. Ama sinirlenince de pek bir çekilmez oluyordu.
Ben sofraya kahvaltılıkları dizerken salona ablam girdi. Bize "günaydın" diyerek bana yardım etmeye başladı. Sofrayı kurduk, bitirdik derken annem elinde çaydanlığı ve demliğiyle salona girdi, arkasından da abim geliyordu.
Annem çaydanlığı sofranın bir kenarına koyarak babama "Ekrem bey haydi sofraya çaylar soğumasın." diye seslendi. Sonra da bize "Siz de oturun çocuklar, haydi haydi" dedi elini havaya sallayarak. Herkes yerlerine oturunca kahvaltıya başladık. Her zamanki gibi annem soru soruyor, konuşuyor babam dinliyor biz iki kız cevap veriyor abimse sakince kahvaltısını ediyordu.
Abim de babam gibi sakin bir adamdı. Evlenmemişti, ama sevdiği vardı.
Annem "kız Sevda yemeğini bitirdikten sonra evin önünü, bahçeyi süpürüp temizlersin. Asiye ablan da evi toplar, ben de yemek yaparım" dedi.
"Tamam anne, sofrayı kaldırdıktan sonra işe koyuluruz" dedim.
Ablam "bu evin işi de hiç bitmiyor arkadaş. Sil süpür evin kendi rengi soldu vAllaha hee" diye isyan etti. Onun bu dediklerine kıkırdadım ve katılıyordum.
Annem de geri kalmayarak hemen "sus kız, çok konuşma da sözümü dinle. Ne kadar da temizlesen hep toz oluyor. Hem elin alışsın. Yarın bir gün evleniceksin, rahat olur" diye ablamın laflarını ağzına geri tıktı. Babam da onları gülerek izliyordu. Annemin bize laf sokmalarıyla kahvaltımızı bitirdik.
Sofrayı ablamla kaldırdıktan sonra ablam temizliğe başlamak için gitti ben de başımda ki yazmayı düzelte düzelte evin bahçesine çıktım. Süpürgeyi elime aldım ve evin önünden süpürmeye başladım.
O sıra da babam çıktı kapıdan. İşe gidiyordu. Marangoz ustasıydı babam. Kendimi bildim bileli bu işte çalışıyordu. Arkasından da abim çıktı. Oda işe gidiyordu. Bir fabrika da çalışıyordu uzun zamandır. Gelirimiz çok çok iyi değildi ama kötü de sayılmazdı Allaha şükür iyi geçiniyorduk.
Onları uğurladıktan sonra hortumu alıp hem yeşil otlak olan yerleri suladım, hem de evin önünü yıkadım toz kalkmasın diye. Bahçede ki işimi bitirip eve girdim. Biraz yorulmuştum tabi. Hamama giderek ellerimi, yüzümü ve ayaklarımı yıkayarak biraz temizlendim. Odama geri döndüm ve kurulandım. Annemin işi varmıdır acaba diye düşünerek mutfağa gittim.
Annem de beni bekliyormuş gibi kapıdan girmemle su bidonlarını elime tutuşturması bir oldu. "E anne bir bekleseydin de kapıdan girseydim yaa ne bu benim gelmemi bekliyormuş gibi" diye isyan ettim ağlamaklı sesle.
Kendimi bildim bileli çeşmeye gitmekten nefret ederdim, hele hele yalnız başıma gitmekten daha çok nefret ederim.
Annem "ay amma konuştun be Sevda. Alt tarafı suya gideceksin, git gel 10 dakikalık yol. Abartma" diye kızdı bana. Oflaya oflaya geri çıktım mutfaktan.
"Ablam gitsin ya niye hep ben gidiyorum." diye kısık sesle kendi kendime deyiniyordum ki ablam "sus kız evin en küçüğü sensin ben mi gideyim. Hem sen varken annem beni göndermez" diye havasını da attı.
"ALLAHIM SABIR VER" diyerek çıktım dışarıya. Bari kızlardan birini çağırayım da arkadaşlık etsin diye kapı bir komşumuzun kapısına gittim.
Arkadaşımla çok yakın olduğumuz için onlara giderken çok rahattım. Kapıyı açtım ve bahçeye girdim.
"Türkaaan.. " diye seslendim. Duymadı diye yine seslendim yine duymadı.
Biraz ileri giderek "KIZ TÜRKAAAN" diye bağırdım. Evin kapısı hızla açılınca boğazımın yanmasına değdi bari diye söylendim.
Türkan "kızzzz ne bağırıyosun be sağırmıyım Allah Allah" diye bağırdı bana.
Onun da bağırmasına karşılık gülerken "hadi bidonları götür de suya gidelim yalnız gitmek istemiyorum" dedim.
"Anneme sorayım bekle" dedi ve içeri girdi. 2 dakika sonra bidonlarla beraber çıktı evden. Yanıma gelince "izin verdi hadi gidelim" dedi.
Koluma girdi ve sohbet ederek yavaş yavaş çeşmeye gittik. Çeşme de pek fazla insan olmazdı köyün kenarıdır diye ama yine de gelen geçen oluyordu tabi.
Neredeyse çeşmeye yakınlaşıyorduk. Konuşmaya başladım "vAllaha inanırmısın annem yine ev, bahçe temizlettirdi. Bu kadın ne kendisi yoruluyo ne de bize izin veriyo ya dinleyenim. Ay bir evlenemedim de ha kurtulayım bari kocam nazımı çekerdi" diye yazmayı saçım misali geriye savurdum.
Türkan da "Ay kız deme vAllaha. Bir boylu poslu delikanlı da çıkmıyor ki anamız ağlasın. Babamlar turşumu kuracak ayol böyle giderse" diye yüzünü buruşturdu.
Söylediklerine karşılık kıkırdadım. Aynı yaştaydık, okulda da sınıf arkadaşımdı. Çocukluk arkadaşıydık o yüzden birbirmizin şakalarını anlıyor asla alınmazdık.
....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDANIN GÜZELLİĞİ
Historical FictionZaman dilimi çok eski bir zaman değil ama çok gelişmiş bir zaman da değildir. 18+ İçerir. Ona göre okuyun. Cihan ve Sevda'nın sevgi hikayesini anlatacaktır. İyi okumalar❤️ . . 'Ben Sevda. Köyde yaşayan, evlenmek çağına gelmiş, sevdasını en temiz...