18. "Çiftlik Evi. 2"

1K 43 2
                                    

Yıldıza basmayı unutmayııııınnnn✨💝
.
.
.

Atlara yaklaşdığımızda garip bir hiss içimi kapladı. Atlardan korkutuğumu demişmiydim?

Atlar bana göre heybetli ve çok güçlü hayvanlardı. Onların kusursuz olduklarını düşünüyordum. En çokta delicesine koşturdukları zaman büyülenerek bakardım ama asla yanlarına yaklaşamazdım.

Ben adımlarımı yavaşlatırken Cihanın arkasında kalmıştım. Çekingenliğimi görünce durdu ve bakışlarını arkaya, bana doğru çevirdi. Kısa bir an yüzüme baktı ve bedenini çevirerek bana yaklaştı.

"Niye arkada kaldın? Gelsene şöyle yanıma." derken kendisi yanıma gelmişti.

"Sorun yok." dedim tebessüm ederek. Avuç içlerini yanaklarıma bastırarak yüzüme doğru eğildi. Alnıma küçük öpücük bırakarak gözlerimin içine güven vermek istercesine baktış

Elini uzattı tutmam için, elinden tuttum ve atına doğru yaklaştık. Koyu kahverengli, tüyleri güzel, taranmış ve yumuşak saçlarıyla saman yemekle meşguldü. Sahibinin geldiğini hiss eder gibi kafasını kaldırıb bize baktı. Cihanı gördüğü zaman sevincini belli edercesine kafasını beli bellirsiz sallayıb yerinde hareketlenmeye başladı. Cihan hareketlerine karşı gülerek avucunu atının alnına yasladı ve sevmeye başladı.

O atına, ben ona hayran hayran bakarken atın ses çıkarmasıyla bakışlarımı ata çevirdim. "İsmi var mı?" diye sordum.

"Hayır. Aslında hiç düşünmedim içimden nasıl gelirse öyle seslenirim.." iki eliyle atın yüzünü daha çok severek "değil mi güzelim." dedi.

"O zaman Rüzgar koyalım. İsmiyle çağırmayı istiyorum."

"Olur tabi ki, sen nasıl istersen. Hem.." bana çevirdi bakışlarını. Uzun uzun bana bakarken "en sevdiğim atımı, en sevdiğime hediyye ediyorum." dedi.

Kaşlarım havalandı. Atını çok severdi, vakit buldukca da hep kendisi beslermiş ve çok bağlıymış, zaten bu yüzden bana vermesine şaşırdım. Çeşmede iki üç kez de atıyla beraber görmüştüm kendisini.

"Nasıl yani? En sevdiğin kendi atını bana mı veriyorsun?" dedim, şaşkınlığım ve sevincim sesimden belli oluyordu.

"Ben demek, sen demek. Sence aramızda fark var mı? Benim olan her şey senin zaten yavrum. Niye böyle şaşırdın?" dedi. Kollarını belime sararak - boy farkından dolayı - üstten üstten bana baktı.

Tutunma ihtiyacı duyarak ellerimi, bedenimi iki yanımdan sarmış kollarına yasladım. Kafamı biraz sağa kırıp gözlerinin derinlerine bakmaya çalıştım. İçimden tam şuan keşke zaman dursa diye geçirdim. Güzel bir andı ve bu güne kadar hiç yaşamadığım bir andı. İki kere söylemişti beni sevdiğini ama bana karşı tavırlarıyla, bakışlarıyla, hareketleriyle belkide bin kez söylemiş kadardı.

Ben hiç ona sevdiğimi söylememiştim. Nedendir bilmem, belkide en güzel anı bekliyordum. Evet, kesinlikle en güzel anı beklemeliydim çünkü bu benim ve Cihana söyleyeceğim ilk 'seni seviyorum' sözcüğü olacaktı.

"Keşke hep bu anda kalsak." dedi Cihan iç geçirerek. Yok artık, bu adam aklımı mı okuyordu ne?

"İçimdən aynı şeyi geçirdim ben de." dedim sesime yansıyan şaşkınlıkla.
Güldü, gözleri kısılana kadar hem de.

"Demek ki, kalplerimiz aynı güzel karım." diyerek hemen yanağıma tüy gibi öpücük kondurdu. Sonrada benden ayrılarak "seni atına bindirmemi istermisin?" dedi.

Hiç binmemiştim, nasıl yapıldığına dair en ufak bilgim yoktu. Bineceğimi söylemiştim ama başaramazdım "Şimdilik hayır, başka zaman ola bilir belkide." dedim gülmeye çalışarak.

SEVDANIN GÜZELLİĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin