Bir garip rüya rengiyle
Uyuşmuş gibi her şekil
Rüzgârda uçan tüy bile
Benim kadar hafif değil*
...
Hızla doğruldu Murat yattığı sıcak ve yumuşak yatağın üstünden. Derin derin soluklandı birkaç saniye öylece. Hafızası o an başlamış gibi hiçbir hatırayı taşımıyordu ve konuşmayı bile bilmediğinin farkında değildi aslında. Uzunca bir süre yarı doğrulmuş halde öylece bakındı. Nerede olduğunu düşünmek için bile daha çok erkendi. Beyni, henüz kurulmuş bir saat gibi, yeni işlemeye başlamıştı ve o saatin dişlileri hala harekete geçmeye direniyor, adeta güç bela hareket ediyordu.
Karanlık bir odanın içindeydi. Yine de etrafını görebileceği ışığa sahipti bu karanlık. Bir an birilerinin onu seyrettiği gibi garip bir hisse kapıldı. Yapayalnız olduğuna emin olduğu odada onu seyreden gözler olduğunu fısıldıyordu içgüdüleri. Ensesinden başlayan bir ürperti ve korku yayıldı bedenine.
Ayağa kalktı.
Sadece odada değil koca bir evin içinde tek başına olduğunu fark etti. Halıları, mobilyaları, perdeleri ile alışıldık küçük bir evdi burası.
Evin odalarını dolaşmaya koyuldu. Tüm odaları teker teker gezdiğinde kendini uzun bir koridorun başında buldu. Tam karşısında içine göz atmadığı son odaya açılan kapı duruyordu.
Kapının hemen önünde buldu kendini hiç adım atmadan. O mu ilerledi kapı mı ona doğru yaklaştı anlayamadı. Elini uzattı kapının koluna doğru. Lakin olmayan bir şeye uzanıyordu. Bir kapı kolu yoktu.
Arkasında bir uğultu duydu sonra, birisi bir şeyler fısıldamıştı. Tanıdık bir ses olmalıydı zira bu sefer korkmamış sadece sesin tam olarak nereden geldiğini merak etmişti. Ama gariptir ki sesin geldiği yöne yüzünü çevirdiği an koca ev yine sadece ona aitmişçesine sessizliğe gömüldü.
Fırtına...
Bu sefer duyduğu fısıltının ne olduğunu anlayabildi. "Fırtına" demişti biri emindi buna. Yüzünü yeniden kapıya çevirdi. Az önce sıkı sıkıya kilitli olan kapı açılmış, artık kilitli olmadığını gösterircesine hafifçe aralanmıştı. Sonra onu itmek üzere elini kaldırdı Murat ama buna gerek kalmadan bir büyünün buyruğuna itaat eder gibi kendiliğinden açılıverdi kapı gıcırdayarak.
Ve bu sefer odanın içinden geldiğine emin olduğu kadar bariz bir netlikle yine aynı şeyi duydu.
Fırtına...
İçeri süzüldü bir hayalet gibi. Oda bomboştu diğer odaların aksine. Tam merkezde büyük bir bavul duruyordu. 70'lerden kalma, eski, kahverengi ile pembe arasında bir renge sahip garip bir bavul! Başka hiçbir şey yoktu odada. Bir de duvarda asılı duran koca ahşap bir saat.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geleceğin Gölgesi
FantasyBir gün uyandığınızda kendiniz hariç her şeyin 23 yıl yaşlandığını fark etseniz ne yapardınız? Aileniz, arkadaşlarınız ve hatta sevdiğiniz kız bile artık 23 yıl geçmişte kalmış bir masal olduğunda yeni hikâyenizi yazmaya nasıl ve nereden başlardınız...