Bazı olaylar olurdu hayatımızda ve biz bu olayları kontrol edemezdik. Öyle bir gelişirdi ki olay öyküsü, siz daha ne olduğunu anlamadan dört bir yanınızı sarmalamış bulursunuz kendinizi. İşte benim bu şehre gelmemde böyle olmuştu. anlamadığım bir türtü ile gelişmişti. her şey. sanki beni buraya, bu şehre çeken bir şeyler vardı.
Bunu nedenini bilmiyorum
Bu yaşadıklarım gerçek miydi yoksa zihnimin bana kurmuş olduğu kötü bir oyun mu? Olduğunu anlayamıyordum. Çünkü bu yaşadıklarım gerçek olamayacak kadar kan dondurucuydu.
Başımda hissettiğim ağrı şiddetlendiğinde Gözlerimi dada fazla kapalı tutamayarak araladım.
Gözlerimi araladığımda fark ettiğim ilk şey, yine bilmediğim bir yerde olduğumdu.
Bu ara en çok maruz kaldığım şeydi bu, bilmediğim bir yerde gözlerimi aralamak.
Paradoks gibi sürekli tekrarlıyordu.
Yattığım yerden doğrulup avuçlarımın üzerinde kalkarak bacaklarımı altıma alıp oturdum hızla. Nerde olduğumu anlamak için Gözlerimi odada gezdirdiğimde, odadaki duvar boyalarının dökülmüş, bir köşede bulunan cam da gazete kağıdları ile kaplanmıştı. Her hâliyle eski bir yapının içinde olduğunu anlamıştım. Bir elimle patanyeyi üzerimden atım. Üstümdeki elbisenin kirle kaplı hâli son yaşadığım her şeyin kâbus olmadığını anlamamı sağlamıştı.
En son siyah gözlü bir adamın kucağında bayılmıştım. Off'layarak elimi saçlarımın arasına daldırmıştım ki yaralı olan avuç içimi bir bandaj ile sarıldığını fark etim.
Kim sarmıştı elimi? Kim beni buraya getirmişti? Ya da ben nerdeydim?..
Yaralı olmayan sağ elimi kaldırıp anlımı ovaladım bir sürü cevapsız soru ile dolmuştu kafam.
Ve hemen burdan kurtulmalıydım.
"Dayı uyanmış!" Diye bağıran bir sesle gözlerim hızlıca oraya çevirdim. kapının önünde dikilen küçük kızı gördüm.
Bu kızı tanıyordum bu kız oydu.
Kurtardığım kız.
İstemsizce yüzümde bir gülümseme oluştu.
O iyiydi.
"Tamam Zeynep, sakin ol." Diyen kişinin üzerine bakışlarım kaydı bu sefer. Adam yeğeninin önünden geçerek odaya girdi.
Bu o adamdı siyah gözlü adam. onu en son gördüğümden tezat bir şekilde bu sefer yüzünü kapatan bir şey yoktu. ve ben onu siyah gözlerinden tanımıştım.
Ama yüzü fazla tanıtıktı onu daha önce görmüş müydüm? Yok canım nerde görmüş olacaktım ki onu.
Adam bir kaç adım atmış, kapının önünde durmuştu. Gözleri Yeri inceliyordu.
"İyi misiniz? " Diyen sesiyle.
"İyiyim?" Dedim. Hâlen kısık olan sesimle. Sanırım biraz uzun bir süre sesim böyle kalacaktı.pp
Etrafa bir bakış atıp "neredeyiz biz?" Diye sordum.
"Hapisanenin yakınlardaki bir harabede. Senin kaçtığını anlamış olabilirlerdi Doğrudan eve gitmemiz tehlikeli olurdu." Başımı anladığımı belirttircesine salladım.
"Peki sen, iyimisin " Dedim. Ben Bayıldıktan sonra ordan nasıl çıktığını ve neler olduğunu merak ediyordum. yere sabitlediği gözleri bir an üzerime deydi ama bu çok kısa sürmüştü.