14. bölüm: zihine atılan şüphe tohumları

94 61 40
                                    

Yaslı adamın Gözlerinin içi parladı bir anda.

"Namaz kılman için benden yada başkasından izin almana gerek yok ki kızım."

Diyerek parmağı ile gözderdiği yere baktım. Biraz ileride tüm ışıkları yanan bir camiyi gözderiyordu. " Namazı âlemlerin rabbi için kılarız. Gel camiye  gidelim o zaman kızım." Deyince gülümseyerek arkasından yürümeye başladım.

Neden böyle bir istekte bulundum bilmiyordum ama tüm anlatığı o hikayenin içinde onun da dediği gibi hep namaz vardı. Her an her zorlukta namaz kılmışlardı namaz onların ayakta dik durmasını sağlamıştı ve sonunda kurtulmuslardı.

Birlikte caminin önüne kadar yürümüştük. "Kızım şurada abdest hane var sen orda abdestini al sonra yukarı kata çık." Deyince başımı salladım.

"Teşekkürler efendim." Diyerek gösterdiği yere doğru yürüdüm.

İçimdeki bu heyecan dalgası da neyin nesiydi. Sanki bayramlık kıyafetlerini ilk defa giymiş bir çocuk gibi içim kıpır kıpırdı.

Abdesthane'ye girdim. Abdest almak için suyun karsısına geçtiğimde bir şeyi yeni fark ediyordum. Ben abdest almasını bilmiyordum ki. Hata En son küçük bir çocukken annemin arkasında namaz kılmıştım. Ve ben unutmuştum. Yüzüm kızardı aynadaki yansımama bakmaktan utandım açık bıraktığım musluktan akıp giden suya baktım. Ben abdest almasını bile bilmiyordum. Nasıl bir müşlümandım ki ben inandığım dinle alakalı üzerime tasıtığım hiç bir emare yoktu.

İnandım demekle olmuyordu hiç bir şey o inandım lafını pratiğe dökmek gerekiyordu.

"Küçüken." Diyen ses ile olduğum yerden şıçradım.

"Ayy Ödümü kopardın." Diyerek elimi göğsüme koydum. Kaşlarımı çatarak baştan aşağı siyahlara bürünmüş olan kıza baktım.

"Özür dilerim." Diyen kıza ters ters baktım. Ve yeni bir şeyi fark ediyordum. Bu ses, bu gözler ve hata gidiği şey...

"Fatıma?" Diye hayretle sordum. Bu oydu.

Otelde konuştuğum kız.

"Bir an hatırlamayacaksın diye ödüm koptu." Diyen kıza gülerek musluğu kapatım.

"Ne işin var burda?" Diye sordum ona.

"Abdest alıcam." diyerek yüzündeki peçeyi çıkarınca şaşırdım. Çünkü o kadar güzel bir yüzü vardı ki ona hayran kalmıştım. Bu kadar güzel bir yüze sahip olacağını düşünmüyordum. önündeki musluğu açtan kıza şaşkınca bakıyordum.

"Öyle bakma lütfen." Dediğinde ona gözlerimi kocaman açmış bir şekilde baktığımı yeni fark ediyordum.

"Şey özür dilerim bir an şaşırdım" dedim. Boğazımı temizleyip bende diyer musluğun önüne geçtim.

Bana gülümseyerek baktı.

"Ha ben ne diyordum?" Dediğinde ona baktım.

"Ha hatırladım," deyip konuştu. "Ben küçükken babam bana abdest almayı öğretmek için bir yöndem geliştirmişti," deyip kolarını önünde bağlayarak bana baktı.

"Her abdest tutmaya gideceğimde, önceden beni karşısına alırdı," dediğinde ne yapmaya çalıştığını anlamıstım.

İçeri girdiğinde benim suyun karsısında donmuş bir şekilde durduğumu görünce abdest almayı bilmediğimi anlamış olacaktı ki beni kırmadan, incitmeden abdesti nasıl alacağımı öğretiyordu.

Kurduğu küçük oyunu bozmadan ona ayak uydurdum.

O anlatmaya başlayınca bende musluğu açıp abdest almaya başladım.

"Derdi ki bak kızım. İlk önce elerini yıkayacaksın ki dünyadan ellerine yapısan kötülükten arın. Sonra devam ederdi sonra ağzına üç defa su al ki Rabbinin huzuruna çıktığında hakikaten başka bir şey çıkmasın..." Diyerek tek tek her hareketi anlattı ben de bütün söylediklerini tek tek tekrarladım.

En son ayaklarımı da yıkadığımda "bitti." Diyerek ona baktım.  gülümsedi.

"E hadi o zaman camiye gidelim," dediğinde adım atmıştım ki kolumdan tutu. şaşkınca ona baktım.

"İlk önce basını kapatmamız gerekiyor." Deyip koluna aştığı çantayı açıp biraz karıştırdıktan sonra içinden bir eşarp çıkardı.

Ali'nin beni kutdarırdığı gün ki yüzünü kapatmak için kullandığı fularla aynı renkteydi.

Siyah ve beyaz.

En olmadık şeyden bile o çocuğa nasıl pay çıkarıyordum

Bilmiyorum.

İlk önce saçlarımı bir topuz yaptı, sonra bir bone ve sonrasında esarpı alıp, bağladı.

Çıkarmış olduğu işten memnun olmuş olacaktı ki gülümseyerek geriye çekildi.

" çok yakıştı." Dediğinde "teşekkür ederim." Diyerek aynadan Kendime baktım.

Yakışmıştı.

Ona baktım "E hadi gidelim mi?"

"Dur bir dakika." Diyerek hızlıca pecesini taktığında birlikte abdesthaneden çıkıp camiye girdik. Caminin üst katına çıkıp yatsı namazını kılmaya başladık.

Tamam belki sureleri çok iyi bilmiyor olabilirdim ama namaz kılarken hisetiğim duygular ve güven hissi içimi dört bir yandan sarmıştı.

Tesbihi de çektiğimde dua etip oturduğum yerden kalktım. Fatıma da  bitirip kalktı.

"Allah kabul etsin." Deyince başımı sağlayarak. "Seninde." Dediğimde.

"Gel dışarı çıkalım." Dedi.

"Tamam olur." Diyerek arkasından yürüdüm. camiden dışarı çıktığımızda kolundaki saate baktı.

"Birini mi bekliyorsun?" Diye sordum. İkide bir saate bakıp duruyordu.

Başını sallayarak "hıhı," dedi "o gelene kadar şu bankta oturalım mı işin yoksa?" Dediğinde "olur bir işim yok."  Diyerek gösterdiği banka oturdum.

Konuşmaya ilk o başladı. "Tatil ne Zaman bitiyor." Dediğinde bağladığı esarpı çıkarıyordum.

"O pek beli değil şuan da ama en yakın zamanda diyelim." Dediğimde esarpı elime almış katlamış ona doğru uzatıyordum. 

"Sende kalsın." Diyerek elimi tutup bana doğru döndürdü. "Lazım falan olur bende onlardan çok var." Dediğinde.

Mahçup bir şekilde yüzüne baktım. "Teşekkür ederim."

"Rica ederim." Dedi gülümsedim.

Çok iyi bir kızdı. Hata burdaki bütün insanlar çok iyiydi

Askerler hariç.

Hatice teyze, Ayşe de bir hafta boyunca evlerinde kalmama rahmen bir kez olsun misafirmisim gibi hisetmeme izin vermemişlerdi.

Onlara da haber vermeden çıkıp gitmiştim.  ayıp oldu.

Fazlasıyla.

"Ha geldi ben artık gideyim." Diyen fatıma ayağı kalkmıştı. "Tamam o zaman." Diyerek ayağı kalktım.

"Allah'a emanet ol." Dediğimde.

"Sende." Diyerek önümdem geçip gittiğinde.

"Ali." Diye seslenen fatıma ile hızlıca arkama bakmıştım ki, fatımanın koşarak Ali'ye sarıldığını görmemle.

Yüzümdeki gülümseme solmuştu.

Ali mi?

Bulutlar Kime Ağlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin