Bu bölüm gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır.
Karanlık iyice şehrin dört bir yanını sarmış, insan sesleri iyice sokaklardan çekilmişti.
İlk Gördüğüm sokaka lambasının önündeki banka oturup dizlerimi kendime çekerek kolarımı dizlerime sardım.
Çaresizlik dalgası dört bir yanımı sarmış, durumdaydı. Kendimi en son ne Zaman bu kadar çaresiz hisetiğimi düşündüğümde çok da uzaklara gitmeme gerek olmadığını anladım.
Evden ayrıldıktan sonra kendimi sokaklara atmıstım. Biraz da olsa yanlız kalıp düşüncelerime bir yön vermek istiyordum.
Kalbimin sesini hiç bir zaman bu kadar baskın bir şekilde hisetmemistim. Bunun sebebi neydi?
Bunun cevabını çok iyi biliyorsun Nova. Yoksa kendine mi itiraf edemuyorsun?
Düsüncelerim bir yumak gibi hepsi birbirine girmişti.
Bu ülke Gazze bana hem çok şey katıp hemde çok şey alacakmış gibi görünüyordu.
"Düşünceler bir bataklık gibidir kızım. Ne kadar çok çabalarsan o kadar çok çekilirsin içine." Diyen ses ile oturduğum yerden sıçrayarak hızlıca kafamı sesin geldiği yöne doğru çevirdim.
Elli altmış yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim bir adam bankın diğer tarafına oturmuştu. Ve ben yeni fark ediyordum.
"Korkma kızım. Yanına oturduğumu bile fark etmiyecek kadar neye dalıp gitmiştin?" Diyen yaşlı adama baktım. Elindeki bastonu bankın yanına koymuş, Bir elini Beyaz uzun şakalarınıla daldırmıştı.
Garip garip yüzüne baktım. Ne diyordu bu adam? "Anlat mıyacakmısın kızım"
"Bu çaresizliğinin sebebini?" Dediğinde yine sesimi çıkarmadım aksamın bir saatinde gördüğüm birine güvenecem halim yoktu. Oturduğum yerden kalktım.
"Belki derdinin dermanı bendedir." Dediğinde ona doğru döndüm.
"Derdimin olduğunu nerden çıkardınız?"
"Derdi olmayan kişi böyle mahsur olmaz." Deyince şaşkın şaşkın yüzüne bakarak kalktığım yere geri oturdum.
"Belki anlatırsan buluruz bir çıkış yolu." Dediğinde. Yüzüne baktım. ona güvenmeli miydim? Kimdi ki bu adam? Beden benimle konuşmaya çalışıyordu?
Garip bir adamdı belli, ama insana güven veren bir yanı da vardı. anlatmaya başladım yine de ona.
İnsan tanımadığı kişilere içini daha rahat döküyordu.
Hem bu adamı bir daha görmeyecektim ki.
"Aklım karman corman bir hale geldi bu ülkeye geldiğimden beri yaşadıklarım hisetiklerim beni bir çıkmaza sokuyor sanki. Ne yapacağım hakkında hiç bir fikrim yok. Özellikle de ona karşı. benden hoşlanıyor mu yoksa nefret mi ediyor anlayamıyorum. Zaten yüzüme baktığı yok benden kaçıyor hep. Buda benden hoşlamadığı olasılığını daha da artırıyor" düşündüğüm herşeyi söyle diğimde gülümsedi.
"Mavi Marmara gemisini biliyor musun kızım?" Diyen adama şaşkın bir şekilde baktım.
"Türk müsünüz siz?" Türkçe konuşmuştu.
Başını salladı "mavi Marmara gemisi biliyor musun kızım?" Deyince.
"Bilmiyorum amca. ama Bunun bizim konumuzla ne alakası var. Ve benim türk olduğumu nasıl anladınız ?" Dedim.
Gözlerini üzerime çevirdi. "Çok alakası var kızım." Dedi.
Sakin olmalıydım gecinin bir yarısı yanıma gelip benimle konuşmasının bir nedeni olmalıydı değil mi yada bir sebebi? Derin bir nefes alarak kolarımı önümde bağladım ve yola bakmaya başladım.