22. bölüm: doğru ve yanlış

77 33 19
                                    

Beren'den

Onu üstümden iterek düştüğüm yerden ayağı kalkıp saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırdım.

Her defasında kendimi böyle gülünç bir duruma nasıl düşürüyordum?

"Ne yapıyorsunuz siz?" Diyen Nova'nın şaşkınca bana baktığını va az önce itiğim yerden Kalkan Osman'ı da gördüğümde yutkunarak arkamı döndüğüm gibi odadan çıktım.

Yüzümün domatese döndüğünden emindim.

Arkamdan Nova'nın "neler oluyor?" Dediğini, Osman'ın da "bir bilsem." Dediğini duymuştum.

Hemen burdan uzaklaşmam gerekiyordu.

Hemde Hemen.

                    

                       🕯️🕯️🕯️

Hastaneden uzaklaşa bildiğim kadar uzaklaşıp bir kaldırımın kenarına oturdum.

Herkes aynı şeyi tekrarlayıp beni suçluyordu. Ne yapmıştım ki ben? Sadece gördügüm haberlere inanmıştım. Ve Bunun için beni suçluyorladı.

Bu suç muydu?

Kafamı dizime yaşlandım "Tek yaptığım şey gördügüm haberlere inanmaktı. beni bunun  neden suçluyorlar? Hem ben  tam bir gazeteci bile değilken beni mesleğimi yanlış yaptığımı öne sürüyorlar?" Yerdeki küçük taşı alarak bir yere savurdum.

"Ya bana o çoçukların kanı senin de elerinde dedi?" Aklıma gelen sözleri ile gözlerim yaşarmaya başlamıştı.

"Neyi yanlış yapıyorum ki ben? Sadece İsrail'i savundum" Diye kendime sordugum soru ile, "bilmiyorsun kızım." Diye arkamdan gelen ses ile ilkilerek arkama baktım. Bir kaç adım arkmada bulunan banka oturan yaşlı bir amcanın konuştuğunu gördüm.

Aklım öyle bir dağılmıştı ki arkamda bulunan bankı ve yaşlı amcayı görememiştim bile. Ve sesli konuştuğumu da yeni fark ediyordum. Gözlerimden akmaya hazırlık yapan göz yaşlarımı elerimle sildim.

"Neyi yanlış yaptığını söylememi istermizin kızım" dediğinde başımı salladım.

Şuanda Türkçe konuşmasına takılacak ne halim nede gücüm yoktu. Çünkü ögrenmem bilmem lazımdı neyi yanlış yaptığımı. Yoksa çıldıracaktım.

Elimdeki bastonuna yaşlanarak derin bir nefes alarak konuştu.

"Sen olayların alt yapısını, doğru ve yanlışı bilmiyorsun. Sana doğruyu anlatayım mı?" Dediğinde yine başımı salladım.

"İsrail yani Yahudiler hz. yakup'un oğullarından gelmiştir."

"Allah o israil kavmine israiloğulları, kavmine nil ve Fırat arasına vaat etmişti. Dolayısıyla onlar bir savaş vermeleri, o bölgedeki halklarla savaşmaları gerekiyordu ve hazreti musa döneminde bu israiloğulları oradaki halkla savaşmaktan korktular. Hazreti musa'ya sen rabbinle git savaş dediler. Onlar cebarut bir kavimdi. Biz bunlarla nasıl savaşacağız dediler.  hazreti musa'a dedi ki, "onlara bakın girelim, allahın izniyle çok kısa bir sürede burayı feth edeceğiz ve buraya yerleşeceğiz." dedi.

fakat onlar savaşmayı reddedince işte sina çöllerine sürüldüler ve orada 40 sene orada süründüler ve Kudüs'ü fetetmek hazreti musa nasip olmadı. Hazreti musa'nın arkasından gelen yuşa aleyhisselama, kudüsü fethetmek nasip oldu ve orada çok büyük fetihler gerçekleştirdi. Yuşa aleyhisselam tabi olan nesil değişti. Yani 40 sene o çölde kalanlar yerine yeni nesiller gelince o yeni nesillerle yuşa ailesinden fetihlere çıktı ve orada büyük fetihler yaptı. Böylece vaad edilen o bölgeye de yerleşmiş oldu.

Bulutlar Kime Ağlar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin