"Nova sen aptal mısın?" Telefonun diyer ucundan gelen kızgın sesle telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.
Otele girdikten sonra kalacağım odanın anahtarını alıp direk kalacağım odaya gidmistim. Hızlıca bir duşa girmiş, arkasından yine aynı kıyafetleri giymek zorunda kalmışlığın verdiği kötü hisle kendimi yatağa atmıştım. Diğer gün kalktığımda saat öğlene geliyordu. yatağımdan çıkıp otelin en alt katında bulunan yemek salonuna gitmiş, kahvaltımı yapmıştım. Benim gibi tek başına oturan bir kadın yine vardı. Onun yanına gidip telefonunu iştemiştim. oda vermişti. Ve aradığım kişi Berendi.
Beren, en yakın arkadaşım hata tek arkadasımdı. olanları ona anlatıktan sonra beni azarlamakla meşguldü. Ve hala devam ediyordu. Göremiyeceğini bile bile gözlerimi devirdim.
"Bu kanıya nerden vardın Beren?" Diye sordum alaycı bir ses tonuyla.
"Baya baya aptalsın kızım sen. Allah aşkına sen İsrail ile Filistin halkının halini bilmiyor muydun Zaten? niye gidip araya giriyorsun benim akılsız arkadasım hı söyle bana bi?" Diyen sesi sinirliydi.
"Ya gözlerimin önünde çocuğu yakmaya kalktılar Beren ne yapsaydım öylece izlesey miydim?"
"Öylece izleseydin Nova. Sana ne ya sana ne." Diye bağırmasıyla kulak zarımın yırtılmasına az kalmıştı. Telefonu kulağımdan biraz daha uzaklaştırdım.
"Beren sakin ol..." Diyordum ki beni susturdu.
"Herkes haketihini yaşar Nova. Anladın mı? onlar topraklarını satmasaydı şimdi bu durumda olmazlardı." Diyen Berenle saskına döndüm. Ne toprağı?
"Ne toprak satmasından bahsediyorsun sen Beren?" Diye sordum. Neyden bahsediyordu?
"Kızım şu senin haksız yere bunları yasıyorlar dediğin millet var ya," deyip sustu. Devam etmesi için "evet." Dedim.
"Kızım bunların dedeleri kendi elleriyle topraklarını İsrail'e sattmışlar ve şimdi de mağdur edebiyatı yapıyorlar ve senin gibileri de buna kanıyor." Diyen sert sesiyle duvara toşlamısa dönmüstü suratım. Hata hemen karşımda telefonuyla yaptığım görüsmenin bitmesini bekleyen kadın bile yüzüme endişe ile bakmıştı. İyi olduğumu anlasın diye elimle iyi olduğumu göşterdim.
"Beren sen ne diyorsun ya." Dedim böyle bir şeyi ilk defa duyuyorum ve bunun ağırlığı vardı üzerimde.
"Yalan mı söyleyecem ben sana Nova? Bir haber sitesinde gördüm. bundan bir kaç ay öncesinde" Dedi.
"Sen her haber sitesinde gördüğüne inanmazdın Beren." Dedim.
Öyleydi yaptığı mesleğinde verdiği titizlik ile her gördüğüne, duyduğuna inanmazdı.
"Beni delirtme Nova!" Dedi bir yandan da evde volta atmaya başladığını ayak seslerinden anlamamıstım.
Sinirlenince böyle yapardı.
"İlk işin türkiye başkonsolosluğuna gidip her şeyi anlatmak olacak onlar sana pasaportunu kimliğine falan her şeyi hallederler. Tamam mı. Zaten onlar halleder haletmez sen hemen dönersin." Söylediklerini aklıma yatmıştı.
"Tamam. Gideceğim hemen." Onu onaylamamla rahat bir nefes vermişti.
"Benim şimdi kapatmam gerek tamam mı."
"Tamam tamam da Beren?" Dedim.
"Ne oldu, söyle." Deyince içimde tuttuğum şeyi söyledim.
"O haberi iyice araştırdın mı Beren? hata hiç düşündün mü? az önce söylediğini. Hadi diyelim doğru olanı söylüyorsun bu olanlar yine de haksızlık değilmi, senin için Beren? Sen bir gazetecisin. Her haberin en ince ayrıntısına kadar araştırıp, bilmeli, sonra bir hüküm vermelisin. Yoksa bu yaptığın meslekte ne kendine ne de başkasına yararın olur anladın mı beni Beren?" Deyip sustum.