十一

1.2K 200 239
                                    

Merhaba çiçeklerim, çok özledim sizi 🥺

Kusuruma bakmayın balayındaydım bu sefer de (hep de bir bahanem var 😇)

Bu özel bir bölüm oldu benim için. Toplam 7 şehirde yazdım çünkü kendisini şdjdldmdk haliyle biraz bütünlük problemi de olabilir, tekrar kusuruma bakmayın... Umarım beğenirsiniz 🙏🏻

Yorum okumayı çok özledim, lütfen hayalet okuyucu olmayın 🥺 Keyifli okumalar~

🛸🌲✨



Namjoon masanın baş köşesine yerleşmiş Jungkook'un tabağına biraz omlet servis ederken, "Demek Mina," dedi, sorar gibi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Namjoon masanın baş köşesine yerleşmiş Jungkook'un tabağına biraz omlet servis ederken, "Demek Mina," dedi, sorar gibi. Masanın diğer ucunda asık bir suratla kahvaltı eden Jimin'e çaktırmadan gülümserken imkansız gibi görünen bu işin peşini bırakmayacağını açıkça gösteriyordu.

Jungkook gri gözlerini nedense masanın en uzak yerine, tam karşısına yerleşmiş olan insana çevirerek ifadesiz bir yüz ifadesiyle, "Evet," dedi ve tabağındaki omleti yemek çubuklarıyla çekinerek dürttü. Kokusundan anlaşılıyordu ki bu öğün için fazlaca baharat veya hayvansal ürün içermeyen pek az seçeneği olacaktı.

Taehyung Mina ile aralarında bir şeyler döndüğünü açıkça itiraf etmiş olan arkadaşına gülümseyerek, "Hoş kız gerçekten," dedi, samimiyetle. Jimin'le neden anlaşamadıklarına senelerdir anlam veremiyordu zaten; ikisi de inatçılık ve kendini beğenmişlik konusunda epey benzerdi aslında.

Jin, bardağına biraz daha portakal suyu doldururken kimseyle göz teması bile kurmadan, "Ben çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim," diye itiraf etti, dürüstçe. Evlerinde elektrik olmadığından Joon'un evinde kahvaltı yapmaya karar vermişlerdi ve mutfağa belki de ev sahibinden bile daha hakim olduğu için yemeklerin çoğunu kendisi hazırlamıştı. Epey marifetli ellere sahip olduğundan bu küçük bir ziyafet çekecekleri anlamına geliyordu.

O ana dek kendisinden beklenmeyecek kadar sessiz olan Jimin başını nihayet tabağından kaldırdı ve ellerini çenesinin altında kenetleyerek, "Neden, Jin?" diye sordu, havalanmış kaşlarla. "Anlatsana biraz."

Sanki hayatının her bir dönemini detaylıca bilmiyormuş gibi meraklı görünüyordu. Sebebi elbette ki mevzunun ilk defa kendi lehine dönmüş olmasıydı.

Seokjin seneler öncesini anımsarken kaşlarını hafifçe çatarak, "Aynı lisede okumuştuk," dedi ve peşi sıra sesli bir nefes verdi. "Az çektirmedi bana..."

Jungkook'un gri gözleri insanın tuhaf bir şekilde şüpheli görünen meraklı ifadesinin altında ne yattığını anlamak ister gibi doğruca suratını izliyordu. Anlaşılan sohbet Jimin'in üstün çabasıyla birlikte, görevi için tercih ettiği dişi insan hakkında bir süre daha devam edecekti.

İnsan, Jin'in ucu açık sözlerine karşın sanki büyük bir trajedi dinlemiş gibi başını sallarken, "Sanırım bir zorba olduğunu anlatmaya çalışıyorsun," dedi, dramatik bir şekilde. Seokjin'in Mina'ya duyduğu antipati güzeldi, fakat daha fazla detay verseydi hiç de fena olmazdı doğrusu.

olillon || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin