Merhaba çiçeklerim 💐
Bir güncük geciktim, kusuruma bakmayın lütfen 🥺
Bölümün türü gereği yine fazla yorum gelmeyecek gibi. Lütfen beni haksız çıkarın da mutlu olayım, çok zorlanarak yazdım çünkü dşdjlfmfk
Keyifli okumalar 💜
🛸🌲✨
Dizleri nemli ve pürüzlü yüzeye sertçe yerleştiğinde karın boşluğunda oluşan düşme hissi sesli bir soluk almasına sebep oldu. Elleri dengesini korumak adına zemine tutunurken kulaklarında yankılanan kendisine ait acınası nida bir süre daha varlığını korumuş, kalbi göğsünü delmek istercesine kuvvetle çarparken görüşü yavaşça netleşmişti.Nemli otlardan oluşan tanıdık zemin, etrafına bakmaya fırsat bulamadan nerede olduğunu anlamasına yetti. Bir nevi hayatının dönüm noktası olan bu yer, ormanın kokusunu bile unutulması imkansız hale getirmişti.
Çevreyi incelemek adına duyduğu derin ihtiyaç tahammül edilemez boyuttaydı fakat etrafındaki ağaç topluluğundan çok daha görülesi diğer bir şey de uzun otları aydınlatan korkunç derecedeki parlak ışıktı. İçgüdüleri başını çevirip ışığın kaynağına bakmasına yol açtığında Jimin, ömründe denk gelmesi neredeyse imkansız olan bir deneyimle karşılaştı ve en fazla bir basketbol topu boyutunda olan ışıkla burun buruna gelerek görüşünün bir şekilde can yakıcı, koca bir karanlığa bürünmesine sebep oldu.
Ani görüş kaybı dudaklarının arasından ancak bir yaralanma esnasında duyulabilecek, acı bir yakarış çıkmasına yol açarken yakınlardan gelen katı bir ses, "Sana benimle oynama dedim," diye yavaşça, fakat bütün kelimeleri itinayla vurgulayarak konuştu.
Jimin öne eğilmiş başını sanki bir şeyler görebilecekmiş gibi kaldırarak, "Jungkook," dedi, panikle. "Göremiyorum!"
Evet, suçlayıcı cümlesini işitmişti elbette, ama beş duyu organından kişisel favorisini kaybetmiş durumdayken ve bedeninin zihninden bağımsız şekilde güvendiği bir ses duymuşken yardım istemek adına kocaman bir güdüyle dolmuştu; savaşacak gücü yoktu.
Uzaylının tepkisi ise, dizleri ve elleri üzerinde güçlükle dengede durmaya çalışırken hızlı solukları arasında kendisine dert yanan insana havalanmış kaşlarla bakıp, kollarını göğsünde kavuşturmak oldu. Sırtını çam ağacının geniş gövdesine yaslamış, az evvel aklının asla ermeyeceği bir deneyim yaşamış olan canlıyı merakla inceliyordu.
İnsanın içinde bulunduğu koşulları hak ettiği kanaatindeydi, fakat yine de yumuşadığından bihaber olduğu ses tonuyla, "Gilea'ya bu kadar yakından bakmamalısın," dedi, belki de sinir bozucu bir şekilde. "Gözlerin yeterince gelişmiş değil."
Jimin epey inatçı, tabiri caizse asi biriydi. Lakin ömründe dahil olduğu hiçbir mücadele bu denli adaletsiz olmamıştı.
Avuçları arasındaki nemli otları öfkesini atabilecekmiş gibi sıkarken yüzünü buruşturdu ve, "Siktiğimin ormanında yarı çıplak ve kör olabilirim ama yemin ederim, türümü bir kez daha aşağılarsan canına okuyacağım," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
olillon || kookmin
Fanfiction"Diyelim ki sana yardım edebilirim... Bunu neden yapayım?" "Çünkü bunu yapmazsan seni öldürmek zorunda kalırım." uzaylı!jungkook insan!jimin