Merhaba çiçeklerim 🌸
Bu sefer söyleyecek pek bir şeyim yok. Bölümü yine beğenmedim. Gerçi böyle olunca siz daha çok beğeniyorsunuz genelde, o yüzden takmıyorum artık dpjdlfmfk
Yorumlar hala az olduğu için hevesim giderek azalıyor. Sadece küçük bir bilgi 🤏🏻
Keyifli okumalar 💜
🛸🌲✨
Jimin, gözlerinin açık olduğundan emin olmasaydı hala bir rüyada olduğunu düşünebilirdi çünkü olillon, kurumaya yüz tutmuş nemli mor saçları yaz rüzgarında usul usul salınırken üzerindeki basit siyah tişört ve muhtemelen modellik yaptığı markadan aldığı gri, bol şortun içinde mükemmel görünüyordu.Öyle ki, koskoca kampüsün bilinen en çapkın kişisi olmasına rağmen yalnızca karşısında oturmuş, kendi halinde kahvaltı eden bir adamı izlerken kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş haldeydi. Neyse ki Jungkook her zamanki gibi yavaşça, deney yaparcasına meyve yiyordu da, onu izlerken kendi çene kasları da iradesinden bağımsız bir şekilde onu taklit ediyordu. Böylece ağzındaki eriştenin varlığını unutmuş olmasına rağmen beslenmeyi sürdürebiliyor, bir rüyada olmadığının inceden farkına varıyordu.
Balkona açılan geniş kapının hemen karşısında kahvaltı ediyorlardı. Buna kahvaltı demeye bin şahit isterdi gerçi; akıldışı Paris yolculuklarından kalma bayatlamış kruvasanlar, buzdolabında buldukları birkaç meyve ve hazır erişteden oluşan anlamsız bir öğün tüketiyorlardı.
Sofranın gülünçlüğü önemli değildi, çünkü kahvaltı etmek için de epey saçma bir zamandı aslında. Yorucu gecenin kendisine ayrılmış son dakikalarında Jungkook'a sarılırken utanç verici bir şekilde uyuyakalmış ve neredeyse rüya görmeye dahi başlayacakken kucaklanıp yatağına götürüldüğünü hissetmişti. Uzaylı bunu ona hiç hissettirmeden, tuhaf teleportasyon sistemiyle de yapabilirdi elbette. Fakat belki de onu gerçek bir insan gibi kucaklamak, bu deneyime olabildiğince uzun bir süre maruz kalmak istemişti. Jimin buna minnettardı; zira kendisi de bu deneyimden fazlaca hoşlanarak uykusunu sürdürüyor gibi görünmek istemiş ve ağırlığını öylece adamın üzerine bırakmıştı.
Bu esnada düşüncelerini onunla paylaştığından habersizdi tabii. Haliyle Jungkook onu bir prenses gibi kucaklamış olduğu anlarda bilincinin gayet yerinde olduğunu biliyordu ve huzurlu bir uykunun tam da ortasındaymış gibi sakin görünen güzel yüzünü izlerken, genişçe gülümsüyordu.
Bazen temaslarında zihnine bulaşan düşüncelerin işleri daha da zorlaştırdığı doğruydu, fakat bu yeteneğe sahip olmasaydı insanın manipülasyonlarına kapılmasının kaçınılmaz olduğu da ortadaydı.
Jimin ise her şeyden bihaber yumuşakça yatağına bırakılırken sahiden mutluydu. Pek de temiz olmayan kıyafetleri ile yatağa girmiş olması önemli değildi çünkü Jungkook da yanına uzanarak ona sıkıca sarılmış, uzunca bir süre saçlarını okşayarak çok geçmeden yeniden uykuya dalmasını sağlamıştı. Yapılı bedeni öyle güvende hissettiriyordu ki, sıcak havaya rağmen ona sığınmak istermiş gibi iyice yaklaşmış, başını göğsüne yaslamıştı. Belki de ona bu kadar kolay teslim olduğu için utanmalıydı fakat düşünebildiği yegane şey tenleri birbirine yaslıyken ve adamın nefesi düzenli aralıklarla alnına çarparken ne kadar tamamlanmış hissettiğiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
olillon || kookmin
Fanfiction"Diyelim ki sana yardım edebilirim... Bunu neden yapayım?" "Çünkü bunu yapmazsan seni öldürmek zorunda kalırım." uzaylı!jungkook insan!jimin