Merhaba yıldız tozlarım, çok özledim sizi 🥺
Bir güncük geciktim ama nedense bölümleri kısa tutamıyorum artık, o yüzden oluyor 🚬
‼️ÖNEMLİ‼️
Sonradan bir uyarı eklemek istedim buraya. Lütfen yorum yaparken benim muhtemelen o yorumdan 1516262 tane daha okuduğumu ve dolayısıyla moralimin bozulabileceğini dikkate alın. Tepkilerinizi anlıyorum ve yazmanızı da istiyorum evet, ama lütfen ana karakterlere kötülermiş gibi muamele etmeyin.. Üyelerden hiçbirini kötü karakter olarak yazmam. Dolayısıyla böyle özen gösterdiğim bir şeye amaçladığımın tam tersi yorumlar gelince çok üzülüyorum. Belirtmek istedim, dikkate alırsanız çok mutlu olurum 💜Umarım beğenirsiniz, bol bol yorum bekliyorum, keyifli okumalar 😇💜
🛸🌲✨
Olillon katıldığı simülasyonlara rağmen, mavi gezegene ayak bastığında içinde bulunduğu yeni koşullara alışmakta korkunç derecede zorlanmıştı.
Sahip olduğu bedenin ağırlığıyla başa çıkma konusunda büyük bir kaygıya düşmüş, serin havaya tutunan yoğun nemi hassas cildinin gözeneklerinde oldukça gerçek bir şekilde hissetmişti. Güçlükler bunlarla da sınırlı değildi; ciğerlerine dolan oksijen ve su buharıyla karışık azotu sanki bir tadı varmış gibi sindirmeye çalışıyordu fakat tüm hazırlıklarına rağmen ani bir şekilde gerçekleşmiş olan atmosfer değişikliği zayıf bünyesi için çok ağırdı.
Peşi sıra burnuna dolan deniz ve balık kokusu da tüm bu yeni etkenlerin arasına karışarak dengesini kaybetmesine; bacaklarının vücudunu taşıma konusunda başarısız olmasına sebep olmuştu. Simülasyonlar sayesinde geliştirdiği refleksler yadsınamayacak kadar iyi durumdaydı fakat anlaşılan yeterli değildi; elleri baş ve gövde bölgelerini korumak üzere hızlıca bedeninin önüne siper olunca olanlar olmuştu; ömrünü bu yolculuğa adamış casus uzaylı, daha önce şahit olmadığı bir element bileşimi tarafından yenilgiye uğramıştı; üstelik henüz görevinin başındayken.
İşin komik yanı, Gilea'nın kendisine yardım edebilecek en yakın insanı tespit eden yüce varlığı, onu korkutup kaçırmamayı becerememişti. Bu konuda ne yapacağını bilemeyen zavallı uzaylı ise ormanın derinliklerinde, salgıladığı sıvı tarafından güçsüz düşürülmüş olduğu ağacın altında oturmuş ve gün doğana kadar insanın güzel bir uyku çekmesini beklemişti.
Bunu neden yaptığı muammaydı; Gilea zavallı, güçsüz insanı kolayca etkisi altına alabilecekken korkmasından hoşlanmayarak onu sıcak yatağına geri göndermiş ve kendi ayaklarıyla yanlarına gelmesini beklemişti.
Belki de insanların iradelerine doğrudan etki edecek bir kuvvet kullanmamakta kararlı olduklarından görevin ilk dakikalarından onu ürkütmek istememişti, belki de bu farklı canlının daha ilk iletişimlerinde duygularını açıkça, sesli bir şekilde ifade etmesini beklemiyordu, bu yüzden de afallamıştı.
Sebebi her ne ise, bu karar Jungkook'un çevreye aşina olması için genişçe bir zaman dilimine sahip olmasına ve mavi gezegenin aslında sandığından daha tehlikeli olduğuna kanaat getirmesine yol açmıştı. İlion'un kendine has şartlarıyla kıyaslayınca bu gezegende ilgi çekici bir şeyler olduğu konusunda her daim derin bir inanca sahip olmuştu; buna rağmen memleket özlemini en yoğun halde yaşadığı zaman, tam da bu anlardı.
Ormanın serin havasında yalnız başına kalmış savunmasız bedeni, dizlerine yapışmış saldırgan sıvı ve çevredeki küçük canlıların kulağına ulaştırdığı sesler o güne dek karşılaştığı en zor problemdi. Dahası, araştırmaları boyunca duygu denen sansasyona sahip olup olmayacağı konusunda net bir cevap geliştiremediği halde yüreğindeki dev endişeyle öylece oturuyordu işte; daha ilk andan olillonlara sunabileceği korkunç bir bilgi edinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
olillon || kookmin
Fanfiction"Diyelim ki sana yardım edebilirim... Bunu neden yapayım?" "Çünkü bunu yapmazsan seni öldürmek zorunda kalırım." uzaylı!jungkook insan!jimin