二十

1.1K 147 357
                                    

Merhaba bebeklerim~

Öncekilere göre sakin bir bölüm olduğu için yazarken çok zorlandım, olaylı bölümler yazmakta daha iyiyim bence 🥲 o yüzden kötü olmuş olabilir, kusuruma bakmayın şimdiden.

Önümüzdeki bölümlerden birini geciktirebilirim çünkü Barbie'yi epey boşladım, bir bölüm de ona yazayım diyorum 🚬
yazarken olillon gecikecek şeklinde haber veririm size 💕

Keyifli okumalar~

🛸🌲✨


Aşıklar şehrinin kaotik romantizmi akşamın karanlığında nehrin kenarında yürüyüş yapan, yüzlerinde heyecanlı gülücüklerle bisiklet süren, alelade bir kafenin bahçesinde baş başa tatlı yiyen, ya da geceyi erkenden eğlenceli hale getirmeyi tercih ed...

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Aşıklar şehrinin kaotik romantizmi akşamın karanlığında nehrin kenarında yürüyüş yapan, yüzlerinde heyecanlı gülücüklerle bisiklet süren, alelade bir kafenin bahçesinde baş başa tatlı yiyen, ya da geceyi erkenden eğlenceli hale getirmeyi tercih ederek çatı katlarının vazgeçilmezi olan Eyfel manzaralı barlarda sıcak şarap içen çiftlerin kanına karışmış haldeydi.

Bu şehir belki bir şarkıyı anımsatan dilinden, belki mevsimler gelip geçse de dallarından kopup gitmeyen sıcak atmosferinden, belki de ressamlara en ünlü eserlerini ortaya koyduracak kadar şairane manzaralara sahip olduğundan birçok kişinin vazgeçilmeziydi. Aşık olunca bir anda bünyeye yüklenen sevdiğini alıp Paris'i ziyaret etme dürtüsünün kaynağı da bu olmalıydı.

Öte yandan şehrin böylesine iddialı bir sıfatı üstlenmesi her gezginin içinde aynı heyecanı yaratmıyordu. Neticede insanın yanında aşığı yoksa, aşıklar şehrinin bir parçası olmak da mümkün değildi.

Jimin, kendisini bunu en derininde hissedebileceği müthiş bir paradoksun içinde bulduğunda Jungkook'un güçlü kolları arasındaydı. Giderek alışmaya başladığı ışınlanma hadisesini yaşayacak oluşu bu kez sürpriz değildi, bu yüzden kollarını adamın beline sarmış ve gözlerini sıkıca yumarak yüzünü göğsüne yaslamıştı. Komikti, ama tanıdığı herkesten daha fazla flört deneyimi olmasına rağmen hiçbir adama sarılırken böylesine tamamlanmış hissetmemişti. Sanki onun bir parçasıydı da, temasları bir bütün yaratarak ait olduğu yere; eve dönmesini sağlıyordu.

Bu yüzden gözlerini açıp görkemli Paris manzarasına bakan romantik bir mekan yerine bir tuvalet kabininde olduklarını gördüğünde de olması gerekenden çok daha keyifli hissetti. Bir tuvalet kabininin bile hafızasına kıymetli bir anının arka planı olarak kazınacağını fark ettiğinde olayın aslında Paris olmadığını anlamıştı; Jungkook'un yanı başında bulunduğu her yer aşkı sıfat ediniyordu.

En azından temiz ve iyi dekore edilmiş kabinde göz gezdirdikten sonra uzaylının doğruca kendisini izleyen gri gözlerine bakıp, "Randevu anlayışın bu mu?" dedi, alayla. "Zavallı Mina..."

Jungkook bu söylediğine gözlerini devirerek karşılık verdi. Fakat bunu insanı gözlemleyerek ve iyi bir taklit performansı sergilemeye çalışarak yaptığı o kadar ortadaydı ki, Jimin bir an için olillonun bu öğrenilmiş hareketi karşısında afallasa da gözleri kısılıp manzarası kaybolana dek genişçe gülümsemişti.

olillon || kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin