Gelen mesajı kaçıncıya okuyordum bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa o da yerimde duramadığımdı. Birkaç saniye oturuyorum sonra ayağa kalkıyordum. Bir yandan gelen mesajı okuyor, bir yandan evi tavaf ediyordum. Evde girilmedik oda bırakmamıştım. En son tuvalete girdiğimde "Benim burada ne işim var ?" diyerek çıkmıştım.
"Tamam Esila sakin ol. Titretme ellerini ve şu mesaja bir daha bak." Başımı tavana dikerek gözlerimi kapatmıştım. "Allah'ım lütfen mesaj hâlâ orada olsun." yavaş yavaş başımı telefona indirdim. Gözlerimi de yavaşça açtığımda mesajı orda gördüğümde ağzımdan kısık bir sevinç çığlığı çıkmıştı.
"Allah'ım şükürler olsun sana. Sana varya... Allah'ım seni çok seviyorum çok."
Mesaj başvuru yaptığım Kur'an kursundan gelmişti. O kadar ümidimi kesmiştim ki gelen mesajla yerimde duramamıştım. Bu sevincimi birileriyle paylaşmak geliyordu içimden. İçimdeki bu dürtü beni daire kapıma götürmüştü. Tam kapıyı açacağım sırada durup ne yaptığımı sorguladım. Ne yani bu sevincimi Hamzayla mı paylaşmak istiyordum ? Saçmala.
Kendi kendime durup sağlıklı bir şekilde düşünmeye başladığımda "Kendine gel Esila, iyice aklını kaçırdın."
Elimdeki telefondan Reyhan'ın ismine tıklayacağım sırada onun bu saatlerde uyuduğu geldi aklıma. Berfin'i zaten arayamazdım kız daha yeni evlenmişti. Ben içimdeki bu mutluluğu kime anlatacaktım ?
Rehberimde mutluluğumu paylaşacak kimseyi bulamayınca oflayarak koltuğuma oturdum. Mutluluğunuzu paylaşacak birileri yoksa hayatınızda, o mutluluk size haram olabilirdi.
Kurstan gelen mesajı son kez okuyup cevapladıktan sonra telefonu kapatıp göğsüme bastırdım.
"Rabbim sana çok şükür." dilimle ettiğim şükürlerden sonra abdestimi alıp iki rekat da şükür namazı kılmıştım. Uzun zaman sonra böyle müjdeli bir habere ihtiyacım vardı. Mesajda bugün başlayabileceğim yazıyordu fakat istersem yarın da gidebilirdim. Ben tabikide bir sıkıntı çıkmazsa bugün gidecektim.
Kursun 10 da başlamasına rağmen ben şimdiden ne giyeceğimi hazırlamıştım. Heyecandan ne oturabiliyordum ne de kitap okuyabiliyordum. En sonunda pencereyi açıp derin bir nefes aldım. Sokak sabahkine göre canlanmıştı. Herkes işine gücüne gidiyordu.
Ve birazdan bende gidecektim...
Penceremden dışarıya bakarken bir yerde gözüm takıldı. Burası sabah Hamzayla kedi sevdiğimiz yerdi. İlk defa bir Van kedisi görmüştüm bugün. Onu sahiplenmek çok istemiştim fakat evde bakacak bir yerim yoktu. Dahası ben kendime bile bakamıyorken o kediye nasıl bakabilirdim ki ? Daha basit bir vitamini bile vaktinde alamıyordum.
Gözlerim sabah oturduğum kaldırıma takılınca Hamzayla olan konuşmalarımız geldi aklıma. Fikrime gelen düşünceyle dudaklarım iki yana kırvrıldı. Düşüncelerimin içinden sıyrılabildiğimde ne yaptığımı kendi kendime sorguladım. Bu güne kadar onu aklıma bile getirmezken şimdi neden o aklıma geliyor ve ben sırıtıyordum ?
Kendine gel Esila kendine gel !
Ben yoldan geçenleri izlerken kapım çalındı. Bu saatte kimin gelebileceğini düşünürken kapıya doğru ilerledim. Kapının deliğinden baktığımda Hamza'nın geldiğini gördüm. Başımda zaten örtü olduğu için portmantodan feracemi giyip kapıyı açtım.
"Merhaba, rahatsız ettim kusura bakma. Simit almıştım da sende kahvaltı hazırlamaya uğraşma diye ikram etmek istedim. Biz gençler biraz kahvaltı hazırlamakta üşeniyoruz. Yani, en azından ben öyleyim. Seni bilemem tabiki." Hamza'nın kurduğu uzun cümleye gülerek elindeki simitleri aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORKİDE
أدب المراهقينEsila'nın 5 yıl önce aldığı kararla hayatı altüst olur. Ama yazarın da dediği gibi: "Hayatım altüst olur diye korkma nereden biliyorsun altının üstünden daha iyi olmadığını" ~ALINTI "Zor olmuyor mu ?" "Ah şu sorularını direkt sorsan da beni uğraştı...