8. Bölüm

106 8 7
                                    

Yeni temizlenmiş bir evde oturmak gibisi yoktur. Bende bunun keyfini çıkarmaya çalışıyordum. Telefonuma yaklaşık yarım saat baktıktan sonra " neden kitap okumuyorum?" dedim kendi kendime. Bu sefer bir uygulama üzerinden okuyacaktım. Genelde kitap halinde okumayı tercih ederdim. Telefondan okuduğum zaman bir süre sonra gözlerim ağrımaya başlıyordu.

Bugün gözlerime kıyıp telefondan okuyacaktım. Bu aralar çok rövanşta olan bir kitap vardı. Şuan sadece uygulamadaydı. Kitabı çıkmamıştı. Karşıma hep o kitapla ilgili sahneler geliyordu. Bayağı bir spoiler yememe rağmen başladım kitaba. Kitap hâlâ yazılmaya devam ediyordu. Birkaç bölüm sonra final olacağını söylemişti yazar. Normalde tamamlanmamış kitaplara başlamazdım ama son birkaç bölümü olduğunu duyunca başladım. Ben kitabın sonuna gelene kadar kitap tamamlanırdı zaten.

Kitabı okurken bir motorun aragaz verme sesi geldi. Geçenlerde duyduğum sesle aynıydı. Aragaz verdikten sonra durdu. Yaklaşık 30 saniye sonra bir daha aynı şekilde aragaz verdi. Yerimden kalkmaya hiç niyetim yoktu. Geçenlerde düştüğüm tuzağa bir daha düşmeyecektim.

Bir kez daha aragaz verdikten sonra aynı şekilde sustu. Bu sessizliği apartmandan bir teyzenin sesi bozdu.

"Yavrum ses çıkartıp durmasana. Bebeklisi var yaşlısı var. Biz senin motorunun sesini duymak zorunda mıyız. Aaaaa." Teyzenin sözleriyle ağzımdan bir kıkırtı koptu.

"Pardon teyze motoru kontrol ediyordum. Kusura bakmayın." Sesin sahibi Hamzaydı. Böylelikle motorun kime ait olduğunu da anlamış oldum. Benim yine cama çıkıp motora bakmamı bekliyordu. O yakalanış bir kere olur.
Bir dahası olmaz.

Birkaç dakika sonra kapım çaldı. Kimseyi beklemiyordum. Kim olabilir diye düşünerek kapıya doğru yürüyüp delikten baktım. Kapının önünde bir kadın vardı. Bu kadın 6 aylık bebeği olan kadındı. Onu görünce feracemi ve örtümü giyip hemen baktım kapıya.

"Selamun aleyküm Esila. Nasılsın."

"Aleyküm selam iyiyim sağol, sen nasılsın."

"Hamdolsun iyiyim bende. Boşsan eğer kahve içmeye gel bana. Hem biraz laflamış oluruz." Dedi gülümseyerek. Benimde evde canım sıkılıyordu zaten. İyi olurdu bu kahve işi.

"Boşum ya bir işim yok. Üstümü giyip geleyim."

"Benim evim bir aşağı katta sağdaki kapı. Gelince zile basma olur mu. Akay uyuyor."

"Tamam basmam. Yaklaşık on dakikaya sendeyim."

"Bekliyorum" dedi ve merdivenlerden indi. Bende kapımı kapatıp odama giyinmeye geçtim. Elime aldığım siyah elbiseyi giydim. Şal yapmayacaktım. Başıma kare bir örtüyü önden bağladım. Telefonumu da alıp çıktım evden.

Terliğimi giyip merdivenlerden inmeye başladım. Son merdivenlerden inerken Hamza'nın asansöre ilerlediğini gördüm. Beni görünce yönünü merdivenlere çevirdi.

"Naber Esila ?" dedi yanıma gelerek.

"Yaklaşık 2 saat önce beraberdik. Nasıl bıraktıysan öyleyim." Dedim omuz silkerek.

"Kader bizi hep bir araya getirmeye çalışıyor bak görüyor musun." Dedi muzip bir şekilde gülümseyerek.

"Kader midir artık senin oyunların mıdır bilemeyeceğim." asansör olayını ima etmeye çalıştım ama o bunu anlamamazlıktan geldi.

"Aşk olsun ne oyunumu gördün ki" dedi yalancı bir üzüntüyle.

"Komşum bekliyo sonra görüşürüz Hamza abi." Dedim yanından geçerek. Ağzının içinden "abinin anasını..." dediğini duyduğumda bir hışımla ona döndüm. Ona döndüğümü görünce cümlesinin devamını getirememişti. Duymayacağımı zannetmiş olacak ki arkamı döndüğüme şaşırmıştı.

ORKİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin