13.BÖLÜM

42 15 7
                                    

     Alarmımın çalmasıyla oflayarak gözlerimi açtığımda gözlerim tavanda gereğinden fazla dolanmıştı. En sonunda gözlerimi tavandan çekip dolabıma doğru ilerlediğimde bu seferde gözlerim dolabın içinde dalıp gitmişti. Kafamı iki yana sallayarak kendime geldiğimde hızlıca kıyafetlerimi alıp banyoya girmiş ve üzerimi değiştirmiştim.

     Yüzümü yıkamama rağmen hala üzerimde fazlaca yorgunluk, uyku ve mide bulantısı vardı. Normalde iki saat bile uyusam uykumu almış olarak uyanırken bugün niye üzerimde böylesine bir yorgunluğun olduğunu anlayamamıştım.

     Esneyerek odamdan dışarıya çıktığımda karşımda Furkan'ın beni boydan boya incelerken yakaladığımda kaşlarım derince çatılmıştı. Yüzüme bakmadan arkasını dönüp gittiğimde telefonumu arka cebimden çıkartarak odama taktığım gizli kamerayı açıp eve gelmeden önce olan görüntüleri izlemeye başlamıştım, hızlı bir şekilde izlemiş ardından uyuduktan sonrasını izlemiştim fakat temizdi. Ben yokken odama sadece yengem girmiş ve etrafı güzel bir şekilde kurcalamış bir şey bulayıp çıkmıştı. Furkan zaten odama girdiğinde hemen bilgisayarı sakladığı yerden çıkarmış ve ekranı incelemişti, yüzünde hiç şaşırma ifadesi bulamamıştım ama ben girdikten sonra yüzünü şaşırmış haline bürümüştü. Ben uyuduktan sonra ise hiç kimse girmemişti fakat aşağıdan konuşma sesleri duyuluyordu ama maalesef ki ne dedikleri anlaşılmadığı için telefonu kapatarak aşağıya doğru uzanan merdivenlere doğru yürümeye başladım.

     Bugün hafta sonu olduğu için rahattım fakat hiç halim yoktu. Kahvaltı masasına indiğimde herkesin yüzünde ciddi bir ifade vardı, kafamı sabır dercesine sallayıp yerime oturdum. Kahvaltı iki senedir ilk defa bu kadar gergin geçiyordu ve bu gerginlik benim sinirimi bozmaya başlamıştı. Sonunda sessizliğimi bozup konuşmaya başladım.

"Bir sıkıntımı var niye hepiniz gerginsiniz?" yengem masadan kalkıp mutfağa geçmişti. Dayımda yüzüme ciddi misin der gibi bakarken Furkan umursamadan yemeğini yemeğe devam ediyordu. Ulan adam mı öldürdüm ben ne bu tavırlar. Altı dakika on üç saniye sonra dayım ağzını açıp konuşmaya başladı.

"Ayrı eve çık."

"Ne?" beklemediğim için şok olmuş şekilde bakmaya başladım. "Ne saçmalıyorsun dayı, ne ayrı eve çıkması?"

"Git eşyalarını topla evin her şeyin hazır." şaka mı yapıyor bu?

     Ayağa kalkmamla sandalyenin yere düşmesiyle Furkan beyin bakışları en sonunda bana dönmüştü. Dolu gözlerimle ona bakıp merdivenlere doğru ilerleyip hızlı merdivenleri çıkıp odama girdiğimde kapıya yaslanıp derin bir nefes aldıktan sonra ağlama rolümden çıkarak gözümdeki yaşı umursamazca sildikten sonra yüzüme bir sırıtma peydah oldu. Sonunda istediğime ulaşıyordum, artık rahat rahat benden korkabilirlerdi.

     Gardırobumun üstünde bulunan büyük küçük tüm valizleri ve çantaları çıkarttıktan sonra gardırobumun kapağını açarak her şeyi yerleştirmeye başladım.

     Dolabı boşalttıktan sonra makyaj masamı küçük çantalardan birine doldurmaya başladım zaten pek fazla makyaj yapmadığım malzemem çok azdı.

     Bir sırt çantama bilgisayarlarımı, klavyelerimi ve mouse'larımı koydum, diğer sırt çantama hoparlörlerimi, yedek ekran kartımı, USB'lerimi, test tüplerimi, parmak izi testleri için gerekli malzemeyi ve geri kalan eşyaları içine koydum.

     Bez çantalardan birini alıp nevresim takımlarımı, yastıklarımı ve lastikli çarşaflarımı koydum fermuarlarını çektim. Orta boy valizimi alıp tüm ayakkabılarımı özenle yerleştirdikten sonra kol çantalarımı yerleştirmeye başladım. En sonunda onlarında yerleştirmeyi bitirdikten sonra bavulumun içine koymadığım kol çantamı açıp şarj aletimi, powerbank'imi, telefon kılıflarımı ve araya sıkıştırdığım annemden kalan ve üstünde 'A' yazan kolyeye hüzünle bakıp ardından yüzümü tavana doğru çevirip kolyeyi kalbime doğru bastırmıştım. Gözümden bir damla yaş akarken elimdeki kolyeyi çantanın gizli gözüne koyup onunda fermuarını çekip banyoya doğru ilerledim.

KAYBOLMUŞ RUHLAR(YARI TEXTİNG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin