FURKAN'IN AĞZINDAN...
"Hande, Hande güzelim uyan hadi. Bak ben buradayım yalnız değilsin, hadi aç gözlerini." Derken gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu. Etrafımdaki insanlara kısaca göz gezdirdiğimde herkes sadece bakıyor hiçbir şey yapmıyordu.
"Bakacağınıza biriniz telefonunu açıp ambulansı arasın!" herkes birbirine bakıyordu sabrım yoktu gerçek olmasa bile kuzenim dediğim insanın şuan dizimde kanlar içinde yatıyor olması beni çıldırtıyordu. "Ambulansı arayın dedim size!" arabanın içindeki şoför koltuğundaki adama baktığımda ayılmaya başladığını fark ettim. Adam titrek gözlerle etrafına bakıp Hande'yi gördüğü an yanındaki kapıyı tek bir tekmeyle açmış ve koşarak buraya doğru gelmeye başlamıştı.
"Durumu nedir?" demişti adam. Sahi Hande'nin durumu nasıldı?
"B-Bilmiyorum." Sesim titremişti benim sesim ilk defa titremişti.
Adam ilk önce nabzına daha sonra nefesini kontrol etmiş ardından telefonunu cebinden çıkartarak birilerini aramıştı. "Hemen bulunduğum noktaya bir araba gönderin." Demiş ve telefonu kapatmıştı.
"Kimsin sen?"
Gözlerini bana doğru çıkardığında gözlerini gözlerime sabitlemişti, doğrusu biraz korkmuştum. "Beni tanımana gerek yok."
"Pekâlâ." Derken bulunduğumuz yere doğru hızla gelen araba sözümü kesmişti. Karşımdaki adama baktığımda arabaya doğru elini sallamıştı.
"Arabanın arka kapısını aç çabuk!"
"Hande?"
"Ben getireceğim onu hadi hızlı!" koşarak arabaya doğru giderken kaç kişiyi ittirdiğimi sayamamıştım bile.
Hızla arabanın arka kapısını açtığımda adamda arkamda belirmişti.
"Arabaya bin en köşeye geç kızı dizine yatıracağım." Ağzımı açıp tel bir kelime diyemiyordum yavaşça kafamı sallayarak onayladığımı belli ettim. Arabanın içine girip sağ köşenin en ucuna gidip adamın Hande'yi dizime yatırmasını bekledim. Ellerim titriyordu, kendimde değildim. Sanırım korkuyordum.
Ön koltuğun kapısı açıldığında adam aceleyle arabanın içine girmiş ve şoför koltuğundaki adama dönüp "Bas bas! Kız ölecek çabuk ol!" Demişti.
"Abi dönemem ben bu kalabalıkta." Sağ koltuktaki adam camı indirerek dışarıya doğru bağırmaya başladı. "Kenara çekilin, arabayı döndüremiyoruz!" etraftaki insanların geriye doğru çekilmesiyle adam kafasını arkaya çevirip "Kızı sıkı tut düşmesin." Dediğinde ben tekrar kafamı olumlu anlamda sallamıştım. Ben bu titreyen ellerimle Hande'yi nasıl tutacaktım ki?
Tutmuştum.
Adamın hızla drift atarak dönmesiyle Hande'yi öyle bir tutmuştum ki kendimde bu gücü nerden bulduğumu sorgulamıştım.
Arabanın ani dönüşüyle insanlar biraz daha geriye çekilmiş korkuyla bakmaya devam etmişlerdi. İki güne unutacaklarına adım kadar emindim.
Yarım saatte geldiğimiz yolda şoför koltuğunda oturan adamın hiçbir ışıkta durmadığı gibi frene de hiç basmamıştı. Etrafımızdan geçen şeyleri göremememi geçiyorum odaklanamamıştım bile. Hastanenin önünde durmamızla öndeki adamların aynı anda kapılarını açıp senkronize şekilde dışarıya çıkmalarıyla beraber arka koltukların kapılarını açmışlardı.
Adamlardan biri Hande'nin kafasını tutarken diğeri "Sedye getir, vaktimiz kalmadı." demesiyle hastaneye doğru koşmuş içeriye girdiğimde ortaya doğru bağırmıştım. "Sedye! Sedye getirin çabuk!" dememin üzerinden otuz saniye falan geçmesiyle dört kişinin sedyeyle beraber bana doğru koştuklarını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ RUHLAR(YARI TEXTİNG)
RandomBir insanın hayatı tek bir günde değişebilir mi? değişiyormuş. Benim hayatım tek bir günde değişti, o bir günde ailem öldürüldü, başka şehire taşınmak zorunda kaldım. Yaşadığım şehir değişti, ismim değişti, annem-babam değişti ama en önemlisi karakt...