-Depodan çıkıp arabaya bindim. Aklım almıyordu ağbim dediğin insana bunu nasıl yapardı insan? Neden yani neden? Güvenmiştim ona en az yusuf ve mert kadar güvenmiştim. Kardeş bilmiştim meğerse kalleşin tekiymiş yavşak. Düşünmekten çıldırmak üzereydim kafamın içerisinde tonlarca soru vardı. Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. Komple telefonu kapatım. Doğru arabayı bara sürdüm.
-Arabadan inip mekana geçerken kapıda musa karşıladı beni.
"Ali bey hoşgeldiniz"
"Hoşbulduk. İş konuşmayacağım kafamı dağıtacağım"
"Tabi ne istersiniz"
"Her zamankilerden getir deyip benim için rezerve olan masaya geçip oturdum."
-Musa servisleri bırakıp yanımdan ayrıldı. Viskiyi tek yudumda diktim belki kafam güzel olursa bu yaşanılanları unuturdum. Kafam hafif hafif güzelleşirken karşımda mirayı gördüm. Biraz fazla kaçırdım sanırım gözümü kapatıp açtığımda miranın hayal olmadığını anladım. Merte sinirli bir bakış atıp;
"Ben sana mirayı eve götür dedim sen bara getirmişsin, sanada mı güvenemiycez artık mert"
"Ağbi"
"Kes lan başlatma ağbinden"
"Ali kalk gidiyoruz"
"Ben gelmiyorum ama evet siz gidiyorsunuz hadi mert"
"Sen gelmeden ben hiç bir yere gitmiyorum ali"
-Bardakta kalan viskiyi kafama dikip ayağa kalktım daha doğrusu kalkmaya çalıştım. Mira kafamın güzelleştiğini fark edince koluma girip beni kaldırdı.
"Tut şunu mert uçmuş bu"
"Tamam yenge"
Miradan Devam;
- Mert ve ben aliyi kaldırmaya çalışırken;
"Bırakın lan bırakın, kardeş dedik mert biz ona kanlarımızı birleştirdik bumuydu karşılığı ?"
-Mert başını yere eğdiği sırada gözünden akan yaşı temizledi. O an durup düşündüm zeynodan böyle bir darbe yesem birdaha asla toparlanamaz ve kimseye güvenemezdim. Ali nasıl toparlanacaktı ? Peki ben ne yapacaktım onu tekrar kendine getirmek için ? Allahım lütfen bana güç ver aliyi toparlayabilmem için.
"Ali nolur sevgilim hadi kalk otele geçelim nolur"
"Bırakın beni dedim, bırakın da acımı yaşayayım"
-Onu asla bu halde burada tek bırakamazdım. Bi müddet alinin yanında oturup onun içmesini ve mırıldanmasını dinledik. Sızdıktan sonra mert ve musa aliyi arabaya taşıdılar. Otele varınca mert aliyi yatağa yatırdı.
"Mert, çok zor bi durum farkındayım bu halde ben senin yanında olup yardımcı olucağıma yine sen gelip bana yardımcı oldun hakkını helal et"
"Olurmu yenge öyle şey helal olsun tabi varsa bi hakkım. Ağbim o benim herkesten ve her şeyden önce o gelir. İyi geceler yenge" deyip odadan çıktı.
-Tıpkı ali gibi mertte mahvolmuştu. Çok üzülüyordum ikisinin bu haline, elimden gelen hiç bir şeyin olmaması her şeyden kötü.
-Yatağa girip aliyi kendime çektim. Kafasını göğüsüme yaslayıp saçlarını okşamaya başladım. Bir şeyler mırıldanıyordu. Anlayabilmek için dikkatlice onu dinledim.
"Çok küçüktük 7-8 yaşlarında. Ben mert ve yusuf oyun oynuyorken amcamın arkasına saklanmış elinde oyuncak ayıyla duran bir çocuk vardı. Amcam bana yaklaşıp aslanım bu ferit tıpkı yusuf ve mert gibi senin kardeşin, oyun arkadaşın, şuradaki kırık cam parçasını getir bakalım. Bu demek oluyordu ki parmağımızı kesip bizi kan kardeş yapıcak. Hemen camı alıp işaret parmağıma batırdım. Camı amcama uzattım. Amcam feritinde işaret parmağını kesince işaret parmaklarımızı bir birine değdirdi. Ferit ağlamaya başladı. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Atılan İmza
ActionBizim şer gördüklerimizde belkide bir hayır vardır nerden bilebiliriz? Bir tarafta türkiyenin en güçlü mafya babası , bir tarafta prensesler gibi büyütülen bir kız zorla atılan imza üzerine bakalım hayatlarında ne gibi değişiklikler olucak?