Limon Fidanı 🙋

Tuğkan Ayaz

Duş alıp evden çıkmamız sekizi bulmuştu. Mert'te erken uyandığına memnun kalmamıştı.
- Ağabey sabah sabah bizim ter atmamız gerekli mi ?
- Burak kaldırdı beni amına koyduğum. Görmüyor musun ? Siyah şort giyindim. Bembeyaz marka ayakkabılarım ormanın çamuruna değince leş olacak. Sikeceğim yapacağınız işi.
Alt katta bulunan koltukta Limon'u kucağına almış olan Burak ise telefonuna bakıyordu.
- Lan erkek kardeşim Polanya'ya gitti okumaya. Dertlendim oğlum. Baba evine gittim dün gece.

Sanki Burak kız olmuştu. Gülmeme engel olamadım.
- Yeni gelinler story atar. Baba evine dönünce ailem diye. Oğlum, sen bizimle kafa mı buluyorsun ? Amına koyduğum ne içtin sen ?
- Bırak moruk. Baba evi rahattır. Annen çayını getirir. Baban sevgi ile seni kucaklar. Lan ben evimi haftada üç kez zor topluyorum. Annem her saat toz bezi elinde.
Koşuya çıkınca bastığımız çalılardan çıkan sesi duydukça aklıma çatışma geliyor. Ekip beni kenara atmıştı büyük ihtimalle. Mesaj gelmediğini için sabah telefonumun yüzüne bakmadım.
Giydiğim şortun cebinde duruyordu telefonum. Koşuyordum ama gelecek mesaj sesini bekliyordum.
Ormandan çıkınca yolun karşısından gelen köpekleri gördüm.
Mert kahverengi olan köpeği gösterdi.
- Uzun kulaklarını görüyor musun ağabey ? Tam bir kral.
Burak ise onun kız olduğunu düşünüyordu.
- Ne kralı lan. O kraliçe. Bu yürüyüşü nerede görsem tanırım.
Üç kişilik sokak köpekleri başlarını bize uzattığı saniye tekrar öğrendim. Her canlı sevilmeye ihtiyaç duyar. Kendini ne kadar sever isen sev. Bu böyledir. Yoksa Allah çiftler halinde bizi dünyaya göndermiş olmazdı. Annem yalnızlığın Allah'a mahsus olduğunu öğretmişti bana.

Annemi ve babamı özlüyorum. Kendi ayaklarımın üstünde babam durmam için beni bıraktı. Vurdum kapıyı çıktım. Lan taşak geçiyorum. Babama fikirlerimi anlattım. Bana saygı duydu. Ve Tuğkan Ayaz oldum. Kıtlık bilincinden bir sene içinde çıktım. Hobilerime daima yenisini ekledim. Görünen Tuğkan daima solf biriydi. Görünmeyen Tuğkan ise aynanın arkasında kendine sarılmaya gelirdi. Köpekleri mama getirmeye dönecektim mutlaka. Onları burada çaresiz bırakacak kadar insanlığımı yitirmiş değilim.
Ben hayatı cömert yaşamayı biliyorum. Belki ekipten ayrılıp sokak hayvanları için besleme alanları yaparım. Elim marangozluk işlerine yatkın.

Yine de masum insanların çığlıkları tüm hayatımdan daha değerli geliyor bana. Satın alınmayan eşyaların dertleri artık insanları perişan etmiyor. Çünkü; belli noktalardan sonra bilinen savlar ölüyor. Artık az eşyanın ve çokça huzurun arandığını çevreden duyuyorum. Bir yatak odası ve oturma grubuyla evi tamamlayan çiftler misafir kabul etmeyeceğini söylüyor. Eşim olacak mı? Onun fikirlerini yutmak isterdim. Bana açacağı üzüm salkımı duygularının olgunluk seviyesi tartar mı kalbim ? Yıldızlara şiir yazar mıyız ? Siktir et. Benden geçti.
Oğlak burcunun kendine olan güvenini sahibim.
Plan ve program yapıyorum. Aşkta ise işler öyle olmuyor. Ben siktir et diye ilişkiye nokta koyuyorum. Zor bir adam olmadım hiç. Ama demek ki kızlar beni zor buldu. Gözde bir bekar mıyım ? Hayranlarım ekipte fazla. Lan bana ne amına koyduğum dedim. Beynim şişti yine.
- Moruk yaşlandın. Duygusal bir adama döndün.
- Holmes oldun ama benim kalbimin sırlarını çözemedin.
Mert ise uzun kulaklı köpeği okşuyor.
- Oğlum, bu ikisi ile partiye gideceğim. Beni anlıyor musun ?
Köpek havlıyor. Burak evine taksi ile dönüyor. Mert kahvaltıyı hazırlayacağı söylüyor. Duşta daha saçıma su değmedi. Telefonumun çalıyor.
Mert'in sesini duyuyorum.
- Ağabey, Holmes arıyor. Nerede kaldınız yazdı bana.
- Siktirsin önden gitsin. Ter kokusu içinde insanları zehirlemeye partiye gidemem.
Mert'in cevabı skandal.
- Ağabey kusura bakma ama sigaranın küllerini evinde gören senin temiz olduğuna inanmaz.
Duşta Mert'in bana soktuğu lafı düşünmüyorum.

Parti ortamına uygun gitmem lazım. Ben öyle kravat takmayı sevmiyorum. Beyaz gömlek ve böğrüm açık şekilde katılıyorum. Ceket ağırlık yapıyor. Bence gülüşüm en ağır giysi. Kalkamaz kimse altından. Siyah bir takım çekerim. Oldu ve bitti. Kasmam lan. Yüzüme maske yapmadım. Sabunum zaten piyasada satılan şampuanlarla aynı fiyattan satışa sunuluyor. Tüm bunların yanında sakallarım uzun. Ara sıra resim paylaşıyorum. Sakallarımı kestirmek hiç istemiyorum. Tanımadığım bir kız bana mesaj göndermişti geçen ay.
- Battır sakallarını bana. Acısına razıyım.
Bir başka kız ise tam tersi şeyler yazdı.
- İğrenç bir saç ve sakalın var.
Siktir dedim. Kızın profile resmine baktım. Amına koyduğum fake hesap. Berberim Samet ise saç ve sakalın yüzümü sivri yaptığını söyledi. Berberin dürüstlüğü mü ? Yoksa keyfimin kahyası olma durumu mu ? İkincisi beni bağlar. Aynada yüzüme bakıyorum.
- Hep 27 yaşındasın Tuğkan.
Yüzüm sigaranın verdiği zararları taşıyor. Spora başlayıp sigarayı bırakır isem sorunu çözeceğim. Günü gelecek ekipten değil benden söz edeceğim herkese.
Başardım lan. Vücudumun güzelliği siliyor tüm perdeleri diye kahkaha atacağım.
Lan ben daha banyodan çıkıp dolapta gömlek ararken Mert çoktan hazırlanmıştı.
- Ağabey nasıl oldum ?
- Lan şerefsiz ateş ediyorsun.
Mert cidden full hazırlık yapmıştı. Saçları taramış ve hangi ara ütü yapmıştı ?
- Lan madem ütü yapıyorsun. Var böyle yeteneğin benim siyah gömleği ütüler misin ?
- Hiç sormayacaksın sandım ağabey. Ayrıca mutfak tezgahında seni tostun bekliyor. Bulaşıkları sen yiyince ben yıkarım.
- Makineye niye atmıyorsun oğlum ?
- Bulaşık tabletlerine 400 TL veremem ağabey. Sünger ve bulaşık deterjanımız var. İdare ediyoruz böyle.
- Karın olunca göreceğim seni.
Mert gülüyor ve telefonundan müzik açıyor.
- Ankara bebesiyim ben. Dönüp bakmam arkaya.
- Kes tıraş etmeyi. Kız bakmadı sana. Yeme beni.
Mert geliyordu ve dolaptan siyah gömleği alıyor.
- Bu mu ağabey ?
- Yarana tuz mu bastım ?
- Yaralı değilim ağabey. Ben bu saatten sonra ilişki yapmam.

Mert, gömleğimi ütülemek için odadan çıkıyor. Hayatın aşk tarafında insanlar büyük yıkımlar yaşıyor. Kalp ağrısının getirdiği mental yorgunlukla artık güvenin tüm dişleri dökülmüş ve canavarlar her yerde. Geçen bizim ekipten Selda ile kahve içmiştim.
- Tuğkan evlenecektim.
İlişki uzmanı olur isem ben aslında tüm problemleri çözerdim.
- Selda biliyorum. Nişan resimlerini gösterdin bana.
- Düğüne iki hafta kalmıştı. Hakan beni terk etti. Evimizin eşyaları alınmıştı. Hayır yoksa niyetin niye benimle eğlendi?
Selda olayı anlattı ve rahatladı. Hakan mı ? Siktir edin o herifi. İki ay sonra nikah kıydı. Güzellik salonu olan Aybüke ile evlendi. Balayı için Dubai'ye gitti ikisi. Sanırım yıkılan hayallerin üzerinde açan güllerin hep yaprak dökeceğini bilirsiniz. Selda ise ekip tarafından altı ay görevden uzaklaştırma yedi. Çünkü; Hakan aklında iken odaklanma sorunu yaşıyordu. Mert ile evden çıkmadan önce selfie çekildik.

Mert ile ikimizin çekildiği fotoğrafı aile adlı gruba gönderdik. Holmes karşı hamleyi yaptı.
Keten bir gömlek giyinmişti. Altın rengi bir zincir ile beyaz taşlı kolyesini takmıştı. Yüzü ışıl ışıl gülüyordu. Siyah bir kot pantolon giyiniyordu. Deri ceketi ise kahverengi ile uyumsuzluk örneğiydi. Holmes olmasının artısı mı ? Gözünde gözlük vardı.
- Acele edin moruk. Öğle olacak. Hala çıkmış değilsin. Trafikte kalacaksınız.
Bize konum attı. Mert ile birlikte garaja gittim. Arabamı çalıştırdım. Petrol ofisine uğradık. Mert'in saçlarının ayarları bozulmuştu. Mert geldiğinde ben dayanamayıp bitter çikolatayı gömdüm. Mert ise yemek istemedi.
- Dişlerimi yeni fırçaladım.
- Oğlum ye. Başlatma dişlerine.
Cidden Holmes haklıydı. Partiye biz gittiğimizde saat ikiye neredeyse geliyordu.
Holmes bizi kapıda karşıladı.
- Onlar benim arkadaşlarım.
Güvenlik bizden davetiye istemedi. Binanın üst katına çıktık. Parti öncesi daha alt katta organizasyon ekibi çalışıyordu.
- Boğaz manzaralı bir yemek için size sözüm vardı.
Siktir. Üst kattan denize açılan balkonda enfes bir masa bizi karşıladı. Holmes çoktan unutuldu. Mert ile yemek için sandalyemizi çekmiştik. En sevdiğim mercimek köftesini görünce gülümseyip Burak'a öpücük gönderdim.
- Muck. Seni seviyorum Holmes. Omega yenur bu.
- Moruk neyi sevdiğini aileden üyelerin bilir sadece. Biz, zirveye geldi isek ödün vermedik kendimizden.