Tuğkan Ayaz

14 5 1
                                    

İki gündür yatakta. Bronşit olduğu için mutsuz.
Cümle kurma sayısı sadece ikiye düştü. Aşkın asansörü, kalbimin dibine oturdu. Yukarıya çıkmıyor. Odama beni almakta istemiyor.
- Tuğkan hastayım çık.
Eğer dinlemez isem sözünü ağzına taktığı maske ile bakıyor bana ters ters. Öksürük şurubu içmekte hoşuna gitmediği için yemek kaşığını alıyor. Ölçek kullanmıyor.
- Hiç iyi olmayacağım.
-Amına koyduğum depresyona girdim. Harbiden söylüyorum, bak. Sıkmadı mı ? Lan, insanım. Seni seven insanım üstelik. Pervane oldum sana.
- Gemi değilsin.
- Ayça. Gözümün gördüğü en güzel renk tonu. Aşk bahçemin en hoş kadını. Doktor sana ilaçlarını kullan iyi olacaksın dedi.
- Mert ile oyun oynayıp gülüyorsun alt katta. Delinmiş duvara bakıyorum.
- Uyuman için gidiyorum. Sana tepsi tepsi yemek yaptım.
- İştahım yoksa suç benim mi ? Patates kızartması sevmediğimi söyledim. Makarna yine tercihim olmaz. Benim canım kısır çekti.

İki gün boyunca Mert ile çeşit çeşit yemek yaptık. Hepsine kusur buldu.
- Et haşlaması Ayça yaptık.
Ayça burnunu tuttu.
- Koku alerjim var.
Bağışıklık sistemi için ıspanak yaptım ben. Mert ise tavuk ızgara.
- Ispanak ve tavuk zehirler beni. Ayrıca tavuk kokusunu sevmem. Yeşillik hoşuma gitmez.
Akçaabat köfte istedi fırında. Mert dedi bana.
- Sakin ağabey. Bir kız bizi mutfakta zorlayamaz. Onu memnun edecek kadar mutfak bilgimiz var bizim.
Çiğ olarak fırına köfteyi koyduk. Ayça çatal ile köfteyi böldü.
- Çiğ şekilde fırında pişirmiş olmanız damak zevkime göre değil.Tavada hafif kızartılmış yiyorum.
- Aşkım. Zıkkımın kökünü yiyeceksin.
Yastığı fırlattı yüzüme.
- Mor lahana salatası istiyorum.
O kadar çeşitten gitti marul, havuç ve mor lahana ile yaptığımız salatayı yedi. Onun yüzünden Mert iki parmağını kesti.
- Marulları incecik doğrayın.
Tahtayı kullanmadan bize marul doğramayı  gösterdi. Bıçağı seviyordu Ayça. Biz tahta üzerinde rezil ettik kendimizi. Bir kase salata ile ilaçlarını içince mide ağrısı yüzünden huzursuz hissetti.

-Seni seviyorum beğeni kasan sevgilim.
Gözlerinin dudağıma baktığını ve iç çektiğini görüyorum. Ondan böyle huysuzlukları saniye başında artıyor.
- Hastasın. Seks bitkinlikten yapamazsın.
Göğsüme dokunuyor parmağı.
- Sen hasta değilsin. Her şekilde iyi etmelisin beni. Mental olarak zihnimi silmek için ateşli öpücüklerin hücum etmeli bana. Alfa kurt böyle davranır. Avını önce etkiler.
- Eminim öyledir. Sağlığın için dinlenmen şarttır. Şuan sadece senin gülüşün benim için geri gelmeli. Hasta Ayça sanki su tabancası kırılan çocuğa benziyor.
- Büzük dudaklı ben çekilir miyim ?
Üstüne atlıyorum. Giydiği pijamayı çıkartıyorum. İstediği şeyi almasını sağlıyorum.
Benim onun içinde olmam ile birlikte başını geriye atıyor.
- Tuğkan bence ilacım sensin.
- Fazla sert bir ilaç benimki.
Hızlı hareket ediyorum. Onun bedeni bitkin. Ve sadece orgazm olup biraz daha fazla uyumak istiyor.

Kucağımda duş almasını sağlıyorum. Suyu kapatıp benim dudağıma eğiliyor. Ama öpmüyor.
- Tuğkan.
- Yine şahsınız neler arzuluyor ?
- Bebek yapmayacak mıyız ?
Dilimi çıkarmak istemiyorum ağzımdan.
- Benim aşkımın perisi. Zaten bir bebeğim var. Duymak istiyorsun illa değil mi ?
- Ya ölür isen senden bir benzer kalsın hayatta.
Ölmeyi düşünür mü insan ? Ayça cenazeyi acaba planladı mı ?
- Öldüm varsayalım.
- Ölme.
Dudağımı öptü ve hemen gözleri doldu.
- Senin sulu gözlü sevgilin çok kırgın kalır. Kalbim nefesini sana armağan etmek isteyecek o gün.
- Bugün benim için nefes almıyor musun ?
Konuşmamız bitmişti öyle. Aralık ayının ilk haftasında evlendik. Ayça gittikçe regl gününün aşağıya indiğini söylüyordu.
- Karıma hasret mi yaşamam gerekli ?
- Göğüslerim hassas.
Regl dönemi kanepe alışkanlığı çıkardı başıma. Sigara ve kahve içmem yasaktı. Göbeğine doğru başımı yaslayıp saçımı okşadığı günleri ise hatırlamadığı söylüyordu.

- Karıcığım.
Ayça kanepede uzanmış ve elinde telefon ile dizisine bakıyordu.
- Çin dizisi izliyorum kocacığım. Tuğkan evliliğin aşkı bitirdiği doğru. Mıy mıy olduk.
- Bebeğim. Sinirli misin ?
Diziyi bırakıyor ve cevap vermemek için konuyu değiştirmeye çalışıyor.
- Gece bensiz uyudun.
Regl sancısı çekiyorum ve tek uyur isem rahat ederim dedi. Ondan yatağa Ayça olmadan gittim.
- Sana söylemiştim. Fazla naz aşık usandırır.
Ayça karnına dokundu.
- Bebeğim. Duyuyor musun baba ne söylüyor ? Seni ve beni istemiyor.
Gülümseyip uykuya daldı. Uyandığında yapmış olduğum puding kasesini inceledi.
- Sıcak seviyorum puding.
- Muz, bisküvi ve puding var kasenin içinde. Tatlı krizine son.
Kaşığı kaseye götürüp bana verdi önce.
- Elimle seni beslemeyi özledim.
- Hiç böyle beslemedin.
- Tuğkan. Sen kuş musun ? Kuş, yuvaya konar konmaz yavruları ağzını açar.
Kuş oldum.
- Muhabbet kuşu yerine koyuyorsun ara sıra beni sevgilim.

Kaseyi kalkıp sehpanın üzerine bıraktı. Geldiğinde aklından oyunlar geçtiğini bilmiyordum.
- Karnıma azıcık masaj yapabilir misin ? Canım yanıyor.
- Acile gitmek neden istemiyorsun ?
Ayça hemen çark etti.
- Tamam. Yapma masaj. Zaten gece bensiz uyudun.
- Manipülasyon yapıyorsun.
- Hayır. Ağzıma gelenleri sayıyorum.
Sinirli şekilde karnına ellerini götürdü. Sinirli olunca şeker olan görüntüsü sadece pişmaniye gibi oluyordu. Hem yüzünün kıvrımı tel tel tatlılık demekti. Benim olan bu karşı konulmaz eşimin kalkıp elini tuttum.
- Seni çok özledim.
- At at.
- Atmıyorum. Sadece regl döneminde kadınlar hassas oluyor. Ve sen benim kadınım olarak zaten biraz elastik birisin bebeğim.
- Bu senin bensiz uyuduğunu değiştirmiyor. Sana bebek vermeyeceğim. Doğum yapar isem hastane köşesinde kalırım bir başıma. Ailem Trabzon'da. İstanbul beni yuttu.

Olayları drama çevirmesi karşısında güldüm.
- Ne gülüyorsun Tuğkan ? Komik mi ?
- Seni bir kişi tutsa midesini delmek için sözlerin yeterlidir.
Benimle gülümseyip ellerimi karnına götürdü. Parmaklarıma dokundu.
- Regl dönemi bitince parmakların bana ne yapacak ?
- Hiç. Artık eşim olduğuna göre seks hayatımız bekleyebilir. Özlem kuşağını kapattık. Seni yokluğunda özlüyordum. Şimdi öyle mi ?
Ellerini çekti ve doğruldu.
- Siktir git Tuğkan. Bu yeterli değil. Siktir git şuan öfkemi karşılamaz. Gözümün önünden çekil ve ağzıma daha ismini almayacağım. Gıcıksın gıcık.
- Tamam tatlım. Gözlerinin önünden spor salonuna gideceğim. Nasıl ise çok kız var orada.
Aslında kız yoktu. Mert ve benim dışımda sitenin spor salonuna ara sıra Burak geliyordu.
- Var ise kız ne güzel. Tanışır ve bulursun birini. Boşanmak için elime koz veriyor isen sonuçlarına katlanırsın. Kıskançlık mı edeceğim ? Asla. Elimi sallasam ellisi. Sadece seni seviyorum diye sevgimi kullanmayı düşünme. Silerim seni.
Gözlerimiz birbirine resmen meydan okuyordu. Elli tane erkek az dedi bir milyon erkekte ona bakardı. Farkında olmadan enerjisi karşı tarafta bulunan herkesi çekiyordu.
- Aşkımız için böyle konuşur isen cidden evliliğimiz biter.
- Sen beni kıskandır paşam. Ağacın dalı oynamaz. Ben iki söz ile biten kadın değilim. Akıllı ol.
- Olmaz isem ne olur ?
Kanepeden kalktığında bana tekme atacağına karar vermiştim.
- Trabzon'a dönüyorum.
Merdivenleri hızlıca çıktı.
- Sıçtım.
Salondan çıkıp gitmesine izin vermezdim. Üç dakika olmuştu. Öfke ile dönmesi lazımdı. Yatak odasına doğru koştum. Banyodan sesi geliyordu. Kusuyordu. Banyonun kapısını açtım. Solgun yüzü dışında titriyordu.
- Ben galiba ölüyorum. Tansiyonum düşmüş olmalı. Siyah görüyorum seni.
Onu incitmek veya üzmek için söylememiştim. Hastaneye giderken ağlıyordu.
- Hasta olmayı sevmiyorum.
Hemşire tansiyonunu ölçtü. Biraz düşüktü. Yolda tuzlu çubuk yediği için yükselmesinin normal olduğunu Ayça söyledi hemşireye. Acilden giriş yapmıştık. Uzman bir doktorun görmesi tavsiyesini Ayça dinledi. Serum sonrası ise evimize gitmek istedi. Yolda ise uyudu. Konuşurken uyumayı seviyordu.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin