Tuğkan Ayaz

37 8 14
                                    

Kasım ayında Oğlak burcu çiftlerinin bebek haberi alacağını okumuştum. Münevver benimle aynı burçtan olunca onun kız kardeşi Adile hamile kalmıştı. Münevver story atmıştı. Teyze olacağım diye. Şimdi sigaramı yaktım ve burcumun özelliklerini biraz daha okumak için telefonumu açtım.
O küçük yeşil gözlü kızın bana bilgi yarışında kafa tutmasını istemiyordum. Saçının derisini ısırıp ona yenilmem. O derece eminim ama Oğlak burcunun toprak grubuna dahil olduğunu hatırlıyorum. Onun dışında pek bilgim yok. Önüme çıkan videolardan 8 Kasım tarihinin önemini okumuştum.
8 Kasım Çarşamba günü Venüs, Terazi burcuna geçiyordu. Aşk ilişkileri gündemi sıcak tutacaktı. Telefonuma burçlarla ilgili bilgi yazmaktan vazgeçtim. Telefonu cepte taşımak spermlere zarar veriyordu. Geçen bir diyetisyen dostum konu ile ilgili araştırma yapmıştı.
Ayça ise yapışmış telefona duruyordu. Sigara içmeye giderken  gözümün ucuyla çaktırmadan ne yaptığına baktım. Ver gazı at mesajı misali sürekli yazıyordu. Sevgilisi var mıydı ? Holmes nasılsa biliyordur dedim. Lena dans sırasında onun aklını almıştır.
- Moruk amına koyarım. Siktir et. Ayça benim iş arkadaşım cevabını verirdi.

İyi adam lafının üstüne gelir. Sesleri duyunca partiden çıkanlara baktım. Mert, Lena, Münevver, Gamze dışında Burak ile Ayça daha arkadan yavaş  yavaş geliyordu. İkisi yine koyu bir muhabbet içindeydi. Ayça, Holmes ile ilgileniyordu belki gizliden. Küçük ihtimali çöpe düşüren gözleri oldu. Herkese aynı bakıyordu yeşilleri. Holmes ile Ayça bana doğru geliyordu şimdi. Burak'ın kafasında yanan ışığı biliyorum. Söyleyecek cümlesi var. Ama Ayça fırsat tanımıyor.
- Burak bana tekstil işiyle ilgilendiğini söyledi. Bizim ekibe özel koleksiyon tasarımı yapabilir miyiz ?
- Sizin ekip kim ?
Holmes koluma girdi ve beni Ayça'dan uzaklaştırmak istedi. Ama Ayça cin gibiydi.
- Burak. İstemiyorum. Böyle yapacak isen hiç bulaşmam. Yüzüne Tuğkan'ın söyler misin ?

İkisinin ne karıştırdığını bilmiyordum. Ayça ise susmadı.
- Başını kaşımaya vaktin olmadığını söyledi. Eğer uygun zamanın yoksa başka birilerini buluruz.
Tam manasıyla elinde davul başıma vuruyordu Ayça.
- Küçük hanım işletme hop isteklerinizi fotokopi misali basmıyor. Önce oturup toplantı yapıyoruz. Holmes haklı. Sektörde ben beş yıldır varlığımı göstermeye çalışıyorum. İşin olmayan konulara bence balıklama atlama.
- Ben balıklama atlamam. Kayalar başıma zarar verir. Ters hareket ömür boyunca beni yatağa mahkum eder.
Onun her konuda iyi veya kötü cümleleri vardı. Çekinmeden cebinden çıkıyordu düşünceleri.
- Burak gitmem gerekiyor. Tuğkan ile sen konuş bence. Burada istenmiyorum.
- Manipüle edemezsin bizi.
Holmes ise benim kolumu bırakmıyor.
- Tuğkan ağabey beni kırmaz. Ondan dolayı Ayça ben yarın sana haber vereceğim. Hem bizi manipüle değil ancak güzelliğin ile şen edersin.

Burak ne söylemişti ? Lafları kılıç olan kıza yağ yakmıştı. Ayça çantasını açtı ve Burak'a bir çakıl taşı uzattı. Taş beyazdı. Saydam duruyordu aşırı minicikti.
- İyi arkadaşlara deniz şansını sunsun.
- Taştan medet mi umuyorsun Ayça ?
- Hayır. O taşı hep çantamda tuttum. Ben onu seviyorum. Sevdiğim için şans getirdiğine inandım. Şimdi tasarım işinde Burak üzülecek. Yenilikleri hayata geçirmek kolay olmuyor.
Burak bana sarıldı.
- Ağabey sen gidiyordun değil mi ?
Kıza yaranmak istiyordu Holmes.
- Siktir beni kovdu mu ? Gitmiyorum.
- Ama kız arkadaşın gelecek. Yenge mesaj attı bana. Sana ulaşamayınca endişe etmiş.

Ayça sırıttı.
- Ne kadar sevgilisinin üstüne düşüyor. Tuğkan sevilmenin tadını çıkart bence. Kızlar aşık olunca tatlı yapar yar dediği adama. Yenge, puding yapabilir mi ?
Burak attığı yalanla zorla gülümsedi.
- Evet. Tuğkan'ın evinde şuan.
Gözlerim herhalde dört açıldı. Yıllardır evin anahtarını kimseye vermedim. Sevgilim camı kırınca girdi içeriye sanırım.
Konu döndü dolaştı bana patladı. Lena, Burak, Mert ve Ayça bizim eve gidiyorduk. Münevver ve Gamze ise biraz bozulmuştu. Onları davet etmiştim ama taksi ile gelmeyi ikisi kabul etmemişti. Mert zaten pot kırmıştı.
- Zaten Tuğkan'ın sevgilisi evde Gamze.
Münevver gözleriyle beni yedi ama gülümseyip bana yine elini uzattı.
- İlişkin olduğunu bilmiyordum.

İlişkimi Holmes kafasında kurmuştu. Yalanı başka yalanla örtmek kaldı bana.
- Daha bir hafta oldu. Çok zor bir kız.
Lena arka kapağı açmıştı.
- Gitmiyor muyuz ?
Mert ile ben birbirimize baktık. Bindik sandala gidiyoruz şelale aşağısına. Evde ne arıyordu sevgilim acaba ?
- Geliyoruz.
Son dakika iptal olan şeylere bayılıyorum. Lena'yı annesi aramıştı. Telefonu kapatınca o da taksi çağıracak olduğunu söyledi bize. Burak ise centilmenlik örneğini sergiledi.
- Kızları evine ben bırakırım.
Ayça ise bizimle gelmekten vazgeçmedi.
- Eve gidecektim ama puding severim.

Mert'in kulağına siktir dedim. Mert ise o işi bana bırak diye fısıldadı.
- Geç oldu sanki Ayça.
Ayça hemen saatine baktı.
- Saat sadece sekiz. Bildiğim kadarıyla birisi dokuzda uyuyanlar için hayatları sıkıcı dedi Mert. Ne düşünüyorsun konuyla ilgili ?
Ağzıma gem vuracak değildim. Söyledim diye bu kız ısıtıp yemeği önüme seriyordu.
- Hangi aptal böyle söyler ? Bence insanların uyku saati onların tercihi.
Sağol Mert. Aptal ettin beni yerine kafayı kırdım.
- Atlayın gidiyoruz bize.
Yolda geçen süre zarfında Ayça hiç konuşmadı. Bize bakmadı sadece arabaları izliyordu. Kırk dakikanın sonunda ise esnemeye başladı.
Cidden gözlerinden uyku akıyordu. Sesi değişmişti.
- Geldik mi ?
Mert gülüyordu koluma vurdu.
- Uyudu uyuyor ağabey.
- Seni duydum Mert. Sadece yorgun hissediyorum.
Ne yorgunluğu acaba ? Bebekten daha beterdi. Uykusuna cidden düşkündü. Gözlerini zor açıyordu. Arabadan inince rüzgarın etkisiyle titremeye başladı.
- Üşüyorum.
Mert benden önce davrandı.
- İster isen seni eve bırakabilirim.
- Başınızdan atacağınız saç bandı değilim. Yengeye, merhaba dedikten sonra gideceğim.
Garaja arabayı çektim ve Mert kapıyı açmıştı. Ayça evimi incelemedi. Öylesine  herhalde merak etmişti sevgilimi. Bize yapıştı ama kaşı oynamadan ayağında bulunan topuklu ayakkabıyı çıkardı.
- Zavallı ayaklarım şişti.
Mert ile birbirimize baktık. Gülüyorduk.
- İnanmıyorum. Kocaman iki erkeksiniz. Eşiniz hamile kaldı. Ödemden dolayı ayağı şişti. Gülecek misiniz ? Duyarsız ikili.
Mert ağzını açtı ama onu susturdum.
- İki dakika veriyorum. Uyuyup kalacak.
- Seni duydum Tuğkan.
- Kulaklıkların çok iyi duyuyor Ayça.
Ayça, üçlü oturma grubumun olduğu tarafa yürüdü.
- Evde eminim kimse yok. Palavra attınız. Beni ondan Mert kovmak istedi. Kızlara karşı kibarlıkta sınıfta kaldınız. Puding kim yapacak ?
Puding yapabilirdim.
- Süt yok evde.
Ayça telefonunu çıkarttı.
- Market varsa yakın ben giderim.
Mert kesinlikle olmaz anlamında başını salladı.
- Sipariş verir Tuğkan ağabey. Eve gelir süt. Puding yaparım ben.
Ayça esnemekten konuşmayı unutmuştu.
- Halsiz hissediyorum. Uzanmak istiyorum.
Mert gülmekten ölecekti ama iyi tuttu kardeşim kendini.
- Tabi biz puding yaparız. Pamuk prenses Ayça uyur. Yedi cüceler miyiz ağabey ? Geldin ve bize yapıştın.
- Kalbim kırılmak istemiyor Mert. Geceyi otel yerine sizin oturma odasında geçirmek daha güvenilir. İstanbul'da deprem bekleniyor haberlerini okudum. Sizinle kalır isem rahatça uyurum.
Ayça ardından gözlerini kapattı. Uyumuyordu. Davetsiz misafir görmüştüm ama Ayça onun üç katına sahipti. Telefonun bildirim sesi açıktı. Sürekli çalınca dayanamadım. Parmak uçlarıma bastım. Telefonuna baktım.
Kalpli emojiler gözüküyordu. Ayça gözlerini araladı.
- Siktir uyumuyorsun.
- Telefonuma uzaktan bakma. Eline alabilirsin. Çok önemli şeyler saklanmaz. Göz önündedir.
Ardından cidden sağ tarafına yatıp mışıl mışıl uyudu.
- Ayça. Duyuyor musun ?
Mert ise gömleğini çıkardı.
- Kaldı kafamıza. Gece uyanıp puding diye ağlar mı acaba ?
- Oğlum. İki yaşında bebe değil. Rahat ol. Sabah kalkar gider. Örtü atalım üstüne. Hasta olacak.
Mert misafir odasından örtü getirmeye gitmişti. Limon peşine takıldı.
- Miyav miyav.
Ayça yattığı yerden aniden kalktı.
- Dışarıda kedi mi var ?
- Tam olarak ev kedimiz bağırıyor cincime.
Cümleyi duyunca Ayça korku ile arkama geçti.
- Tuğkan taksi çağır. Ben kediden korkuyorum lütfen. Evime gitmeliyim.
Limon o sırada Mert'in bacaklarının arasından geçip bana geldi. Siktir amına koyduğum Ayça tırmandı bana.
- Korkuyorum. Kedi fobim var.
Ayarı yoktu. Kalbi olduğundan fazla atıyordu. Mecburen onu kollarımın arasına aldım.
- Sakin ol. Sadece kedi.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin