Tuğkan Ayaz

10 4 1
                                    

- Şaşırtıcı seks yapacağız. Gözlerini bağlayacağız.

Niye acaba Ayça benim gözlerimi bağlıyordu ? Sormadım. İstanbul'da ve evimde olduğu sürece beni incitmez. Öyle ummak istedim.
- Gözlerimi bağlar isen odama çıkamam.
- Yatak odasının önünde bağlayacağız. Başka itirazın var ise Trabzon'a dönerim.
- Yok cincime. Yatak odama geldiğin dakika itibariyle kargo taşıyoruz. Kediler, yavrularını senin kadar odama taşımadı.
- Şaşırtıcı seks istemiştim. Siparişleri hem sana gösterir isem sürpriz olmaz.
- Doğum günüme geç kalacağım.
- Senin doğum günün benimle yatakta geçecek.
- Asla olmaz.
Ayça elimi tuttu. Yatak odamın kapısının önünde beni bıraktı.
- Kutuları açacağım. Kapıyı ondan kilitliyorum.
- Azıcık bakabilirim.
- Olmaz. Kapının deliğinden gözetleme yapma diye dolaptan yapma diye peçete aldım mutfaktan.

Peçete ile deliği kapattı. Artık neler taşıdı mutfaktan odama bilmiyorum . Hepsiyle bana yapacaklarını merak ettikçe güldüm. Anahtarın sesini duydum.
- Tuğkan gelir misin ?
Elinde bir dilim pasta ve mum vardı.
Muma üfledim. Odama baktım. Kutuları düzgünce iç içe çoktan koymuştu. Başka değişiklik yoktu.
- Arama boşuna ponçik yanaklım. Gözünün önünde değil aldıklarım.
- Banyoda öyleyse.
- Değil.
Pastayı yemek için çatal alacağımı söyledim.
- Gerek yok. Çatal getirdim odaya.
Arka cebinden peçeteye sarılı çatalı çıkardı. Beni mutfakta öperken belini incittiğini söylemişti.
- Düştüm ve öpüşürken bana sarılma rica ederim Tuğkan.
- Belini incitmedin değil mi ?
- Şaşırtıcı seks için seni birazcık şüpheye sevk edeceğim. Çatalı gizledim.
Pastadan ilk dilimi ona uzattım.
- Doğum günü senin. Ondan önce sen at ağzına.
- Olmaz. Doğum günü çocuğunu kimse kırmaz.
Pastayı ağzıma atamadım. Dudaklarıma yapışıyor ve onları çok farklı öptü. Pasta tabağı elimden zemine düştüğünde Ayça çoktan beni duvara itti. Gömleğimin düğmelerini çözdü. Nefesim bitti bitecek. Çekildi.
- Pastayı niye düşürdün ?
- Yanlışlıkla oldu Ayça.
Pastaya bakmayı bırakıp gömleğimi çıkardı.
- Odayı temizlememiz gerekiyor.
Ben odayı temizlerken Ayça banyoya gitti. Yokluğunu fırsat olarak gördüm. Valizinin içine baktım. Sadece kendi giysileri vardı.
Banyoya saklamıştı. Beni, fındık burunlu kandırdığı için cezalı olacaktı. Banyonun kapısını cezayı düşündüğüm sırada tam açıldı.

- Siktir Ayça. Sen ne giyindin ?
Beyaz ince topuklu ayakkabısından başladım onu incelemeye ve baktıkça çömelmiş olduğum yerden kalktım.
- Sadece doğum günün diye ben biraz farklı olmak istedim.
Yutkunum ona yürüyüp elimi uzattım. Çok farklı değildi aslında. Bana göre tatlıydı. Giysilerinin önemi yoktu ama defile yapmıştı bana. Giydiği beyaz çorapları beyazdı. Dizine kadar geliyordu. Sonrası iplerle sarılı iç çamaşırı sanırım. Üstüne gecelik giyinmişti dantelli.
Onu kucağıma aldım ve yatağa oturdum.
- Niye makyaj yapmadın ?
- Ruj etmek istemedim seni.
- Belki ben rujlu öpücük seviyorum.
Parmağını dudağıma götürdü. Ruj sürüyordu sanki.
- Eğer dudakların iyi çalışır ise seksin sonunda ruju sen sür bana. Olmaz mı ?
- Neden, ben her istediğini yapıyorum ?
Ayça topuklu ayakkabılarını fırlattı ayağından.
- Yapma öyleyse.
Kucağımdan kalkmak istediğinde onu sıkıca tuttum.
- Randevun benimle.
Gözlerime baktı ve ensemi saran sağ eliyle başımı sabitleyip beni öptü. Narin ve çok kısa öpücük sonrası çekildi.
- Ben hep seninleyim. Randevum yok. Sen varsın Tuğkan.
Çenesine dokundum.
- Pullu bir balıksın. İstediğini almayı başarıyorsun.
- Senden beni sevmem dışında hiçbir şey istemiyorum.
Onu ben öpünce biraz şaşırmış olabilir ama kontrolü sadece kendine istiyordu. Çoktan yatağa uzanmıştım.
Geceliğini çıkardı.
- Niye ben çıkarmadım geceliğini ? Bunlar önemli.
- Niye beni sikmek yerine çok konuşuyorsun ? Bunlar önemli.

Kaşlarını çatıp meme uçlarıma dokundu.
- İpleri ben çözeceğim.
Topuz yaptığı saçına gitti eli. Saçlarını dağıttı.
- Saçımı toplarsın öyleyse.
- Gıcık.
- Gıcık isem sana zorbalık yapıyorum. Gece boyunca cezalısın.
Bacağını tuttum.
- Acıyorum.
Oysa sadece dokundum. Onu dinlemedim. Acımıyordu.
- Sana acıyorum dedim değil mi ?
- Isırır mısın ?
Yatağın yanına geçmek yerine bacağını geri aldı.
- Sen, istedin Tuğkan. Sonra kim sızlar ? Kim yapma aşkım diye çığlık atar sorusuna inleme karşılığı senden çıkacak.
- Amına koyduğum zaten resmen ben sömürü...

Dudağıma yapıştığı sırada sertçe öptüğü için beni ellerimi kullanıp onu yakalamak istedim. Ellerimi tutup başımın yanına koydu.
- Yaramazlık edemezsin.
- Sadece seni incitmek istemiyorum.
Gülümsedi. Ellerimi bırakıp yüzümü okşadı. Bana aşkla baktı.
- Senin güçlü olduğunu biliyorum. Beni incitmemek değil. Seninle oyun oynamam hoşuna gidiyor. Yoksa çok rahat üstünden beni alırsın.
Seks anlayışı onun önce sevilmek.
Uzanıp sol kolumun üstüne sardı beni.
- Seni üzüyor muyum ?
Başımı döndürdüm ona doğru. Gözleri huzurla bakıyordu.
- Şaşırtıcı seks bana bakışların mı ?
- Tuğkan bu seks benim değil. İnternetten baktım. Erkek arkadaşınıza sürpriz yapmak için ateşli bir teklifimiz var yazıyordu.
Gülmeye başladım ve yanaklarım acıdı.
Ayça ise darılıp kıçını döndü bana. Sanki sırtını dönünce seksi olmaktan çıkıyor muydu ?
- Sırtın çok daha beyaz.
- Doğruları konuşan kızlar sevilmez.
Sol kolum onu sardı.
- Minnoş ve cadı olduğunu kabul eder misin ?
Sol elimin parmaklarına döndü.
- Minnoş güzelliğim, gün açtığında başlar. Diyar boyunca tüm kuşlar beni selamlar. Güvercinler yatak odamın penceresine gagaları ile vurur. Gözlerim uykulu uyanırım. Açılan pencereye rağmen kaçıp gitmez üçü.
- Açılan pencereden içeriye ben girdim.
- Cadı ise sabah ot toplamak için çıkar evden. Ama deniz kenarında beyaz, mavi, kırmızı, siyah çakıl taşlarını görünce koşar. Aklımı başımdan bu sanat eserleri yine aldı diye eğilir ve taşları inceler.
- Senin taşın ben miyim ? Taş gibi bir erkeğim değil mi ?
Dönüp bana baktığında ışıl ışıl yanan yeşil gözleri gülümsedi.
- Tuğkan hamileyim.

Hamile mi kalmıştı ? Baba mı oluyordum ?
- Sen ciddi misin ?
- Değil miyim ?
Sağ eli yanağımı okşadı.
- Öyle söylediğin için sana inanmalı mıyım ? Kutu içinde hamilelik için yapılan test çubuğu olmalıydı.
Ayça yanağımı okşamaya devam ediyordu.
- Kan testi bence yeterliydi.
- Doktora mı gittin ?
- Pekmez tüket dediğin için vitaminsiz sevgilin tahlil yaptırdı.
Ayça kalkıp banyoya gittiğinde elinde iki zıbınla döndü.
- İkiz kızımız olacak.
Sanki Ayça'nın gülüşü siliniyordu.
- Ayça.
Derinlerden Mert'in sesini duydum.
- Ağabey. Herkes sana bakıyor. İçin geçmiş.
- İçim mi geçmiş ?
Gözlerimi açtım ve esnedim. Canlı müzik için cafenin ışıkları sönmüştü. Loş ışıkların altında şarkı çalarken solist şaşırtıcı bir haberimiz var size diye seslenmişti. Gitar çalan Kerim'in baba olacağını açıklamıştı.
- Lena bana hiç uyku ilacı vermiyor moruk. Yenge, seni kurttan kuzuya döndürdü.
- Ayça bana zarar vermez. Sadece kontrol eder.
Mert haykırdı.
- Nasıl bir kontrol ise artık doktora mı gittin diye sayıklamaya başladın ağabey. Hayırdır, yenge hasta mı ?
Burak ve Mert'in gülmesine eşlik ettim.
- Dokuz ay on gün sonra göreceğim sizi.
Mert sigara paketinden bir dal yaktı.
- Ağabey içmiyor musun ?
- Yok kardeşim. Yengeniz sigara sevmiyor. Spermleri öldürme Tuğkan sen bana lazımsın dedi.
Kahkaha atacaktım ekrana baktım. Ayça arıyordu.
Mert'in sigarası düştü.
- Ağabey, yenge bizi dinliyor mu ?
Açmadan ben telefonu çağrıyı sonlandırmıştı Ayça.
Mesajlara baktım. Üç mesaj vardı ve aralarında oldukça fazla zaman farklı.
- Cincime, iyiyim. Cafeye geldim arkadaşlarımla.
- Anladım,iyi eğlenceler. Görüşürüz.
- Rahatsız etmiyorsun beni şuan.
- Olsun. Şimdi ortamda yengeden korktun olur. Hiç sevmem. Benim için gülünç olma.
- Seksi olabilirim.
- Öyle ise seni yiyorum Tuğkan.
Burak, Mert'in koluna dirseği ile vurdu.
- Alemdeyiz diyorum kızım.
Mert ise taklidimi yaptı.
- Beni sonra ara bebeğim.
Cafenin giriş kapısına baktım. Lena gelmiş gibi davrandım.
- Lena buradayız.
Burak ayağa fırlayıp bakınca Mert ile gülmekten ölecektik.
- Amına koyduğum bana yapılır mı ? Lena gelmezdi zaten. Kızlarla pijama partisi yapacaktı.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin