Tuğkan Ayaz

105 16 5
                                    

Gece çökünce şehire ekibim ile avlanmaya çıkıyorum. Biliyorum dünya ben doğduğum şekli ile asla kalmadı. Bizim çocukluğumuzun masum insanları aramızdan ayrılırken samimiyeti süpürüp gitti. Her geçen gün ezilen insan sayısı artıyor. Ama kimsenin görmediği kişilerin usulsüz zenginliğe ekibimle daima dur ihtarı çekiyorum.
İzler silinmeyecek ve kanıtlar yok edilmeyecek. Hala adalet arayan bir avuç insanın ümidini bağladığı isimlerden biriyim. Kızı öldürülen anne bize geldiğinde ağlıyordu.
- Gücüm yok ama katilin ceza almasını istiyorum.

İnsanlar katıksız bazen öfke duyar. Bu çok zararlıdır. Aklımız daima öne sürülen şüpheyi destekleyici kanıtlar ister. Annenin bize verdiği isimleri ekipten Berat araştırmaya başlamıştı. Şimdi ise çatışma seslerinin arasında kendimi arıyorum. Mesleğimin zor tarafı arkadaşınız ölürken sizin toplanma bölgesine mutlaka dönmeniz gerektiği gerçeği. Yoksa sonraki beden size ait olur. Onu kurtarmak isterdim. Yüzünde maske ile yatıyordu yerde. Çıraklık döneminde iki kez kurşun geçti yanımdan. Ölümü koklamak değil dokunmak böyleydi.
Öldürmeye başlamadan seni asla çatışmaya gönderen olmuyor. Silah verilince insanın eline güçlü olmuyorsun. Belinden çıkınca vurmadan çözmek istiyorsun. Ama emir geliyor.
- Hazır değil isen sözleşmeye imza atma.
Kazanmak mı ? Büyük paralar dönmüyor. Finansman kısıtlı. İyilik ederken zanlıları çekiyoruz piyasadan. Böyle olmalı mıydı ? Gözyaşı arttıkça kaba kalbim kabuk tuttu. İlk öldürdüğüm adamın fotoğrafına bakmıştım önce. Karısının altınları çalmıştı. Kumar borcuna vermişti. Karısını öldürmüştü. Niçin mi ? Alyans için işlenmişti cinayet. Karısını yaktığını üvey oğlu ihbar etmişti bize. İnsan aynı yastıkta uyuduğu kimseye ihanet edemez.
Onu öldürmem için ekibimle kumarhaneye gitmiştik. Otelde cansız bedeni bulunmuştu. Yastıkla boğdum. Bir ay boyunca boğazımı bir el sıktı. Psikolojik olarak herkesin bana bağırmasını bekledim.
- Sen bir katilsin.
Düşündükçe kustum. Sonra bir başkasının kafasına sıktım. Kravat ile sandalyesinde boğdum. Yüzerken nefessiz bıraktım.
Ondan sonra zihnim kimliğini belirsiz adamların mezarlığına döndü zihnim. 
Öldürmeyi başaramadığım şey sigaram. İşim bitince bugün yine yaktım bir dal.

Sevgilim Tuğçe'nin beni görmediğini artık biliyorum. Onu iki sene önce kaybettim. Rüyama sıkça geliyordu. Tren kazasında öldü. Tuğçe kulaklıkla müzik dinlemeye bayılıyordu. O ölünce tüm şarkıların notası silindi.  Artık radyo sevmiyorum. Kulaklıkla otobüste parça dinlemeye çalışmıyorum. Elime buluşan kanı görmediği için seviniyorum. Ekipten Fuat bana doğru yürüyor. Giydiği beyaz gömleğinden dışarıya kan süzülüyor. Koşup koluna giriyorum.
- Yaralısın.
- Tuğkan bir kurşun beni öldürmeye yetmez. Onları kurtardık. Gençler yaşayacak. Kırk yıldır ilk defa genç gibi hissettim.

Depo baskını ile ekip kaçak yollardan ülkeye gelen uyuşturucu sevkiyatına müdahale etmişti. Fuat kırk yaşındaydı. Altı ay önce Aynur ile ayrıldı. Mesleğimiz gizliliğe dayanıyordu. Fuat karısını uyutup fabrikada gece vardiyası olduğunu söylüyordu. Aynur bir sene boyunca inandı. Ama fabrikadan dönen eşinin cebinde bir gece tabanca çıkınca şüphe ile birlikte kavgalar arttı. Fuat boşanıp alana döndü. Aynur ile evli olduğu dönem sadece binada kalıyordu. Bilgisayardan bize destek veriyordu.
Fuat ile hastaneye gidiyorum. Sadece bu kadar izin var. Gerisini biliyorum. Teslim et ve ortalıkta gözükme. Uçağa biniyorum.
Evime gideceğim için iyi miyim ? Fuat yaralı ve ben yorgunum.
İstanbul'da olduğumuza dair anonsu duyuyorum. Uykulu gözlerimle ne olduğuna bakıyorum.

Uçaktaki yolcular iniyor. Dudağım kuruyor. Karnım şişiyor. Hava değişimleri bana iyi gelmiyor. İstanbul'un muazzam havasına alışkınım. Uçaktan inince yağan yağmurla saatime bakıyorum. İki kırk olmuş saat ama açlıktan ölecek gibi hissedince doğrudan evimde olmayı hayal ediyorum. Tavuk ve salata kendime yapabilirim. Eve giderken mutsuz hissediyorum. Eyşan kapıda kuyruk sallayıp beni karşılıyor. En yakın arkadaşım Mert ile kalıyorum. O da benim işimden habersiz. Sır, söylenmesi yasak cümle grubudur. Size söylenir ve çeneye  sürgü çekilir. Mert'in kafasını yakamam. Zaten benim kafamdan ateş çıkıyor. Eyşan'a sarılıyorum. Köpeğimi çok özlüyorum. İşte olunca onu Mert'e sadece emanet edebilirim. Ölür isem ona bakacağına inanıyorum.
Mert'in Limon adlı kedisiyle oynamayı Eyşan seviyor.

Telefonuma bakıyorum ve ekipten mesaj gelmediğini görüyorum. Fuat acaba öldü mü? Ekip eve dönen herkese mesaj atar.
- Seni seviyorum oğlum.
Mesajın anlamı başarılı oldun. Sonraki görev için dinlenmeye çekil. Mert kapıyı açıyor.
- Ağabey sonunda geldin. Bavulun yok mu ?
- Bavulumu kaybettim.
Bavulu çöpe attım aslında. Ama Mert beni mutfağa götürüyor. Bavul hikaye oluyor.
- Tam saatinde döndün. Film izlemiştim. Seninle yemek yiyeceğim ağabey. Harika değil mi ?
Mert bana kazandığı paradan söz ediyor. Evde yok iseniz özeti geçen birinin varlığı değerlidir. Sosyal medya üzerinden link paylaşıp para kazanma yollarını anlatıyor.
- Blog çekiyorum ağabey. Benimle iki gün adlı videolarda giydiğim giysilerin linkini atıyorum. Bir milyondan fazla takipçim var. Hediye yağmura tutuldum.

Mert uzun uzun konuşurken en yakın arkadaşını soruyorum.
- Sezer nerede ?
- İsveç'te şuan.
Sezer ile Mert aynı üniversiteden mezun. Sezer, tıp okudu. Mert ise beden eğitimi öğretmeni olarak mezun oldu. Seminerde ikisi tanıştı. Kişisel gelişime dair çokça kitap okuyordu Mert. Ona bazen katil biriyle aynı evdesin diye söylemek istiyorum. Ama yapamıyorum.
- Mert sen gidecek misin yanına ?
- Sanmıyorum ağabey. Sezer manita yaptı.
Ertesi gün sabah beşte kapının zili çalıyor. Mert çoktan Burak ile konuşmuştur. Burak ile Mert gitar kursundan arkadaş. Her eve gelince Burak mutlaka uğrar. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı. Halı saha maçlarından videolar paylaşır. Onun bana ağabey diye seslenmesi  gerekiyordu. Ama nerede ?
Yatak odamın kapısını açtı.
- Naber moruk? Siktir git. Seni almaya geldim. Spora gideceğiz. Kaldır götünü.
- Belanı siktirme bana. Yavşak.
Burak ise yatağa doğru koşarak atladı üstüme.
- Oğlum, ne yapıyorsun ? Belimi kırdın amına koyduğum.
Burak ise yatağın yanına uzanıyor ve yastığımı çekiştirip duruyor.
- Eve dönüşünün şerefine büyük bir partiye gideceğiz. Biliyoruz bazı şeyleri moruk. Oynadığım oyunun gala gecesine davet edildim.
- Sikerim bu işi.
- Moruk, kızlar gelecek. Biliyorsun cazibeli biriyim. Ayıptır söylemesi cinayet çözerim. Lan arkadaşımlarım bana Holmes adını verdi.
Gülmeye başladım hunhurca.
- Dedektif Holmes olsaydın bari.
- Tam olarak ben kıvırcık Holmes olacağım.

Burak partilere giderdi. Eğlenceye düşkündü. Sıkça boğaz ağrısı ile yatakta sürünür. Ardından güne selfie çekip başlardı. Holmes olması ise şaka. Yoksa benim cinayetleri çoktan çözerdi. Bir katilin yatağına böyle rahat gelmesi zaten normal sayılmazdı.
- Benim işlerim var. Bu ay biraz daha evde takılmayı düşünüyorum. Sabah beşte hayatta güne başlamam. Dokuzda yat ve erken kalk. Sıkıcı hayatı olanların yaşamı. Sikerim ben geceleri uykusuz adam olmayı çocukluğumdan beri biliyorum.

Sıkıcı insanların erken yattığı büyük yalandır. Kimin hangi saat diliminde yatacak olduğuna Tuğkan karar veremezdi. Burak onun hayatının gece vardiyasında kalmayı istemiyordu. Daha önce sucuk gömme yapmaya gittiklerinde Tuğkan bana bırakın dedi. Sucuğu pişirmeyi beceremeyen adamın insanların uyku düzenine atıfta bulunması haksızlık olurdu. Pişirme süresini Tuğkan hesap edemediği için masaya çiğ gelmişti sucuk. Uykusuna düşkün olanların bebekler kadar güzel olduğunu Holmes düşünüyordu. Çünkü; bir bebek mışıl mışıl uyumanın sağlıklı olduğunu bilirdi. Tuğkan'dan farklı baktığı penceresinin sadece renkleri aynıydı. İkisi Fenerbahçe taraftarıydı. Ve sarı lacivert boyalıydı dünyaları. Tuğkan fanatik olmanın zararlarından bahsediyordu. Holmes ise oyuncu sakatlanınca rakibe küfür etmeyi haklılık payı görüyordu. Oysa değişmesini sahanın istemek bir erdemdi. Ama rakibin kusuru olmayan şeyleri dile dolamak hoş bir bakış açısı değildi. Kısaltılmış küfürlerden Holmes vazgeçmiş değildi hala. Yüzünün şekli ise bebek gibiydi. Ergen, gizemli, tatlı, hasta yüz ifadesinin asla çıkmayan gamzeleri nadiren ışığı görüyordu. Karanlıkta kalan herkesin biraz aydınlanlığa  ihtiyacı olabilirdi. Ondan dolayı D vitamini Holmes için önemliydi.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin