Tuğkan Ayaz

14 6 1
                                    

Ailesinin onu cidden çocuk gibi görmesine hayretle tanıklık ediyorum. Gün bitince akşam yatmam için Ayça kendi odasını veriyor bana. Telefondan ise mesaj atıyor.
- Tuğkan kimseye gözükme. Ekmek çalıp yastığın altına koyar isen evleneceğin kızı görürsün.
- Ben onu buldum cincime.
- Yatağımda çok rüya görürüm.Sen ne görür isen mutlaka bana sabah anlatırsın.

Ayça'nın ailesi dokuz olunca saat yatıyor. Babası işe gideceğini için beşte kalkmak zorunda. Annesi ise siz oturun dedi bize. Ayça ile beni yalnız bırakmayınca halının üzerinde bulunan on motifi inceledim. Ayça boş durmayıp fındıklı kurabiye yaptı bana. Onun hamarat olması iştahımı açtı. Üç tane kurabiye yedim. Mis gibi fındık kokuyor dediğim için annesi bana bir kavanoz fındık hediye etti. Cömert ailesi olduğu görüyorum. Annesi sadece utangaç olduğu için kızarıyor. Yatak odasına girdiğim saniye sadece yatağı buluyorum. Odasında dolap yok. Sandalye ve üzerinde şarj aleti duruyor. Ayça'nın odası cidden temiz. Evlerini gezdim. Ayça sabah dokuz ile öğleden sonra dörde kadar temizlik yaptığını söylemişti kurabiye hamuru yoğurduğu sırada. Vakit kaybetmeden ışığı kapatıp Mert'e mesaj atıyorum.
- Ayça'nın odasında yatacağım. Düşünebiliyor musun ?
- Ağabey nasıl oldu ?
- Odasını verdi bana.
O sırada Ayça'dan mesaj geliyor. Gözlerini kapatınca Tuğkan denizi duyuyor musun diye soruyor. Mert'e iyi geceler yazıyorum.
- Cincime. Ev denize yakın olunca elbette.
Ayça şaşırtıyor beni.
- Asıl bana yakın olman gerekir.
Suçu hemen annesine yıkıyorum.
- Bebeğim, annen bırakmıyor.
Ayça beş dakika sonra yazıyor bana.
- Eğer aksiyon yoksa aşkta soğumuş bulgur pilavına benzer. Soğuk yemek sevmiyorum ponçik yanaklım.
- Amına koyduğum ne yapacağım ? Baban bizi basar cincime.
Ayça cevap vermiyor ve saat 21:28 olduğu için uyuduğunu tahmin ediyorum.

Fakat ben düşünüp duruyorum. Ayça'nın ailesinden kız istemek kolay olmayacak. Babası İstanbul'u sevmiyor. Annesi dövmelerime karşı. Psikologlar kişilerin birbirini sevmesinin tüm engelleri aşmak olduğunu söylüyor. Saat 23:28 olunca telefonum titriyor.
- Ayça.
O kadar sessiz konuşuyor ki onu zor duyuyorum.
- Tuğkan, heyecan yaptım. Uykum kaçtı. Mutfakta su içmeye gideceğim. Mutfakta buluşalım.
- Olur.
Ayça'nın ayak sesini duyuyorum. Mutfağın ışığı yanıyor. Onu görmek için odadan çıkıyorum. Anne ve babasının odasından ses gelmiyor. Ayça beni görünce suyu içerken boğuluyor.
- Tuğkan yatağıma pijama giyinmeden mi girdin ?
- Niye beğenmedin mi ?
- Çarşaflar kirlendi.
Cidden böyle düşünmüyor. Gözlerinde muziplik var.
- Şaka yapıyorum.
- Niye sessiz konuşuyorsun cincime ?
Ayça bardağını yıkıyor. Soruma cevap vermeden ışığı kapatıyor. Gökyüzünden içeriye gelen ışığın yansıması ile mutfak yeterince aydınlık.
- Ay ışığının altında gizli kapaklı öpüşelim bu çok eğlenceli olur.
- Baban çıkar odasından. Eğlence biter cinayetle.
Ayça cümlenin sonunda dudağımı nazikçe öpüyor.
- Başka bir evrende bulutların üstünde seninle yaşam şansı isterdim. Bulutların üstüne atlardım. Seninle bulut yarışı yapardım.
Elleri yüzümü buluyor.
- Karanlığı renkli kılan mavi gözlerine söyle, beni düşer isem hep tutsun.
Burnuna sürtünerek burnum onun gülüşü oluyorum hemen.
- Her evrenin kapısında Ayça seni sonsuz sadakatle bekliyor olacağım. Şimdi git odana. Seni, hep benim yapınca çizgi film izleriz geceleri. Olmaz mı?
Onu tanıdığım günden beri ayağımın hiç üstüne basmamıştı. Ama şimdi ayağımın üstüne bastı.
- Tuğkan. Seni görünce yanaklarını çekmek istemiştim. Azıcık çekebilir miyim ?
Hayal gölü olsaydı perisi Ayça olurdu.
- Çek cincime.
Yavaşça yanaklarıma dokunuyor. Çekmiyor. Sadece seviyor.
- Yanakların çocukken böyle şişman mıydı?
Odasına gitmez ise babası doğacak çocuklarımıza dede olmayacaktı.
- Sorularını sabaha sakla. Dön odana benim aşko.

Çabucak ayaklarımın üstünden indi.
- Aşko değilim. Ben böyle kelime gruplarını sevmem. Umarım kabus görürsün aşko.
Ayça kırda dolaşan ve özgürlüğünü bayılan yelesi uzun bir at. Öyle ki ormanın yeşili dışında zihni diğer mevsimleri bilmiyor pek. Masum kalbi sanki oyuncak bebekten fırlayıp düşmüş yere. Kırgın ve kızgın. Asil ama yaramazlık için kalenin surlarına çıkar. Klişe ve sıradan şeylere karşı dudağı oynamıyor veya dikkatli dinlemiyor.

Rüyamda onu görüyorum. Yatağın içinde bacaklarıma tutunup kafasını sallandırıp keyif yapıyor.
- Güneş önemli bir D vitamini.
- Ayça kafan dağılır. Riski şeyler yapma dedim sana.
- İyi ki hamileyim. Tuğkan daha üç haftalık bebeğimiz.
Üç haftalık bebeğimiz için üç saat ağlıyordu. Niye mi ? Hep ikiz bebek hayal ediyordu cincime. Kışın doğum yapmak istemiyordu.
- Kar yağar ve yollar kapanır ise doğum yapamam.
Nazikçe onu kaldırıyorum. Hormonlarını çok sevdim. Beni nedense sıkça öpüyor. Eğer böyle dokuz ay gider ise ikinci bebeği düşünüyorum.
Dudağımdan hafifçe çekilip gülümseyip kulağıma eğildi.
- İkinci bebek istiyorsan hiç düşünme Tuğkan.
- Siktir git. Nereden anladın?
- Gülümseyip öpüştün benimle.
Ona bir cevap vermeyeceğim. Giydiği atletine bakıyorum.
- Yine sütyen takmıyor musun ?
- Beni göğüslerim için mi seviyorsun ?

Asla onu bedeni için istemedim. Bir pamuk paketi kadar beyaz kalbi. Zihni süzgeç kullanmıyor. Dilediğini ifade etmeyi ve benim yüzüme dokunmayı çok seviyor. Sadece bana koşup sarılıyor. Onun için merkez benim. Merkezini kaybeder ise tutunur her şekilde yaşam havuzuna.
- Onu buldunuz mu ?
Kimden bahsettiğini kahretsin biliyorum. Karımı, eski sevgilisi İstanbul'da gözümün önünde kaçırdı. Bir hafta boyunca ona işkence etti. Bana ise onun videoları ve resimlerini gönderdi. Videoların birinde Ayça çok kötüydü. Elleri bağlı ve dudağından kan süzülüyordu. Eski sevgilisi tabancayı kafasına dayamıştı.
- Konuş sevgiline. Gelsin ve kurtarsın seni.
Ayça, eski sevgilisinin yüzüne tükürdü.
- Erkeksin sözde. Elimi bağlayıp beni tabanca ile tehdit edemez kimse. Konuşmuyorum. Dilediğini yapmakta özgürsün bana. Elimi çözer isem halıda resmin çıkacak.
Video bitiyordu. Ekip, adamın adresini bulmaya çalışıyordu. Sürekli yer değiştirdiği için sadece arabasını İstanbul'un çıkışında bulabildik. Petrol ofisinin önünde bir taksiye biniyordu. Ayça, onunla gitmemek için direniyordu. Eski sevgilisi ise havaya ateş ediyordu. Ayça'da koşuyordu. İkinci el ateş sesinde ise ellerini havaya kaldırıyordu. Onun gitmesi muhtemelen olan tüm yol ayrımlarında bulunan kamera kayıtlarını inceliyoruz. Polisle işbirliği yaptı ekipten Turhan.
İki saattir ekibin odasındayım. Eski sevgilisi aramıyor beni.
- Ara lan amına koyduğum.
Odanın kapısı açıldığında Turhan bana bakıyor.
- Tuğkan, polise bir ihbar geldi. Ayça aradı. Seni çok sevindirmek istemiyorum. Sesi oldukça kısık. Bira aldı ve sızdı. Beni kurtarın lütfen diye konum attı.
Ekip üyeleri ayağa kalkıyor. Polisten önce Ayça'ya gideceğim. Konumu Turhan harita üzerinde işaretleyip bize çelik yelek veriyor.
- Ayça'nın yanında bulunan adam sarhoş. Temiz iş istiyorum. Alıp kızı çıkacağız. Tuğkan sinirlerine hakim olmalısın.
- Sakinim ben.
Belasını sikeceğim ama onun yerine sakinim dedim. Ekiple yola çıkıyoruz. Ayça'yı, bebek misali kalbimde büyüttüm. Eski sevgilisi, öpmeye benim özen gösterdiğim dudakları dağıttı. Amına koyduğum oğlu. Onu indireceğim. Yüzüne vuracağım.
Ayça evin içinde bana sesinin tonunu hiç yükseltmedi. Eski sevgilisine bağırırken boğazının kenarında bulunan damarları ortaya çıkmıştı.
Turhan önden ilerliyor. Ekibin her üyesi bana bakıyor. Kapıya Turhan sertçe tekme atıyor. Açılan kapıdan içeriye giriyor. Bulduğumuz sadece hala dumanı üstünde tüten bir sigara.
Evden çıkar çıkmaz onları görüyorum. Ayça'nın kafasında bira şişesi. Ağzını kapatmış. Kahverengi gözleriyle eski sevgilisinin hedefi Ayça.
Kim ateş etti ? Bilmiyorum. Ayça'nın vücudu yere düşüyor. Eski sevgilisi kalbine aldığı yaraya bakıyor. Söylemek istediği ne varsa ağzından fırlayan kan ona izin vermiyor. Ayça'nın başına bakıyorum. Cam kırıklarından biri saçında.
- Cevap ver bana. Tuğkan diye açacaksın gözlerini. Aç, Ayça gözlerini.
Sesimi duyuyorum ve korku ile sıçradım. Sadece kabus gördüm. Ayça ah etti yansıması tez oldu bana. Saatime bakıyorum sadece dört. Bir iki saat sonra sabah olacak.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin