Tanıtım

204 18 30
                                    

Tuğkan, berberinin kestiği saçlarına aynada defalarca bakar. Oysa Samet doğruyu söylemiştir. Yüzüne sakal ve uzun saç tam oturmaz. Fakat Tuğkan uzun saçlarıyla mutlu bir adamdır. Ne zaman berbere gitse eve huzursuz döner. Yine oldukça sinirli şekilde su matarasından su içerken kapının zili çalar.
- Mert.
Mert cevap vermez. Tuğkan B12 vitamin değerlerinin yüksek çıkmasına rağmen Mert'in sabah kedisini veterinere götürdüğünü unutur.
- Sikeceğim böyle işi. Mert kapı çalıyor oğlum.
Tuğkan su matarasını aynanın yanına bırakıp kapıyı açmaya gider.

Ayça hiçbir zaman büyük şehire taşınmak istemiyordu. Zaten beton yapılarda insanların havasız kalacağına inanıyordu. Artan şehirleşme komşuluk ilişkilerini bitirme noktasına getirmişti. Babasının beli bükülmüştü iyiden iyiye. İstanbul'da yerleştikleri akrabalarının evi tam manasıyla köy olunca babası limon fidanları yetiştirip internet üzerinden satışa sunuyordu. Sabah babasının tansiyonu çıkınca Ayça mecburen adrese elden fidanları teslim edecekti.
Belediye otobüsü kullanıp zorla bulduğu evin önünde köpek görmüştü.
Ayça, köpek ısırır korkusu ile bir saatte kapıda beklemişti. Köpeğin kulübesine gittiğini görünce dış kapıyı açmıştı. Köpek derin uyuyordu. Ayça, siyah poşette bulunan limon fidanlarını incitmeden beş merdiven çıkmıştı. Babasının böyle insanlara fidan verdiğine inanamıyordu. Sitede güvenlik zorla almıştı Ayça'yı içeriye.Yok biz haber vereceğiz önce hanımefendi diye bağırınca güvenlik görevlisi Ayça saçını gösterdi.
- Terden su oldum. Siz anlamıyor musunuz ? No :36'da oturan yaşlı bir amcaya bırakıp limon fidanlarını gideceğim.
- Hanımefendi asıl siz anlamıyorsunuz.
- Beyefendi, hırsız gibi tipim var mı ? Yaşlılara saygısız gözüküyor muyum ? Babamı evde hasta bıraktım. Siz beni deli etmek mi istiyorsunuz ?
Çantasından kimliğini çıkartıp güvenlik görevlisine uzattı.
- Gördüğünüz gibi Türk vatandaşıyım. Trabzon doğumluyum. Sicilim tertemiz. Ya daha ne söylemem gerekiyor ki ? Arayın beni. Kesici alet bulunmaz.
Güvenlik görevlisi üç defa aramıştı evin sahibini ama açan yoktu telefonu.
- Yarın gelirsiniz hanımefendi.
- Gitmiyorum. Otobüs ile buraya geldim. Param gitti. Limon fidanı satıp gideceğim. Siz güzellikten anlamıyor iseniz keyfiniz bilir.

Güvenlik, nazik insanın tanımını katiyen bilmiyordu. Ayça ise inatçılık etmeye devam etti. On dakika sonra adam pes etmişti.
- Sadece on dakika.
- Ya sitede bulunan insanları yiyecek değilim. Ailemin arsası var. Ev gördüm çok şükür. Lüks düşkünü olmadım. On dakika içinde geri dönmez isem istediğinizi yapmakta özgürsünüz.
Güvenlik görevlisi belinde bulunan tabancayı gösterdi.
- Senin kadar güzel kıza ateş edemem.
Ayça, içine düşen erkek çok görmüştü. Bu adam ise dalga geçiyordu kendisiyle. Öyle ise kendi kaşınan ağlamayacaktı karşısında.
- Ateşin duman çıkarmaz senin. Atacağım tokat ile elim kirlenir. Annen sana öğretmedi. Her kızın eti yenmez. Çekil git başımdan. Limon fidanlarını kafanda kırarım yoksa duydun mu ? Şimdi çok zevkli sarıyor.

Güvenlik görevlisi delisin anlamında elini kaldırdığında Ayça yanından geçti. Ağzının içinde fısıldadı.
- Nerede salak ? Mübarek komple çekiliyor bana. Zıt kutupların frekansı olmalı. Allah'ım sabah sabah sabır ver bana. Amin.
Ayça sabah namazından sonra uyumamıştı. Ondan dolayı mı bilinmez numara 36 yerine 35 yazılı siteye giriş yapmıştı. Yanlış zili çalmıştı. Köpek uyanmadan yaşlı adamın kapıyı ona açmasını umut ediyordu. Yaşlı adam burada köpeğiyle yaşıyor olmalıydı. Tonton amcanın acaba çocuğu var mıydı ? Yoksa bir başına mı kalıyordu ? Amca ile keyif verici muhabbet ederdi. Yaşlı insanların hep değişik anıları olurdu.
Tüm bu düşüncelerle kapının açılmasının gecikmesine takılmadı. Yaşlı amcanın belki bakıcı vardı. Ve telefona cevap veremediğine göre amca doktora gitmiş olabilirdi. İhtimalleri artık bitirmişti ve kapı sertçe açıldı.
- Lan amına koyduğum kimsin ?

Ayça hiç böyle kaba konuşan erkek bulmayı beklemiyordu. Üstelik mavi gözleriyle ona bakan adam yaşlı değildi. Sadece yorgun bir yüzü vardı. Sigara içtiği yüz hatlarından belli oluyordu. Cildi, sigara içen insanların yüzüne benziyordu. Derisi sanki canlılığını yitirmişti.
- Lan değilim ben.
Ayça yeşil gözleriyle karşısında duran adama aynı tonda cevap vermişti. Yaban keçilerinin boynuz savaşına dönecekti iş. Ama Ayça sonrasında tanımadığı insanla sabah sabah kavga etmenin sadece zarar getireceğini düşündü.
- Ben numara 36'da bulunan yaşlı bir amcaya limon fidanı getirmiştim. Kendisiyle babam görüştü. Güvenlik aradı ama telefona cevap veren olmadı. Ondan dolayı zorla geldim buraya. Güvenlik on dakika verdi bana. Beş dakikasını korktuğum için köpekten dolayı harcadım.
Tuğkan nefes almadan konuşan kızın diksiyonuna baktı.
- Kafamı siktin amına koyduğum. Bir sus.
- Öyle mi ? Çok pardon.
Ayça gülümseyip elinde tuttuğu limon fidanlarını bıraktı zemine.
- Sen, benim hiçbir yerime koyamazsın bu kafa yapısıyla. Kim ile konuştuğun ne olduğunu belirler. Sen küfürü seviyorsun diye herkes sevmeli mi ? Benden özür dilemez isen sana tokat atarım. Ve inan umrumda olmazsın poğaça yanaklı.
Tuğkan gülümsedi ama kesinlikle sinirden.
- Bana vuran kıza aynı karşılığı veririm ben. Dişe diş ve kana kan.
- Hadi öyleyse. Kol kasların çalışsın. Yoksa yapay mı kolların ?
Tuğkan kol kaslarını sıktı.
- Etkileyici kol kaslarımı iki haftada yaptım. Cincime, yulaftan pankek yapacağım. Seni kahvaltı sonrası döverim ancak.
Ayça, adamın yulaf ile hazırladığı yoğurtlu meyve kaselerini düşündü.
- Afiyet olsun sana. Limon fidanları için bana 300 TL vereceksin. Dedene rica etsem söyler misin ?
Tuğkan kızın söylediklerini komik buluyordu. Evde dedesi yoktu. Kız yanlış gelmişti. Ama onu işletmek istiyordu.
- Olur. Söylerim dedeme. Limon fidanları için 300 TL verir sana.
- Paramı şimdi istiyorum. Fidanlar tutmaz ise babam bir tane daha hediye edecek kendisine. Yazar artık babama.
Tuğkan kızın getirdiği limon fidanlarını inceledi. Hiç 300 TL eder miydi bu cılız fidanlar ?
- Dedem vazgeçti. Ondan dolayı beni gönderdi kapıya.
- Nasıl vazgeçer ?
Tuğkan sırıtıp kapıya yaslandı.
- Gitmez isen köpeğimi çağırıyorum.
Ayça uyuyan köpeğin ona koştuğunu düşündü. Atacağı çığlıkla site sakinlerinin camları kırılırdı.
- Deneme. Çığlık atarım. Ayrıca kötü adamlar böyle yapar. Hayvanlar silah değildir. Ailenin üyesine başkasını ısır diye talimat verir misin ? Sana zarar vermedim.
Kız ciddi miydi ? Tokat atacağını söylemişti. Şimdi ise hayvanlar hakkında ders veriyordu.
- Benim kızım akıllıdır. Övünmek gibi olmasın babasına düşkündür.
Ayça gülmeye başladı. Karnını tuttu.
- Çok düşkün sana. Gözlerime bakar mısın ? Kapıyı kollayan köpek benim içeriye girmeme izin verir miydi ? Eğitimi eksik kalmış veya köpeğin sana ait değil.
Tuğkan bu minyon kızın ağzının bir ateş topu olduğunu görüyordu.
- Ne kadar gıcıksın ?
- Seni ilgilendiren tarafı olur ise anlatırım. Gitmem gerekiyor. Paranız yoksa kalsın. Babama, deden mutlaka gönderir nasılsa. Yaşlı insanların kalitesine inanıyorum. Görüşmek üzere.

Tuğkan, giden kızın bıraktığı fidanları kaldırmak istedi. Ama kız çoktan kapıyı açmıştı.
- Eyşan. Güzel kızım. Uyanır mısın ?
Cidden Eyşan uyuyordu mışıl mışıl.
- Eyşan. Eğitim aldın kızım. Havla gözünü sevdiğim. Hadi benim bebeğim.
Eyşan'dan ise ses seda olmayınca Tuğkan çaresizce eve döndü. Güvenliği arayıp kızın siteden çıkmasına engel olacaktı. Telefon çalmıştı iki kere açan yoktu. Üçüncü kez çaldığında güvenlik görevlisi cevap vermişti.
- Ben Selim. Nasıl yardımcı olabilirim ?
- Günaydın Selim. Limon fidanları taşıyan bir kız yanlışlıkla benim evime geldi. Kapıdan çıkmadan ona beklemesini söyler misin ?
- Söylemek isterdim ama koşa koşa çıktığı gibi otobüse atladı. Adını biliyorum sadece. Kimliğini gösterdi bana.
Tuğkan, kızın söyledilerini hatırladı.
- Adı ne ?
- Ayça Azaklı. Trabzon doğumlu. Doğum tarihini göremedim. Sosyal medya kullanmıyor. Çok güzeldi diye hemen adını yazıp baktım. Hayal kırıklığına uğradım.
Tuğkan aşk hikayesi dinlemeye hiç hazır olmayınca telefonu kapattı. Tuğkan Ayaz daha sonra Ayça ile bir doğum günü partisinde karşı karşıya geleceğini hiç bilmiyordu.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin