Tuğkan Ayaz

15 6 2
                                    

- Siktir git. Sikerim böyle işi. Amına koyduğum. Yapamazsın bana. Benim kadar yakışıklı adam bulmuşsun. Seveceğim seni. Tamam, kabul kaba davrandım. Ama bil ki benden iyi baba olur.

Ayça gidince sokakta yatan siyah bir köpek koşarak yanıma gelmişti. Başını okşayıp ona sevdiğim kızı anlatıyordum. Siyah gözleri beni anlıyordu. Dilini çıkarmıştı. Gelen geçen bana gülünce taksiye atladım.
- Nereye gidiyoruz ağabey ?
- Sür sen ben yolda sana anlatırım.
Bizim ekipten Rıza geçen ay bilet satan firmaya veri toplamaya gitmişti. Takip ettiğimiz çeteyi çökertmek istiyorduk. Çete, yolcuları hedef alıyordu. Rıza, iki kişinin hala yakalanmadığını anlatmıştı. Muhtemel çalışıyor olmalıydı. Onu arayıp Ayça adlı kızı bekletmesini istedim. Taksi şoförü beni dinliyordu.
- Sevdiğim kız memleketine gidecek ağabey. Kurbaney kurbaney. Gözünü seveyim ustam. Ona engellemek zorundayım.
- Zamanında genç olduk. Bilmez miyiz bu işleri ?
Taksi şoförü Ayça'yı görünce kaç kurtul evladım diye öğüt verirdi.
- Sevdiğin kızın memleketi uzak mı ?
Bugüne kadar Trabzon ile İstanbul arasında kaç kilometre var diye bakmamıştım.
- Trabzon'da yaşıyor.
Taksi şoförü güldü.
- Trabzon'un çoğu İstanbul'da. Ben sandım daha uzakta yaşıyor.
Taksi şoförüne kaldı isem Ayça beni düğününe çağırır.
- Trabzon'da kimsesi yok.
- Öyle ise niye geldi İstanbul'a ?
Ne cevap verecektim ? Özelim, özel olarak anlattığım kadar bilinmeliydi.
- Doğum günüm için sürpriz yapacaktı bana. Talihsiz şekilde kullandığı motor kaza yaptı. Elini incitti. Annem beni arayınca acile gidemedim yanına.
Taksi şoförü duran trafiğin içinde kornaya bastı.
- Geçen bir video izledim. Damat, düğün günü annesiyle dans ediyordu. Gelini bırakmıştı.
Ayça yüzünden ana kuzusu oldum.
- Yok. Annem, beni kedim için çağırdı. Eftalya evde tek kalmaya korkuyor. Anne ve babam Antalya'ya gidecekti. Ondan kızımı kaldığım eve bırakmam lazımdı.

Taksiyi nihayet konuşmaya son noktayı koydu. Telefonu çalıyordu. Oğlunun okulundan öğretmeni olduğu kişiyle konuşunca otogara kadar başka muhabbet şansımız kalmadı. Ücreti verip indim. Rıza'nın attığı mesajı gördüm.
- Bu kız mı ?
Ayça elinde telefonla gökyüzünü çekiyordu. Acaba onun yeşil gözlerinin dikkatini ne çekmişti ?
- Evet. Otobüse binmesini istemiyorum. Geldim ama ne olur ne olmaz diye yanına gitmelisin.
- Anlaşıldı.

On dakika ancak yürüdüm. Kalabalığı görünce Ayça mı bayıldı diye düşündüm. Siktir et. Yedi canlı cincime olayların kraliçesi.
- Bilet almıştım az önce. Arkamda duruyordu. Sonra resmimi çekti ve birisine gönderdi. Sazan mıyım ben ? İyi bak gözlerime. Ya telefonu verirsin. Ya da senden şikayetçi olacağım.
Siktir Rıza'nın maskesi düşmeye çok yakındı. Nasıl vurdu ise Rıza'ya kasıklarını tutuyordu.
- Asıl şikayetçi ben olacağım. Hanımefendi, tuvalet nerede dedim. Duyamıyorum dedi. Yanına biraz daha yaklaşmam için kulağını gösterdi bana. Ben sandım iyi duymuyor. Kasıklarıma dizini geçirip kulağıma bağırdı. Pis sapık. Kimi takip edileceğini düşünüyorsun sen dedi. Vallahi o beni dövdü.
Gülüyordum. Ekipte Rıza bu hafta alay konusu olacaktı. Otobüs gelince Ayça kalabalığı ve Rıza'yı bıraktı.
- Trabzon'a dönmem gerekiyor. Anneme sen şükret. Hipertansiyon hastası. Senin yüzünden annemi üzmek istemiyorum. Pis adam.
Rıza oldukça temizdir. Bizim bina içinde odasının çöplerini en çok atan Rıza oluyor. Onu görüyorum bazen. Gidecek ise sarı büzgülü çöp poşeti elinde ayrılır binadan.
Büyük adımlarla yürüyorum. Ufacık tepecik, minicik ve sinir küpü olan Ayça için geç kalır isem iştahım kesilecek. Otobüse binen kişilere bakıyor. Çantasından biletini çıkartıyor.
Onun kolunu yakalıyorum.
- Ne yapıyorsun Tuğkan ? Hem niye geldin ?
Onu ikinci kez sokakta öpmek istemiyorum. Teyzenin tepkisinden dolayı zaten aramız limoni. Şimdi tam ekşi olmasın ağzımızın tadı.
- Gidince sana anlatacağım.
- Otobüs gidecek eve. Ben gelmiyorum. Çocuk oyuncağı değil. Bilet fiyatlarından haberin var mı ?
- Sen, paraya mı aşka mı önem verirsin ?
- Aşka tabiki. Soru mu şimdi bu ? Ama annem aşk engel tanımaz diye saçımı yonar ise kel kalırım.
Gülüyor ve kafasını annesini takdir etmiyor tarzı sallıyor.
- Kayınvalide olunca annem damadına acıyorum.
- Dövmelerimin arasında isminiz yazıyor anneceğim cevabını veririm. Tanıdık geldi mi ?

Onu götürüyorum ama kolunu fazla çekmiyorum.
- Tuğkan. Aksiyonu çok severim. Beni kaçırıyor isen veda mektubu yazabilirsin anneme. Kızınız yetişkin. Nokta. Kendi kararlarını verebilir. Nokta.
- Çizgi filmde vardı böyle bir sahne sanki.
- Hayatımız film zaten Tuğkan. Filmin sonunda herkesin mezarını çekecek bir kişi. Düşün tam mutlu son oluyor ama mezarlıkta film final yapıyor. Aslında herkes ölmüş. İzleyiciler çok ağlar.
- Sen ağlamaz mısın ?
- Popüler şeyleri hiç açıp bakmıyorum. Ama sevgilim beni üzünce çok arama motoruna ismini yazdım. Aşktan değil. Daima bana yaptıklarını hatırlayıp kalbime kilit taktım. Duygular soyut ama demir somuttu.

Taksi ile eve giderken Ayça telefonu bana uzattı.
- Annem asla arkadaşlarımın konuşmasını sevmez. Onu arayıp Ayça bize geliyor diye cümle kuramazsın. Mesaj atmalısın.
- Niye ben atıyorum ?
- Tuğkan otogara sen geldin ? Ben yoluma bakıyordum.
Doğru. Ayça yoluna ben kalbimin soluna yöneldim.
- Kızınızın sevgilisiyim yazacağım.
Ayça telefonu aldı ve koluma hafifçe vurdu.
- Sevgilim değilsin. Yalan at dedim. Kuyruklu sallama Tuğkan.
- Merve'ye gittiğini yaz.
Ayça ise bilet almaya geldiğini daha önce annesine yazmıştı zaten. Telefonun ekranından en son gönderdiği mesajı annesine otobüsü bekliyorum anneciğim olmuş. Burak aradı anne. Geliştirmiş olduğumuz oyunun sürümüne dair donmalar var. Burak geldi ve otogardan aldı beni. Bilet parasını Burak'tan alacağım.
- Holmes cimridir. Dayısının kapanı aldı geçenlerde. İyi para ediyor diye yayın açtı. Satacağını söyledi.
- Zekice. İki üç kere giyinip hevesini alınca başka birine verebilir. Böylece geri dönüşüme katkı sağlar.
- İki katına satacak.
- Anladım Tuğkan. Satın alanların cebinden çıkacak para. Çenemi yoramam. Holmes ve satın alacak kişinin arasında konu.
Elimi saçıma götürdüm.
- Tekstil ile uğraşıp Holmes için bir kapan tasarlamak istiyorum.
- Bana gelinlik tasarlar isen daha hoş olur Tuğkan. Siyah bir şapka istiyorum. Beyaz topuklu ayakkabının üç kısmında yine siyah detay.
- Düğün mü yoksa cenaze mi var Ayça ? Niye gelin siyah giyinsin ?
- Hayalimi ağzıma tıka. Ondan sonra niye diye sor anlatmıyorum. Beyaz tüllü eldiven seviyorum. Ama tül yerine senin elini tutmam Tuğkan. Bak,bana öyle kıymetli hazine gözüyle. Gözünü oyarım.
Eğildim ve omzuna başımı bıraktım.
-Kalbimi oyduktan sonra gözlerim görmez ise seni sorun değil. Biliyorum. Kör olsam senin merhametli kalbin beni bırakmaz.
- Evet. Çünkü; iyi,salak, merhametli, saf kalbim yüzünden.
- Salak değilsin.
Ayça elini çeneme değdirdi.
- Ağzın sadece göle maya döküyor.
- Göl sen misin ?
- Tuğkan.
O kadar ismimi sessiz söyleyince kafamı çektim. Sağı solu belli olmuyor. Tokat atardı bana.
- İyi ki omzumdan kalktın. Bir lokma duruyorum. Başın ağır geldi omzuma. Ağrıyor.
Eliyle omzuna dokundu.
- Ben seni taşıyabilir miyim ? Varsın en az 90 kilo.
- Yok anasının amı. Ben sadece 110 kiloydum altı ay önce. Ama sıkı bir diyetle şuan 97 kilo ve 6 gramlık adamım.
Ayça gülüyordu.
- Sıkı diyetine kurban olacağım. Ama neyse. Kilo takıntım yok. Sadece kemiklerin ağır.
- Kalbim hepsinden ağırdır. Altında kalma sonra Ayça.
Taksi şoförü döndü bize.
- İkiniz sevdanın altında kalmazsınız. Maşallah kızımız çok güzel ve zeki. Oğlumuz ise istekli.
Siktir git adam seks istediğimi mi biliyor ?
- Nasıl istekli ?
Ayça benden önce sordu taksiciye.
- Seninle evlenmeyi istiyor güzel kızım.
- Anladım. Ben istemiyorum erkek. Size kolay gelsin. Biz yanlış anlaşılma sonucu tanışan iki kişiyiz sadece.
Taksinin kapağını kapatıp Ayça bana baktı.
- Tuğkan. Çok acıktım.
- Bana mı?
- Altı gramlık kilonu yiyeceğim.
- Kardiyo yerine ben seninle çalışmaktan memnun kalırım Ayça.
Eve girerken cidden beni yiyecek mi diye heyecan yaptım. Anahtarını düşürdüm yere.

Limon Fidanı 🙋Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin