Su fici final etsemde diger kurgularima yogunlassam keske 😭😭
Opuyom,iyi okumalarr!!
***
"İyi geceler Minho." Dedi,Jisung gülümseyerek. Minho ıslak gözlerini silip tatlı tatlı kafa salladı.
"İyi geceler Hanji."
(4 saat önce)
"Evet,dinliyorum Minho."
Jisung kollarını önünde bağladı ve yerde ruhsuzca oturan bedene doğru bakmaya başladı.
Minho,Jisung dışında her yere baktı ve derince yutkundu. Kendini açmak gerçekten zordu ve Minho kendini açmayı,insanlar ile iletişim kurmayı hiç bir zaman doğru düzgün becerememişti.
"Minho?"
Jisung tekrarladığı zaman,Minho derince nefes aldı ve omuz silkti.
"Hiç bir şey olmadı."
Ayakta ki beden kaşlarını çattı ve yere çömeldi,Minho ile aynı hizadaydı şimdi.
"Sana ne olduğunu sordum, eğer bir şey olmasaydı neden sınıfta ağlardın ki?"
Minho dudaklarını dişlerken, kafasını yere eğdi. Biraz durdu ve hızla kafasını kaldırdı.
"Sana neden hesap veriyorum ki?"
"Ne?" Dedi,Jisung afallayarak.
"Evet,sana hesap vermek zorunda değilim. Ağlamam seni neden bu kadar ilgilendiriyor?"
Minho ayağa kalktı ve Jisung'u geride bırakıp ilerlemeye başladı. Okulun çatısında oldukları için rüzgar da bir o kadar kuvvetliydi.
"Minho,bana gelip anlatman gerekiyor!"
Olduğu yerde durdu Minho, hızla arkasını dönüp yerde çömelen bedene baktı.
"Nedenini söyle,bana bir neden ver!" Dedi, bağırarak. Göz yaşları da takip ediyordu tabii, yanaklarından süzülüyordu.
"Söyle,bana neden ver bende sana her şeyi anlatayım!"
Durdu,Jisung.
Gerçekten Minho'nun ağlaması neden onu bu kadar çok ilgilendiriyordu ki?
Burukça gülümsedi Minho,derin bir nefes aldı.
"Verecek bir cevabın yok.."
Biraz durdu ve öyle konuştu.
"Bende öyle düşünmüştüm."
Minho,Jisung'a bakmaya devam ederken;Jisung ayağa kalktı hızla.
"Neden biliyor musun Minho?"
Minho kendisine anlamsızca bakıyordu bu sefer.
"Nedenini mi merak ediyorsun Minho!?"
Bu sefer bağırmıştı.
"Çünkü seni önemsiyorum!"
Minho biraz durdu ve kafasını yere eğdi. Güldü sonra, kıkırdadı hatta kahkaha atmaya başladı. Jisung kaşlarını çattı ve Minho'yu izlemeyi sürdürdü. Delirmiş görünüyordu,tek kelimeyle delirmiş.
"Minho?" Jisung elini uzatıp,Minho'nun omuzuna dokunmayı amaçlamıştı fakat Minho geriye çekildi ve Jisung'un elinin boşluğa düşmesini sağladı.
"Önemseme beni."
Jisung yutkundu ve dolu gözler ile Minho'ya bakmaya devam etti.
"Hayatında yerim ne? Daha bir hafta önce tanıdığın klasik bir sınıf arkadaşı değil mi?"
"Hayır bak Minho."
Minho kafasını olumsuz anlamda salladı ve geriye doğru bir kaç adım daha attı.
"Sen beni önemsemiyorsun,sen bana acıyorsun!"
"Nereden biliyorsun?" Dedi,Jisung.
"Seni önemsemediğimi aksine sana acıdığımı nereden çıkarıyorsun? Ne biliyorsun ki!?" Bağırmıştı Jisung, rüzgar seslerinin duyulmamasını sağlayacak kadar kuvvetliydi şimdi.
"Gözlerinde gördüm çünkü!" Dedi,Minho. Jisung'dan daha kuvvetli bağırmıştı bu sefer.
Kafasını hayır anlamında salladı Jisung, gerçekten onu önemsiyordu. Ona acımıyordu,onu seviyordu çünkü.
"Ben küçüklüğümden beri herkeste gördüğüm o duyguyu gördüm sende,herkes gibi acıyorsun bana!"
"Minho,gel sakince konuşalım." Jisung birer birer konuştuğu zaman Minho'dan sadece olumsuz bir kaç yanıt almıştı.
Sonrada arkasına bakmadan gitmişti,Jisung biraz arkasından bakıp derin bir nefes aldı. Yere çöktü ve dizlerini kendine çekti, nerede yanlış yapmıştı? Çok mu acele etmişti?
***
"Nefret ediyorum,nefret ediyorum,nefret ediyorum,nefret ediyorum."Minho boş sokakta koşarken aynı zamanda da sayıklıyordu. Ona bunları yaşatanlardan nefret ediyordu,herkes gibi ailesi ile mutlu ve güzel vakit geçirememekten nefret ediyordu.
Henüz küçükken kaybetmişti ailesini,Minho. Daha çok hayalleri vardı. Annesi ile hiç sinemaya gitmemişti Minho, babası ile hiç maç izlememişti mesela. Yada ne bileyim,ailecek hiç vakit geçirmemişlerdi.
Belki de kaderin onu cezalandırmasıydı bu,kader bile kendisine acıyorken Jisung'un acımaması imkansız olurdu değil mi?
Biraz daha koştu Minho sonra bir ağacın önüne çöktü ve yaslandı arkasına.
Kafasını kaldırdı ve büyük binaya baktı,uzun uzun. Gülümsedi sonra.
"Woonho." Dedi,kendi kendine.
Ailesinin yanında bir yıldızını da kaybetmişti Minho, çok sevdiği yıldızını.
Çok iyi anlaşırlardı bu ikili,her zaman birliktelerdi hatta.
Minho'nun ilk aşkıydı Woonho, çok severdi onu. Bu aşk karşılıksız değildi neyse ki,Woonho'da çok aşıktı Minho'ya. Her şeyi birlikte yaparlardı,her zaman birbirlerinden haberleri olurdu.
Sonra bir gün Minho elinde iki tane muzlu süt ile bu binanın çatısına çıktı,Woonho'da oradaydı.
Açılacaktı bugün Minho,ne kadar sevdiğinden bahsedecekti. Olumsuz bir cevap alacağını da düşünmüyordu,Woonho'da çok belli ediyordu aşkını. Yada Minho öyle düşünüyordu.
Uzun uzun konuştu ikili,yine mutlulardı. Tabii,bu mutluluk çok uzun sürmeyecekti.
Utansa bile açıldı Minho sevdiğine,uzun uzun bahsetti ne kadar aşık olduğundan. Sonra derin bir nefes aldı ve bakışlarını Woonho'a çevirdi. Aldığı tek yanıt güzel olmuştu. Sonra orada tek bırakılmıştı.
O gün orada Minho ilk aşkı tarafından o binanın çatısında,terk edilmişti. Tek kalmıştı, şimdi iki paket muzlu süt de ona kalmıştı ne yazık ki..
Aylarca birbirlerinden uzak kalmış ve haber alamamışlardı. Ta ki, Minho'ya Woonho'nun öldüğüne dair haber gelene kadar.
Yıkılmıştı o gün Minho, sevdiği adamdan geriye sadece bir bileklik kalmıştı. Söz verdi o gün,bu bileklik kendisi ile yaşamını sürdürecekti. Yaşamının sonuna kadar...
_______________
Bu bölüm uzun olduğu için diğer bölüm devam edeceğim,yani diğer bölüm bu bölümün devamı olacak!
800+ kelime oldu vayvay bu kitaba yazdığım en uzun bölüm artık bu bölüm QJSKSBSLBSKWGDJEB
Her neyse opuyom,hoscakaliiinn!!!
-Ruby.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible smile,Minsung✓
Fanfiction"Tatlı bir tebessüm hiç bu kadar zor gelmemişti bana."