İyi okumalar
***
"Changbin, kapı çalıyor baksana amcık!"
Seungmin telefonu kenara bırakıp mutfakta olan Changbin'e seslenmişti fakat Changbin tek bir ses bile vermemişti.
"Hay amına ya.." seungmin üzerinde ki yorganı açarak ayaklandı, ayaklarını yere sürte sürte yürümüş sonra da kapıyı açmaya gitmeden önce kafasını mutfağa doğru uzatmıştı. Changbin'i orada göremeyince,omuz silkip kapının kulbunu indirdi ve açtı.
Gördüğü beden ile eli havada kalırken, şaşırmamak elde değildi onun için.
"Minho?"
***
"15 almışım lan matematikten, amına koyayım 15 almışım! Çok mutluyum lan daha düşük bekliyordum!"
Jeongin elinde ki kutu kahveyi çöpe atarken bir yandan da hoplayıp sevinen Changbin'e göz devirmişti.
"15 almışsın kanki?"
Kısa beden alayla sırıtıp, çantasına daha da sıkı tutundu.
"Kıskanıyorsun."
"75 aldım."
Changbin biraz dursa da söyleyecek bir şeyi olmadığı için dil çıkartmak ile yetinmişti.
"Seungmin gelmedi mi daha lan?"
İkili durakta durup geç kalan bedeni beklerken,Seungmin'in koşarak kendilerine geldiğini fark etmişlerdi.
"Çocuklar.." ellerini dizlerine koyup derin derin nefes alıp vermişti.
"Ne oldu lan?" Changbin, çantasını kenara bırakıp;Seungmin'e bakmaya başlamıştı.
"Jisung,Minho'yu gördüğünü söylüyor amına koyayım! Gitti diyorum,o gitti diyorum ama dinlemiyor beni!"
Changbin ve Jeongin anında birbirlerine baktıklarında,Jeongin kafasını olumlu anlamda sallayıp koşmaya başlamıştı. Seungmin'in geldiği yöne koşarken,cebinde ki telefonu çıkartmaya çalışıyordu.
Jisung'un numarasını girip aradığında, telefonu kulağına götürdü.
Çalıyor fakat bakmıyordu,Jeongin olduğu yerde durup sıklaşan nefesini kontrol etmeyi denedi.
Kafe aklına gelince koşmaya devam etmiş ve her zaman burada buluştukları kafeye gelmişti. İmpossible smile.
İçeriye girmiş ve gözleri eğlenen insanlar üzerinde dolaşmıştı,Jisung'u bulmak adına.
Sonunda bir yere çöküp ağlayan bedeni görünce derin bir nefes alıp çantasını yere fırlatmıştı Jeongin.
Artık ağlamasın istiyordu Jeongin, Jisung'un her bir göz yaşında kendisinin de canının yandığını hissediyordu.
"Hanji?" Aynı Jisung gibi yere çöküp yüzüne bir gülümseme yerleştirdi.
Jisung anında kafasını kaldırarak, kızaran gözlerini belli etmişti.
"Jeong, gördüm onu!"
Kafasını olumsuz anlamda salladı Jeongin.
"Hayır Jisung,anla artık gitti o. Nerede olduğunu bilmiyoruz,aylar öncesinin meselesini açma lütfen!"
"İnanın bana, gerçekten diyorum! Gitmedi,burada bir yerlerde!"
Gözlerini kapattı ve devam etti, "kendi gözlerim ile gördüm!"
Jeongin ayağa kalkıp,Jisung'un bileğinden tuttu ve onu da aynı kendi gibi ayağa kaldırdı.
"Gidelim."
Biraz ilerlemiş ve herkesin gözleri onların üstündeyken, kapının ağzında fırlattığı çantasını eğilip almıştı.
İki beden de rüzgarlı havada yürürlerken,Jeongin çalan telefonunu açtı ve kulağına götürdü. Bir yandan da Jisung ile el ele tutuşuyorlardı.
"Efendim?"
Seungmindi arayan.
"Nasıl?"
Jeongin telefonu kapatmadan göz ucuyla halsizce yere bakan Jisung'da gezdirdi irislerini.
"İyi." Tek kelimeyle anlamasını umdu Seungmin'in.
"Eve geçin siz,Jisung bugün benimle."
Seungmin Jeongin'i onayladıktan sonra telefonu kapatmış ve kendisine merakla bakan Changbin'e gülümsemişti.
"Ne kadar iyi olabilirse,iyi."
İç çekip ileriye doğru yürümeye başladı Changbin. Arkadaşının kaybından sonra birde Jisung ile uğraşmak canını sıkıyordu.
"Minho ile daha çok uğraşmalıydık."
Kafasıyla onayladı onu Seungmin.
"Sikeyim böyle devleti,iki gün aradılar ortalıkta bulamayınca da kayıp yada öldü diyerek konuyu kapattılar!"
Seungmin mimik oynatmadan baktı Changbin'in suratına. Hava soğuyordu.
"Ama inan Seungmin, içimde bir his var ve bu his Minho'nun yakınlarda bir yerlerde olduğunu söylüyor. Jisung, gerçekten onu görmüş olamaz mı?"
Omuz silkti karşıda ki beden, artık böyle konular başını ağrıtıyordu.
"Bilmiyorum,bilmiyorum."
Bir süre daha yürüdükten sonra eve varmışlardı bu ikili. Seungmin hemen koşarak odasına çıkmış ve yorganın altına girmişti. Hava soğuktu.
Changbin ise ikisine sıcak bir kahve yapmak için mutfağa yönelmişti.
Bir süre öyle ilerlerken kapı çalmıştı.
"Changbin, kapı çalıyor baksana amcık!"
Seungmin telefonu kenara bırakıp mutfakta olan Changbin'e seslenmişti fakat Changbin tek bir ses bile vermemişti.
"Hay amına ya.." seungmin üzerinde ki yorganı açarak ayaklandı, ayaklarını yere sürte sürte yürümüş sonra da kapıyı açmaya gitmeden önce kafasını mutfağa doğru uzatmıştı. Changbin'i orada göremeyince,omuz silkip kapının kulbunu indirdi ve açtı.
Gördüğü beden ile eli havada kalırken, şaşırmamak elde değildi onun için.
"Minho?"
_______________
Din din din
Asiri sacma ilerliuo saka mi
neyse ya eglenmk icin yaziyom zaten bide bi ton odevm var onu yapmaya kaciyom
Benim uzun bolum yazma fobim var arkdslr bana uzun yaz demeyin pls kisa yazarım ama bolum sayisi fazla olur mesela 🙏🏼😍
Optum,by!!!
-Ruby.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible smile,Minsung✓
Fanfiction"Tatlı bir tebessüm hiç bu kadar zor gelmemişti bana."