1.8

431 60 17
                                    


Merhaba,iyi okumalar!!

***

"İlaç içtin mi?"

Kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra sandalyeye oturdu Minho.

Changbin ona bakmayı sürdürürken,derin bir nefes aldı.

"Jisung gelecek bugün."

Minho tekrar kafasını onaylar anlamda salladı, konuşacak hali yoktu şuan.

Arkadaşlarına çok zahmet veriyordu hatta gitmeyi bile düşünmüştü fakat Seungmin ve Changbin Minho'ya kızmış ve burada kalmasını istediklerini kesince belirtmişlerdi.

"Konuşmak istediğine emin misin?" Changbin her ne kadar o olayın üzerinden iki hafta geçtiğini bilse bile emin olamıyordu,Minho'nun eskiye dönmesini istemiyordu nede olsa.

"Bilmiyorum,emin değilim. Ama onu çok beklettim,onun yerinde olsaydım bana siktiri çekerdim."

Yapılı beden kafasını salladı ve oturan bedenin saçlarını okşadı.

"Ben gidiyorum okula, çıkışta Jisung ile geleceğiz haberin olsun."

"Tamam."

***

Bir kaç dersin ardından;Jisung,Seungmin ve Changbin bankta otururlarken yanlarına Jeonginde gelmişti.

"Fizik dersi çok boş bir şey bu arada."

Gelir gelmez en sevmediği ders hakkında yorum yapan bedene kıkırdadı Seungmin.

"Katılıyorum."

Changbin tek söz etmeden, Jeongin'e bakmaya devam ederken Jeongin gülümseyerek Jisung'a bakıyordu.

Jisung kimseyi dinlemiyor, kafasını eğmiş derin düşünceler içerisinde yeri izliyordu. Bu akşam Minho'yu uzun zaman sonra görmek onun için nasıl bir duyguydu? Nasıl hissedecekti? Neden bu kadar zaman kendisinden uzak kalmıştı?

Aslında duyduğu an hemen Minho'nun yanına gitmişti fakat Minho şuan konuşmak istemediğini belirttiği için mecburen Jisung onun dediğini yapmıştı.

"Hanji?" Jeongin, Changbin'i kaldırıp Jisung'un yanına oturmuştu. Changbin ona ters ters bakarken,Seungmin gülmüş ve ayakta kalan bedenin yanına oturmasını sağlamıştı.

Changbin kaşlarını çatmış ikiliye bakarken,Seungmin'in gözünden kaçmamıştı bu.

"Sırf seni yerinden kaldırdı diye nefret mi besledin?" Seungmin, Changbin'in kulağına fısıldayınca Changbin onaylamaz mırıltılar çıkarttı.

"Hoşuma gitmeyen bir şeyler var sadece."

"Ne gibi?" Dedi,Seungmin aynı Changbin gibi kaşlarını çatarken.

"Boşver,kendi kafamda kuruyorum."

Şimdilik olayı uzatmamak için onayladı onu Seungmin,ama sonrasında bu konunun masaya getirileceğini çok iyi biliyordu.

Bir kaç dersin daha ardından çıkış zili çalmıştı şükür ki,Jisung ikiliyi beklemeden koşarak çıkmıştı okuldan.

Jeongin onun arkasından bakarken,Seungmin'e döndü ve sordu.

"Nereye gidiyor aceleyle?"

Seungmin yerine cevap veren Changbin olmuştu.

"İnan seni ilgilendirmez."

Jeongin cevap vermeden, Changbin Seungmin'in kolundan tutarak sınıftan çıkarttı.

***

Nefes nefese varmıştı eve, kapının önünde zorlukla duruyordu. Kapıyı çalmaya cesareti yoktu şu anlık. Ne tepki alacaktı? Minho'nun vereceği cevap onu korkutuyordu. Belki de Minho,kendisinden soğuduğu için uzaklaşmıştır? Bunu öğrenmeden bilemeyecekti işte.

Derin bir nefes aldı ilk önce Jisung, ardından yavaş yavaş elini kaldırıp zili çaldı. Bir kaç dakika sonra da Minho'nun boğuk sesini duydu.

"Kim o?" Adeta eli ayağı birbirine dolaştı işte o an. Uzun zaman sonra onun sesini duymak hayal gibi geliyordu. Çok ağlamıştı arkasından, çok.

Cevap veremedi Jisung,durdu biraz. Soru tekrar geldi sonra Minho'dan.

"Kim o?"

Yine cevap vermedi.

"Kim o diyoruz amına koyayım!?" Kapı açıldığı an Minho ile göz göze geldi, vücudu baştan aşağı titredi. Yoğun hisler barındı irisleri, gözleri parlıyordu şimdi Jisung'un. Yavaş yavaş birbirlerini süzdüler. Uzun zamanın özlemini giderdiler kendilerince.

Jisung konuşması gerektiğini farkındaydı,ne konuşacaktı? Uzun zaman sonra ne diyecekti?

"Minho.." Jisung korkuyla adını söylediği zaman,Minho ona izin vermedi ve kolundan tuttu.

Bu temasla yutkundu Jisung, diğer bedenin kendisini içeriye çekmesine izin verdi.

Karşı karşıya oturdular,ikisinden de tek kelime çıkmıyordu. Biri nereden başlamasını düşünürken, diğeri gitmesinin sebebini düşünüyordu.

"Jisung.."

"Minho.."

Aynanda konuştukları zaman,derin bir nefes aldı Minho. İlk başta nedenini söylemesi gerekiyordu.

"Üzgünüm." Jisung kaşlarını çattı ve süzdü Minho'yu.

"Ne için?"

"Sanırım uzun zamandır beni bekliyorsun ve benim sebebim o kadar boktan ki, kendime kızmam için yeterli bir sebep." Konuştuğu zaman Jisung gülümsedi.

"Sebebi söylede ben karar vereyim geçerli olup olmadığına,hm?"

Minho saçlarını karıştırıp ofladı.

"Bu kadar zor olacağını düşünmemiştim."

Jisung dikkatle onu izliyordu,sebebi öğrenmesi gerekiyordu artık.

"Onu gördüm." Dedi, Minho hızla. Jisung kafası karışmış bir şekilde kaşlarını çatmıştı. "Kimi?" Minho eliyle yüzünü kapattı ve geriye yaslandı. Bir süre öyle durduktan sonra ellerini yüzünden çekti ve omuz silkti. "Woonho." Onun için zordu.

Ağzı şaşkınlık ile aralandı,seneler önce ölen ve Minho'nun ilk aşkı olan Woonho muydu bu?

"Ne?" Tepki veremiyordu,sebebini böyle düşünmemişti. Suçu kendisinde aramıştı Jisung,ne yaptım? Bir şey mi yaptım? Diye düşünmüştü. Şimdi öğreniyor ki,Minho aşkı için Jisung'dan uzaklaşmıştı.

"Nasıl yani Minho? Sen,emin misin? Öldü dedin!"

Kafasını onaylar anlamda salladı Minho, gerçekten öldü diye biliyordu. Ne oldu da seneler önce kapanmış bir mesele şimdi onu üzüyordu.

"Jisung, üzgünüm. Ben seneler sonra görünce.."

Hızla ayağa kalktı Jisung, "Ona tekrar aşık olduğunu mu anladın?" dedi sinirle. Aynı Jisung gibi ayağa kalktı Minho. "Hayır, gerçekten hayır! Jisung,anla beni uzun zaman sonra öldü diye bildiğin birini görmek çok zor!"

Jisung derin bir nefes aldı olduğu yerde.

"Nereden bileyim Minho? Bilmek istemiyorum."

Daha sonra Minho'nun bir şey demesine izin vermeden defolup gitti.

Bu gece iki beden içinde zindan gibi geçecekti anlaşılan.

________________

E Jisung'n anlayisla karsilayacagini beklemiyodunuz herhalde?

Minho ve Jisung ikisi de kismen hakli bence,bilemiyorum.

Sadece iki tarafinda durumunu dusunup empati yapmanizi istiuorum okudugunuz için tesekkur ederim!!

-Ruby.

İmpossible smile,Minsung✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin